kapat
23.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

ABDURRAHMAN YILDIRIM


Sonbahar yaklaşırken doların vakti geldi mi?

Bütün müdahalelere rağmen dövizdeki düşüş durmuyor. Merkez Bankası geçtiğimiz cuma günü kura en büyük müdahalesini yaptı ve 1 milyar dolara yakın döviz aldı. Mayıs ayından bu yana müdahaleler ve günlük alımlarla Merkez Bankası'nın satın aldığı döviz miktarı 3.5 milyar dolara vardı.

Üstelik geçen hafta Merkez Bankası yeni bir faiz indirimine gitti. Piyasadan çektiği TL miktarını da kısarak, likiditeyi gevşetti. Yani hem faiz yoluyla hem de döviz alımıyla kura çift yönlü destek verdi. Yine de dolardaki düşüşü durduramadı.

Demek ki bu müdahaleler olmasaydı, bu kadar yüklü döviz alınmasaydı, dolar tam anlamıyla çökecekti.

Mart sonundan beri düzenli gerileyen dolarki kayıp yüzde 21.5 düzeyinde. 25 Mart'ta 1.757 TL ile tepe noktasına çıkan dolar 1.400 bin liranın altına gerilemiş durumda.

* Sonbahar beklentisi- Bugünlerde sorulan soru ise düşüş nerede durur? Ya da dolardaki hareket ne zaman tersine döner? Öyle ya sonbahara şunun şurasında ne kaldı ki? Döviz arzının bol olduğu yaz ayları geçti mi, kur mevsimlik etkilerden dolayı hareketlenmeye başlayabilir. Geçmişte bazı yıllarda bu yönde gerçekleşmeler vardı. Üstelik bu yıl hem kur çok düştü hem cari işlemler açığı büyüyor hem de dalgalı kur ortamındayız. Yani hükümetin veya Merkez Bankası'nın bir kur taahhüdü yok. Kurun aşırı düşüşünden onlar da rahatsızlar.

O zaman doların vakti geldi mi?

Merkez Bankası'nın düşüşünü durduramamasına karşılık herkesten önce davranma eğilimi ile yaz ortasında TL'den dövize geçişler de başladı. Bu eğilim giderek artar mı? Artarsa ne olur?

* Kırmızı çizgi yakın- Sorulara yanıt için eldeki ilk somut veri reel efektik döviz kurunun düzeyi. Yani TL'nin ne kadar değerlendiği. En son açıklanan veri haziran rakamı ve 1995'i 100 kabul eden TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru 140 düzeyine yükselmiş. Endeksin en yüksek düzeyi 148 ile 2001 devalüasyonu öncesinin ocak ayına ait. O tarihe göre kurun bugunkü düzeyi yüzde 5 daha düşük. Ya da TL yüzde 5 daha değersiz. Temmuz 2002'den bu yana, yani son bir yıldaki TL değerlenmesi ise yüzde 30'a varmış. Yılbaşından bu yana da yüzde 18'lik değerlenme söz konusu. Eğer 2001 devalüasyonu bir gösterge ise döviz kurunda kırılma noktasına yaklaşıldığı söylenebilir.

Toptan eşya fiyatları bazında hazırlanan reel efektif döviz kuru endeksi de 130 düzeyine yükseldi. Bu oran 2001 devalüasyonu öncesinde 118 idi. Dolayısıyla o sınırı aşmış. Çoktan kırmızı bölgeye girmiş. Ancak TL'nin değerlendiği 2002 Nisan ayının da yüzde 2.5 altında. 2002 Nisan ayını mayıs ayında Başbakan Ecevit'in hastalanması izlemiş, siyasi belirsizlik ortamında kurlar yeniden artmaya başlamıştı. Dolayısıyla burada da derin bir siyasi veya ekonomik belirsizlik ortaya çıkarsa kurda benzer gelişmeler yaşanabilir.

* 2001'den farkı- Ancak kurun bu düzeylere gelmesinde yani düşmesinde siyasi istikrar ve ekonomik istikrar önemli rol oynadı. Irak Savaşı'nın çok kısa bir zamanda ABD'nin galibiyetiyle biteceği kanaati dövizden faize geçişleri başlattı. Hükümetin ekonomi programını sürdürmeye karar vermesi bu eğilimi güçlendirdi. Nitekim cuma günkü son büyük müdahalenin asıl nedenini de, IMF ile 5. Gözden Geçirme'nin tamamlanacak olmasının yarattığı olumlu ortam oluşturdu.

Meclis'te üçte ikilik çoğunluğa sahip bir hükümetin işbaşında bulunduğu dönemde siyasi istikrar kolay kolay bozulamayacağına göre, geriye sadece ekonomi programından vazgeçilmesi gibi bir risk kalıyor. Yani siyasi ve ekonomik durum 2001'dekinden farklı. Bu durumda doların ne olabileceğini yarın irdelemeye çalışacağız.

* Sonuç- " Rüzgar esmeyince yaprak kımıldamaz" Türk Atasözü

Mesajlarınız için: ayildirim@sabah.com.tr


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler



Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır