|
|
HINCAL ULUÇ
Şimdi artık Beş Büyükler, onlar..
EDDY Merckx.. Bernard Hinoult.. Jacques Anquetil.. Miguel İndurai ve Lance Armstrong..
Bisiklet tarihinin beş büyük adamı.. Dünyanın en zorlu yarışı Fransa Turu'nu tam beşer kez kazanan beş adam..
.. ve Lance seneye altıncı kez kazanmak, altıncıyı kazanan ilk ve tek adam olmak için yarışacak..
En son İndurain denemişti, altıncıyı 1996'da.. Ama perişan olmuştu bu son turunda..
Altıncıya en yaklaşan isim, bu yılki turda her etap sonunda sarı mayoyu giyenin fermuarını çeken, krem tişört ve krem pantolonlu kişi olarak gördüğümüz Bernard Hinoult idi.. Yüzüncü yıl yarışının direktörü Hinoult..
1986'da Pireneler'in ikinci dağ etabına geldiklerinde yarışı tam 9 dakika önde götürüyordu, ama Amerikalı Gregg LeMond'un müthiş baskısına karşı koyamadı, yıkıldı gitti.
İndurain, turu beş kez arka arkaya, aralıksız kazanan ilk isim oldu. Lance, bu yıl ayni başarıya adını yazdı. Şimdi iki kişiler, beş kez arka arkayada..
Bu beşin içinde en büyüğünün Eddy Merckx olduğunda hemen tüm dünya bisiklet uzmanları birleşir.. Nasıl birleşmesinler ki..
Turu izleyenler, her etap sonunda üç mayo için tören izlediler..
Sarı Mayo.. Genel klasman birincisi..
Yeşil Mayo.. Sprinterler klasmanı birincisi..
Kırmızı Benekli Mayo.. Tırmanış klasmanı birincisi..
Bisikletçiler genelde ikiye ayrılırlar.. Sprinterler ve tırmanıcılar..
Yani 100 metrecilerle 10 bin metrecileri ayırdığınız gibi..
1969'daki ilk turunda Merckx, hem sarı, hem yeşil, hem de kırmızı benekli mayoyu kazandı.
Yani sprinterleri ezdi geçti.. Tırmanıcıları ezdi geçti. En iyi sprinter, en iyi tırmanıcı olarak Fransa Turu'nu kazandı. Bunu yapan başkası henüz yok..
Ama Lance'ın yaptığını yapan başkası da yok..
Lance, sadece bisikletin değil, dünya spor tarihinin en büyük efsanesi..
Dünyanın en zor yarışını beş yıl üstüste kazanan bu adam, yedi yıl önce ölüme mahkum edilmişti..
Çünkü amansız hastalığa yakalanmıştı.. Kansere..
Testis kanseri..
Ameliyat ettiler. Radyasyon ve kemoterapi yaptılar.. "Geçti" dediler..
Meğer geçmemiş.. Meğer yayılmış.. Beyne atlamış..
"İşte şimdi bitti" dediler..
"Bitmez" dedi.. "Bitmedikçe bitmez.."
Gene ameliyat, gene ışın, gene ilaç tedavisi..
..Ve Lance'ın Fransa Turu ile yaşama dönüş kararı..
Kapı kapı dolaşıp yarışacak takım arayışı.. Böylesi bir kanser hastası spor yapacak, bisiklet yapacak.. Hem de Fransa Turu yapacak.. Hadi canım sen de.. "Dalga geçme" diyorlar.. Sonunda U.S. Postal, biraz da ülke çapında bir Umut olayına sponsor olmak için kabul ediyor Lance'ı..
Ve efsane başlıyor.
Kazanış..
Yer yerinden oynuyor.. Spor Dünyası.. Tıp Dünyası ayakta..
Umut ayakta..
Dünyadaki milyonlarca kanser hastası, "Amansız hastalık" denerek daha teşhiste ölüme mahkum edilen milyonlar ayakta..
Sonra bir daha.. Bir daha.. Bir daha.. Ve bu yıl beşliyor..
Beşleyenler arasına adını beşinci yazıyor..
Ve tarihe geçiyor..
Lance Armstrong.. Ölümü yenen adam, ölümsüzleşiyor..
Bu adam dünya durdukça yaşayacak!..
Artık onu hiçbir güç öldüremez!..
Onu ve onun "Umut" olduğu milyonlarca kanser hastasını..
Lance kanıtladı ki..
Bitmeyince bitmez..
İnanınca bitmez..
Savaşınca bitmez..
Boyun eğdiğinde, kabullendiğinde, önce beyninde yenildiğinde biter..
İnsanları ölmeden öldürenler, insanlara sınırlar, hadler çizme hakkını kendilerinde görerek "Tanrıcılık" oynamaya kalkanlara hem de nasıl bir şamar attı Lance..
Hem de nasıl öğretti..
Kendinize sınır tanımayın.. Umudunuzu asla yitirmeyin.. En büyük, en ulaşılmaz görülen hedefleri beyninize yerleştirin..
Ve de "Haddini bil" diyen "Tanrı" taslaklarına zerre aldırmadan koşun..
Umuda.. Yaşama.. Zafere!..
İkinci Mark Spitz mi?.. Hayır!..
Spor Dünyası, Atina'da yeni bir Mark Spitz'i karşılamaya hazırlanıyor.. "Muhteşem yedi" diyorlardı, 1972 Olimpiyatları'nda Mark Spitz'in kazandığı Yedi Altın Madalya'ya..
Bir daha kimse yanına yaklaşamadı. 2000'in efsanesi Thorpe bile..
Ama şimdi bir başka Amerikalı, Michael Phelps diye 18 yaşında bir adam, Barcelona'da çıktı ve "Hazırol Atina.. Muhteşem Yedi" için geliyorum" dedi..
Ben çok Olimpiyat, çok dünya şampiyonası izledim.. Çok rekor seyrettim. Çok efsane adam gördüm..
Ama ayni adamın 47 dakika ara ile iki ayrı disiplinde Dünya Rekoru kırdığına ilk defa şahit oldum..
2004 Atina, Michael Phelps Oyunları olabilir..
Ve de Uğur Dündar.. Bavulunu hazırla.. Bu Phelps'i de sen anlatmalısın..
1972'de Mark Spitz efsane idi dünyada.. Uğur Dündar, o güne dek isimsiz TV spor muhabiri efsane olmuştu, Türkiye'de..
Phelps, geçen cuma akşamı, 47 dakika ara ile 100 metre kelebek ve 200 metre bireysel karışıkta dünya rekorları kırdı.
"Ayni günde iki ayrı disiplinde rekor kıran ilk ve tek adam" dedim.. Adam.. Çünkü bunu yapan bir kadın var. 1976 Montreal Oyunları'nda Kornelia Ender.. Doğu Alman.. Kadın olduğundan değil, o olimpiyatta yarışan Doğu Alman kadın yüzücülerin, Ender dahil daha sonra fena halde sakal problemi yaşadıklarını bildiğimden saymadım onu..
Phelps, 200 kelebek ve 400 metre bireysel karışıkta da rekor kırarak, ayni anda dört ayrı disiplinde rekortmen olanlar arasına adını yazdı.. Yani Mark Spitz ve Alman Michael Gross'un yanına..
Kadınlarda rekor daha önde. Efsanevi Shane Gould, 100 metreden 1500 metreye tüm serbest yüzmelerin (Hepsi beş) rekortmeni idi, 1971 ve 72'de..
Ancak bir fark var..
Spitzler'in ve Gouldlar'ın devrinde yüzme fevkalade pahalı bir spordu ve yarışan ülke sayısı çok azdı.. Rakip çok azdı.
Şimdi dünyanın her yerinde olimpik havuzlar, müthiş hocalar var. Şimdi, yüzlerce değil, binlerce yüzücü var, milyonların arasından seçilen. Bu, tonla rakip demek. Hergün yenisi pıtırak gibi çıkan rakipler yarışıyor bugün.
Gelecek yıl Atina'nın yüzme programı daha geniş bir süreye yayılmış Barcelona'ya göre.. Gerek Phelps'e, gerek Thorpe'a daha çok yarışta ve daha dinlenmiş yarışma imkanı verecek bir program bu..
Phelps, "Benim ikinci Mark Spitz olmak gibi bir iddiam asla olmadı ve olmaz.. Ben 'Birinci Michael Phelps' olmayı hedefledim" diyor..
Breh!..
100 ve 200 kelebek.. 200 ve 400 bireysel karışık.. Üç tane de Amerikan takımı ile yüzeceği bayrak.. Eder yedi.. Yani İkinci Mark Spitz..
"Peki nasıl olacak, Birinci Michael Phelps?.." diye soruyor gazeteciler basın toplantısında..
Antrenörü Bob Bowman küçük bir kağıda bir şeyler karalayıp Phelps'e uzatıyor
"1500 metre serbest!.."
Bir aslan "Cik cik" dedi..
Ergun Babahan, Fener'in her haberini birinci sayfadan sürmanşet veren sevgili Genel Yayın Müdürüm, 30 Temmuz'da 43 yaşına bastı..
Kutladık tabii..
"Yahu" dedim, "30 Temmuz.. Yani aslansın.. Nedir o zaman bu cik cik?.."
Kibar delikanlı..
"Aslanın o kadar sesi çıkmıyor ya" demedi..
Fener!..
Fenerbahçe'den "Fener" diye söz etmemi hakaret olarak algılayanlar var. İnsan inanamıyor..
Peşin hüküm.. "Hıncal Galatasaraylıdır. O zaman amacı hakarettir.."
Aşağılık kompleksi derecesinde alınganlık.. Bulut desen, "Ördek" anlıyor..
Ya da başka bir şey..
Sadece holigan ölçüsünde fanatikler böyle düşünse aldırmayacağım. Çok aklı başında mektuplar yazan okurlar arasında bile böyle düşünenler çıkıyor. Recep Fidan örneğin.. Bitiş cümlesine bakın..
"Yazılarınızı devamlı okuyorum, ama bu gibi (Fener- Fenerbahçe) hakaret içeren noktalara üzülüyorum. Size yakışmıyor." Şimdi bakın..
Barcelona.. Barça (Barsa okunur, Barka değil) diyor bütün dünya..
İnter.. Bu kulübün resmi adının İnternazionale olduğunu bilen, hatırlayan var mı?. Tottenham Hotspurs.. İngilizlerin tümü, "Spurs" der geçerler..
Tüm dünyaya yayılmış örnekler bunlar..
Bir İspanyol gazetecinin "Barça" diye yazdığı için "Kulübüme hakaret etme" mektubu aldığını sanmıyorum.
SPORUN VE YAŞAMIN ALTIN SÖZLERİ
Büyük zaferler, güçle değil, azimle kazanılır.
Samuel Johnson
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|