kapat
02.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

HINCAL ULUÇ


Hırsızlar polisle alay ediyor!..

Tele Pazar'ın şirin sunucusu Nehir Erdoğan şu anda, belki de, işte bu Muhittin Satır'ın çok deneyimli, çok usta bir sürücü olması sayesinde hayatta..

Vakit geceyarısından sonra.. Barbaros yokuşundan aşağı iniyorsunuz.. Size yeşil yandığını da görüyorsunuz.. Gaza basıp gitmez misiniz?.. Gidersiniz.. Benim Ercan gider mesela.. On yıldır öğretemedim.. "Hıncal Bey yol benim.."

"Yahu Ercan, mezar taşımıza 'Yol bizimdi' yazılırsa ne fark eder?.."

Demir Bükey, üst düzey sürücülük teknikleri diye bunu anlatıyordu işte.. "Hak yok. Güvenli sürücülük var.." Müşteri bulamadı.. Çekti Avustralya'ya gitti.

İşte Nehir, İstanbul'u, hele son kazılarla allak bullak olan Gayrettepe kavşağını hiç bilmediği için, yan sokaktan çıkıvermiş yola.. Sola dönüş yasak.. Ama işaret mişaret yok.. Çıkılır sanıp ana caddeye bakmış.. Sol şeritte araba da duruyor ya.. Kırmızı yanıyor sanarak.. Kırmızı yanıyor, sola dönenlere.. Düz gidiş yeşil.. Nehir yüzde 100 hatalı.. Ama çok ucuz anlatılan kaza ile bugün sağlam ve ayakta.. Niye..

Çünkü Muhittin Satır her ama her kavşağa, hatta orda trafik lambası, hatta orda polis bile olsa, yavaşlayarak girmek gerektiğini bilen bir "Usta" sürücü..

Yavaşlamış ve hızla önüne çıkan arabaya tam bodoslama, ön kapıdan, yani Nehir'in oturduğu yerden gireceğine, arka çamurluğu sıyıracak manevrayı yapabilmiş..

Hem kendi hayatını kurtarmış, hem Nehir'i..

Kaza raporunu tutan Trafik Memuru Mehmet Demirbilek "Bu genç kız, bu adamın elini öpmeli" dedi..

Arabayı böyle kullananların elini, herkes öpmeli..

"Yol benim.. Hak benim" diye kavşağa hiçbir önlem almadan gazlayarak girenleri "El öpme" kuyruğuna sokmalı.. En başta bizim Ercan olmak üzere..

****

(Bu yazıyı Cuma günü yazmıştım. Cumartesi yayınlanmak üzere.. İlanlar fazla gelince, yazı salıya kaldı. Bu arada olanları yazıma ekledim ve "Salı" listesine koydum.. Şöyle..)

Nehir, kötü bir hafta sonu geçirdi aslında.. Ertesi gece de evine hırsız girdi. Evi nerde?.. Polis Eğitim Merkezine nerdeyse bitişik. Türkiye'nin metrekareye en çok polis düşen yerinde hırsızlar kol geziyor..

Asayiş berkemal!..

En acısı..

Hani modernleşmişti ya polis.. Hani hareketli karakollar kurulmuştu. Hasan Özdemir gitti, çağdaşlık bitti.

Nehir karakolu arayınca bir minibüs geldi, üzerinde "Hareketli karakol- Beşiktaş" yazan.. Ama hepsi o.. İçi boş.. Göstermelik.. Ne bilgisayar var, ne parmak izi uzmanları, ne başka bir şey.. Karakola telefondan nerdeyse 5 saat sonra işe el koydular ve tabii hiçbir şey bulamadılar.

Asayiş berkemal, Celalettin Cerrah müdürüm.. Asayiş fevkalade berkemal..

****

(Anlatacaklarım size şaka gibi gelecek, ama tümü gerçek. Acı ama gerçek.. Gerçek.. Salı günü de sayfanın yarısı ilan dolu olunca, yazı gene kaldı.. Ve bakın bu arada gene neler oldu ve ben gene ekleme yapmak zorunda kaldım.)

Nehir'in ağabeyi Fırat Erdoğan, annesi ve kızkardeşinin kaldığı eve hırsız girdiğini öğrenince, hemen İstanbul'a geldi. O gece, saat 21.00'de Akmerkez'e bir arkadaşı ile buluşmaya giderken arabasını evin yanındaki sokağa park etti. Çünkü Akmerkez 100 metre ötedeydi.

Yeri bir daha anlatayım..

İstanbul'un en merkezi yeri Akmerkez'e 100, polis eğitim merkezine, yani kentin metrekareye en çok polis düşen yerine de 50 metreye bıraktı arabasını..

Ve saat 22.00'de döndüğünde, arabasının arka camının kırıldığını ve soyulduğunu gördü.

****

Değerli okurlar,

İstanbul'un göbeğinde, yüzlerce polisin burnunun dibinde ve günün en civcivli saatinde (21.00- 22.00 arası) bir otomobil soyuluyorsa, bir gece evvel aynı yerdeki eve hırsız giriyorsa eğer, bunlar artık "Basit hırsızlık" diye geçiştirilemez.

Bunlar, hırsızın polise meydan okumasıdır.

Bunlar hırsızın polisle alay etmesidir.

Bunlar İstanbul'da artık kanunun kalmadığının göstergesidir.

Malımız da canımız da güvence de değil.

Kentin en merkezi, en kalabalık, en çok polis bulunduran yerinde 24 saat içinde evler ve arabalar soyulabiliyorsa eğer, bu iş bitmiştir.

Herkes başının çaresine baksın!.. Herkes kendi önlemini alsın..

Polisi artık hırsızlar bile ciddiye almıyor baksanıza..

(Sevgili Ergun, Yazıişleri'ne talimat ver, bu yazı çarşamba günü çıksın artık. Siz beklettikçe Nehir'in başına gelmedik kalmıyor.. Yetti artık.)

Bir Tavsiye

Spor yazarları da kitap yazar..
Önümde dört kitap duruyor... İkisini yıllarca beraber çalıştığım çok yakın arkadaşlarım yazmış..

Diğer ikisini ise değerli iki meslektaşım..

Bugün önceliği vererek, arkadaşlarıma iltimas edeyim.. Öbür ikisi cumaya..

Kitabın adı "Çelişkiler Ülkesinden Hinlik Cinlik Öyküleri" (Altın Kitaplar Yayınevi-Tel 0212 513 63 65) Taa 1950'li yıllardan çocukluk-gençlik arkadaşım, sonra meslektaşım Güngör Sayarı'nın imzasını taşıyor, kitap..

Kendi şöyle tanıtıyor, kitabını

"Anımsandığında dudak kenarlarında minik kıvrımlar oluşturan şık ve zarif espriler, akla gelmedik hergelece şakalar, daha çok Millet Meclisi'nde sarf edilen iblisçe sözler ve angutça sataşmalara dek, renk renk, çeşit çeşit olaylar, anılar!.."

Gazete bürolarında, TRT'de, hipodromlarda, Futbol Federasyonu Başkanlık makamında geçen bunca yıldan biriktirebildiklerini anlatmış Sayarı, kitabında!..Gülmek.. Kahkaha atmak.. Sporumuzu ve gazeteciliği, bazı ünlüleri yakından tanımak ve mesela "Vay anasını sayın seyirciler" sözünün kimin tarafından söylendiğini ya da söylenmediğini öğrenmek, bu arada "Güleriz ağlanacak" tabirine uygun birçok olayı yaşamak istiyorsanız, Güngör Sayarı'nın kitabını bir solukta okuyacaksınız!.

****

"Güreş" deyince, benim aklıma gelen 5 isimden biridir, Ali Gümüş!..

Yooo...Güreşçi değil o; gazeteci!..

Ama açıkçası, Türk güreşini dünyaya tanıtan ve yüzlerce güreşçi yetiştiren Yaşar Doğu ile Celal Atik'i bir yana koyun, Türk güreşine uluslararası arenada onun kadar katkı yapan bir başka kişi var mı acaba?

Kitabının adı; "Bana Güreşi Sevdiğini Söyle"

(Ajans A Yayınları- Tel 0212 269 80 06)

Türk ve Dünya Güreşi'ne 50 yıldır tanıklık eden bir gazeteci Gümüş..

Ona "Mr. Wrestling" diyorlar, dünyada..

1991'de "Bütün zamanların en iyi güreş yazarı" seçildi.. Bu unvana bugün bile yaklaşacak kimse yok!. Onun kaleminden Türk ve dünya güreşinden anılar, kahramanlar, olaylar okumak, bir büyük güreş yazarının, başka sporlara nasıl baktığını ve o branşlardaki olayları nasıl yorumladığını görmek, spor okuyan ve sporu seven herkes için ilginç olacak!.

ocaluluc@beko.net

"Ne olursan gel!.."
Konya Ticaret Odası "Konya Sloganını Arıyor" diye bir kampanya başlattı. Cuma günü bitecek. Fikri olan acele etsin.

Birinci 5, ikinci 3, üçüncü 1 milyar alacak..

Katılmak isteyenler, internetteki formu doldurmak zorundalar

www.kto.org.tr

Ben buradan kendi önerimi yazayım da..

Mevlana kentine, herkesi Mevlana gibi davet edelim..

"Konya'ya gel.. Ne olursan gel.."

BİZİM DUVAR
Özelleştirme işinde satışa gelmeyelim de.

(Ünal Turgut)

SEVDİĞİM LAFLAR
Başarmak için tehlikeye atılmadıkça yarışı kazanmak, mücadeleyi göze almadıkça da zaferi elde etmek mümkün değildir.

Richard M. de Vos

TEBESSÜM
Fıkra Yıldırım Tuna'dan

Mary Linda'ya "Hayatımda hiç bu kadar mutlu olmamıştım" demiş, "İki kişi ile birden çıkıyorum birincisi nazik, düşünceli, hassas, görgülü.."

"O zaman ikincisine ne gerek var" diye sormuş Linda.

"Haa.. O mu" demiş Mary.. "O normal erkek.."


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
ArboMedia

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır