kapat
31.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

EMRE AKÖZ


'Yanlış Aşk'... 'Yanlış Sevgi'!

Hatırlarsınız geçen yılın sonunda, bu sayfada, şimdi Savaş Ay'ın yazdığı köşede 'Yanlış Aşk' adlı bir çizgi roman vardı. Yaklaşık 80 gün devam etti. Muhafazakar bir partiden seçimlere girip kazanan, iyi eğitim görmüş bir politikacıyı anlatıyordu. İki çocuğu olan, yakışıklı politikacı ailesiyle 'yasak' aşkı arasında kalıyordu.

Romanın çizgileri Serhat Gürpınar'a aitti. Öykü ise Volkan Akıncı'ya... "Gürpınar'ı Aktüel'den filan tanıyoruz da, bu Akıncı da kim" diye meraklananlar olmuştu. Bendim! Neyse konu o değil.

Bizim vekil ailesiyle sevgilisi arasında epey bocalamıştı. Bu arada iki çocuğundan birinin sakat kaldığını öğrenmiştik. Milletvekili mutlu bir hayat sürmediği için eşini terk etmeye hazırdı. Ama ya tekerlekli sandalyeye mahkum olan kızı?

Öyküde milletvekilinin eşi kendisinden ayrılmaması için kızı üzerinden adama manevi baskı yapıyordu. Niye? Nasıl? Çünkü adam kızını otomobiliyle gezmeye götürmüştü. Ve "Bir şey olmaz" diyerek kızının emniyet kemerini bağlamamıştı. Yine öyküye göre kaza olmuş, kız da sakat kalmıştı. Eşi de ona, "Kızının bu hale düşmesine sebep olan sensin, şimdi de bırakıp gitmeye kalkışıyorsun" diyordu.

Çizgi romanın öyküsünü benim yazdığımı bilen yakın arkadaşlarım dalga geçmişlerdi "Ohooo, tam Türk filmi gibi..." Ben de ısrarla böyle bir olayın, hele Türkiye'de kesinlikle olasılık dahilinde bulunduğunu söylemiştim. Sonra çizgi roman bitmiş, tartışma kapanmıştı.

****

CHP Adana milletvekili Tacidar Seyhan'ın başına benzeri bir olayın, hem de çok daha vahim bir biçimde geldiğini öğrendiğimde içim ezildi. Fena oldum!

Ailecek otomobille Ankara'ya doğru giderlerken, 16 yaşındaki oğlu Engin önde oturmak istiyor... Daha sonra da uykuya dalıyor.

İşte olayın en kritik, en trajik noktası tam da buydu işte. Oğlu uyuyakalınca Tacidar Seyhan, "Enginciğim rahat etsin" diyerek emniyet kemerini çözmüştü! Bir süre sonra öndeki kamyona çarptılar. Ve Engin kazada yaşamını yitirdi.

****

Biz çizgi romana 'Yanlış Aşk' adını vermiştik. Bazı arkadaşlar bu kelimeleri kah "Yasak Aşk", kah "Yalnız Aşk" diye okudular uzun süre. Niye? Çünkü aşka, "yanlış" sıfatını yakıştıramıyorlardı! Bir aşk nasıl yanlış olurdu? O müthiş ve içten duygu, 'yasak' ya da 'yalnız' olabilirdi ama 'yanlış' olamazdı.

Halbuki biz çizgi romanda bazı aşkların yanlış olabileceğini iddia ediyorduk. Tabii hiç de yeni bir fikir değil bu. Ancak son yıllarda 'aşk' kavramı ve duygusu öylesine yüceltildi ki, onun olumsuz yönleri göz ardı edildi. "Aşk olsun da, nasıl olursa olsun"a vardı iş. Sadece mantık, akıl, zeka ve çeşitli toplumsal sorumluluklar değil; vicdan ve ahlak da ikinci plana itildi aşk karşısında.

İşte bizim çizgi roman bir açıdan bunu tartışıyordu. Ve bazı aşkların yanlış olduğunu öne sürüyordu.

****

Bugün ise o vahim kaza vesilesiyle aynı açıdan sevgiyi de tartışabiliriz 'Yanlış Sevgi'!

Apaçık Tacidar Seyhan oğlu Engin'i çok ama çok seviyordu. Öyle ki oğlu emniyet kemeri bağlı olarak uykuya dalmış olmasına rağmen... Çocuğu biraz daha rahat etsin, uykusunda dahi mutlu olsun, bir an küçük bir sıkıntıya bile maruz kalmasın diye kemeri çözmüştü.

Benim gözlemlerim burada bir "Türk'ün Aklı" sorunu olduğuna işaret ediyor. Sevgi sık sık toplumsal gereklerin, kuralların, ilkelerin üstüne çıkabiliyor.

Takımımızı çok seviyoruz; sahaya dalıyoruz... Bir parçayı çok seviyoruz; geceyarısı bangır bangır çalıyoruz... Arkadaşlarımızı çok seviyoruz; onlarla cep telefonuyla konuşurken caddede karşıdan karşıya geçiyoruz...

Bence bu yanlış bir sevgi türü. Sevginin illa da bu biçimde ifade edilmesi gerekmiyor. "Onu çok sevdiğim için emniyet kemerini çözdüm..." Hayır tam tersi olmalıydı "Onu çok sevdiğim için, rahatsız eden emniyet kemerini çıkarmasına izin vermedim."

Kimi çıplak görmek isterdiniz?
Haberi duydunuz mu? Amerikan Playboy dergisi okurlarına sormuş 'Kimleri çıplak görmek istersiniz?' Okurların verdiği cevaplarda hazır kahve zinciri "Sturbucks'ın garson kızları" üst sıralarda çıkmış. Dergi de bunun üzerine California Fullteron'daki kafede çalışan Nordli adlı kızın cıbıl fotoğraflarını çekmiş. Ayrıca başka Sturbucks garson kızları da dergiye erotik pozlar vermiş.

Bu vesileyle aklıma geldi... 1990'ların ortasına kadar Türkiye'de de Playboy, Playmen ve Penthouse gibi erotik erkek dergileri yayımlanırdı. Sonra hepsi kapandı.

Şimdi genç erkekler internete dadanmış durumda. Ve hemen hepsi korsan olan porno DVD'lere. Sekse ilgi her zaman olmuştur. Bu normal. Ancak sözünü ettiğim dergilerin cinsel yaşamın 'bilimsel' ve 'kültürel' yönüyle de ilgileri vardı. Eğitici, öğretici nice yazı ve söyleşi çıkmıştır o dergilerde. Şehvet ile bilgi el ele gitmiştir.

İnternetteki erotik ve pornografik siteler ise kesinlikle böyle bir özelliğe sahip değil. Sonuç Örneğin 'ön sevişme'den habersiz nice genç, doğrudan işin 'hard' yanına dalıyor.

Yazık olmuş 3P'ye; keşke kapanmasalardı!


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Sarı Sayfalar


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır