|
 |

MANSUR FORUTAN
İngiliz ipi
"Esas olan üniversiteye kapağı atmak, hangi bölüme girdiğiniz çok önemli değil. Sonrası Allah Kerim."
Yüksek öğretim dinamiğimiz böyle işliyor; "Şu kadar puan aldım, nereye girerim?" Söylediğim yeni bir şey değil tabii ki.
Sonuçları trajik.
Mecburen boşa geçirilmiş akademik yıllar.
Eline balık almaktan huylanan, su ürünleri fakültesini kazanmış, buna rağmen okumaya direnen bir arkadaşım vardı. Hayatının en mutlu yıllarını geçirmemiştir büyük bir olasılıkla.
Şimdi ne yapıyor acaba?
Sonra sadece moda diye tercih yapan ciddi bir güruhtan söz etmekte fayda var.
Ben de o güruhun hatırı sayılır temsilcilerindendim.
Benim zamanımda ekonomi modaydı. Ben de ne kadar ekonomi fakültesi ihtiva eden okul varsa yazmıştım.
Benden önceki kuşaklar da, 70'lerde makine mühendisliğine, 60'larda da mimarlığa ve hukuk fakültelerine dadanmış.
Şimdilerde uluslararası ilişkiler pek bir modaymış.
"Sen salak mısın, matematiğin ilkokul üçüncü sınıf düzeyinde, ne diye ekonomi bölümünü tercih edersin?" diye uyaran olmadı.
Uyaran olsaydı da pek takmazdım herhalde.
Moda olan ve arkadaşlarımın aldığı Adidas Topten marka ayakkabı almaktan daha farklı değildi, benim için bölüm seçimi yapmak.
Modaya uydum. Ekonomi bölümüne girmeyi başardım. Ama burnumdan fitil fitil geldi.
Çift hata yapmıştım.
Hem oyun olarak bana ters gelen bir bölümü moda olduğu için seçmiştim, hem de üniversiteye kapak atabilmenin gazıyla o işkenceye yıllarca katlanmıştım. Üniversite sınavına bir daha gir, yeteneğin, merakın doğrultusunda seçim yap diyen olmadı.
Uyaran olsaydı da pek takmazdım herhalde.
Çıkmak var ve bir daha girememek var...
Maksat adres belli olsun değil mi?
Tesir altında kalmamak en önemlisi. İlgi alanınızı, yeteneklerinizi, tutkunuzu küçümsemeyin.
Teknelere, denize tutkuluysanız, yatçılık ve yat işletmeciliği tercihinden kaçınıp, bankacılık ve finans bölümleri yazmayın örneğin. Tarihe meraklıysanız, endüstri mühendisliğinde işiniz olmasın.Çevrenizin dolduruşuna gelmeyin.
Üniversite, sınavlar, yapılan tercihler tapınılacak putlar değil. Tamam çok önemli, ama telafisi her zaman var.
Sınava bir daha girmek ayıp değil.
Korkmayın kimse sizi küçümsemez. Kimse size başarısız damgası vurmaz.
Sistem başaramama korkusu üzerine kurulduğu zaman hata yapmak, etki altında kalmak kaçınılmaz oluyor tabii ki. Ne acıdır ki her konuda olduğu gibi yüksek öğrenimde de korku yönetimi hakim.
Yetinmek, seviyor gibi yapmak, alışmaya çalışmak ne kadar can sıkıcı.
Gerçi başardığınız zaman bile başaramama korkusu ensenizde nefesini hissettirmeye devam edecek. Şu anda eğitimleri çok iyi düzeyde olan binlerce genç işsiz var. Üstelik bu gençler gerçek anlamda istedikleri eğitimi almışlar. İşlerini sevmişler...
Devlet İstatistik Enstitüsü'nün verilerine göre eğitimli işsizlerimizin oranı yüzde 28!
Tamam sistem, ülke şartları istenen nitelikte değil, ama asılacaksak bari İngiliz ipiyle asılalım.
Korkmayın dünyanın sonu değil...
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|