kapat
02.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

ŞELALE KADAK


'Ulaşılmaz hayal markaların peşinde değiliz'

Süleyman Orakçıoğlu sektöre tercüman. İstanbul moda merkezi o-la-cak! Dünya geleceği olan genç markaları İstanbul'da görecek

İstanbul moda merkezi olsun mu olmasın mı? Geçen hafta görüştüğüm marka sihirbazı Didier Grumbach'ın 'İstanbul'u moda merkezi yapmak çok kötü bir fikir. Enerjiyi boşuna oraya harcamayın. Onun yerine güçlü endüstriniz ve tasarımcılarınızla Paris'te şovlara katılın" demişti.

Bir markaya, koleksiyona güvenmediği takdirde, moda takvimine sokmayan Fransız Hazır Giyim, Haute-Couture ve Tasarımcılar Federasyonu Başkanı Didier Grumbach'ın sözlerini sektör nasıl karşıladı? Ne de olsa, 10 yıldan fazla süredir, sektör temsilcileri, 'İstanbul moda merkezi olacak' deyip duruyor.

Basını getirmek zor
Grumbach'a göre, Türkiye'nin Avrupa'dan ayrılıp kendine bir moda başkenti yaratması için ortada hiç bir neden yok. Modanın başkenti Paris. İstanbul'u merkez yapmak kolay bir iş de değil. Sadece uluslararası basını çekmek yıllar alır. Oysa dünyanın bütün modacıları Paris'te ünü ve başarıyı yakalıyor. Markalar oradan dünyaya açılıyor. Türkiye'de aynı yolu izlemeli.

İstanbul'un moda merkezi olması projesini 1996 yılında, Dünya Hazır Giyim Başkanı Hasan Arat söylemişti. Ancak ne konfeksiyoncular ne de tekstilciler gerisini getirememişti. Aradan 8 yıl geçti. Yine sektör temsilcileri İstanbul'u moda merkezi yapmak için harekete geçti. Ne yapıyorlar diye soracak olursanız, şimdilik gözlemlediğimiz, her toplantıda 'İstanbul bir moda merkezi olacak' şeklinde görüş beyan ediyorlar. Bu arada bir çok tasarımcımızın Paris'te moda haftasına katıldığını, sayıları bir elin parmaklarını geçmese de markalarımızın başkentlerde kendine pazar yarattığını da belirtelim.

Damat Tween markasının sahibi ve İstanbul Tekstil ve Hazır Giyim İhracatçılar Birliği Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, Didier Grumbach'ın düşüncelerine kısmen katıldığını ancak İstanbul'un moda merkezi olma düşüncesinden sektörün vazgeçmeyeceğini söylüyor. Orakçıoğlu, Londra'yı, Milano'yu, Madrid'i örnek veriyor ve hepsinin de sektörlerinin gücünü moda merkezi olarak pekiştirdiklerini anlatıyor. Yani özetle Avrupa'da sadece Paris modanın başkentidir demek yanlış demek istiyor.

Dinamik ve esneğiz
"İstanbul'un Paris'ten bir eksiği olduğuna inanmıyorum. Potansiyeli de çok yüksek. Heyecanımız, dinamik yapımız, esnekliğimiz bizi avantajlı hale getirdi. Birikim derseniz, o da onlar da var"diyor. İTKİB Başkanına göre, Avrupa'da bir yorgunluk var. Dünyanın bir çok ülkesinde yapılan görüşmelerde, bizim konfeksiyoncular soruyormuş. "Neden bizi istiyorsunuz" diye. Gelen cevap ilginç. "Biz geleceği olan genç markalar istiyoruz" diyorlarmış. Aslında Grumbach da bu konuyu vurgulamıştı. Devrim yaratan markaların bile bir jenerasyonluk ömürleri oluyor. Ondan sonra eğer kendilerini yenilemezlerse cazibelerini kaybediyorlar. Orakçıoğlu dünyadaki yeni stratejiyi anlatırken, "Tartışılan şu. Amaç ulaşılmaz, hayal markalar mı yoksa yaratıcılığın ön planda olduğu ulaşılabilir markalar mı yaratmak? Biz ikincisini tercih ediyoruz. Önceleri İngiltere modada öndeydi. Sonra Fransa ardından İtalya öne geçti. Şimdi İspanya öne geçmek üzere" diyor. Anlalışan, Türkiye moda merkezi olma düşüncesinden vazgeçmeyecek, bir yandan da uluslararası tanınmış markalar yaratmak için Avrupa'nın başkentlerinde görücüye çıkmaya devam edecek.

Tekel için neden rakipleri JTI kadar agresif çıkış yapmıyor?
Özelleştirmenin gözde şirketlerinden birinin talibi çıkıp da 'Kesinlikle biz alacağız. Öyle bir teklif vereceğiz ki devletiniz gelir rekoru kıracak" gibi cümleler sarfedince merak etmez misiniz? Nasıl oluyor da bu kadar iddialı konuşuyorlar diye. Doğrusu biz de ettik. Türkiye'de sigara pazarında yüzde 12'lik bir paya sahip olan Camel'in üreticisi Japon Tobacco International'ın (JTI) Cenevre'deki merkezinde başta Küresel Başkan Yardımcısı Hiroshi Kimura olmak üzere üst düzey yöneticileriyle bir araya geldik ve ilk ağızdan bu iddialı çıkışların arkasında yatan nedenleri aradık. Japon yöneticiler bir ay önce İzmir'de yaptıkları açıklamalarının benzerini bu kez Cenevre'de tekrarladılar. Tekel'den aldıkları 133 sayfalık özelleştirme raporundan ser verip sır vermediler ve insan kaynakları ve pazarlamadaki başarılarıyla Tekel'i en iyi kendilerinin yöneteceği, en uygun 'eş'in de kendileri olduğu iddiasında bulundular. Geçen yıl dünyada 453 milyar adedin üzerinde sigara satan JTI'ın tütünden elde ettiği gelirin 32 milyar dolara yaklaştığını da belirtelim. Japon sigara devi agresif çıkışlarda bulunurken, Türkiye pazarında en büyük paya sahip Philip Morris ile BAT'ın JTI'ın bu çıkışına rağmen sessizliklerini korumaları da ilginç değil mi?

Dün Philip Morris yetkilileriyle konuştum. Özelleştirme sürecini dikkatle takip ettiklerini ancak şu anda bir açıklama yapmayacaklarını söylediler.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
ArboMedia

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır