|
 |
|
İLKER SARIER
Aydın Doğan'dan yemek virtüözitesi
Hürriyet Medya Grubu'nun sahibi Aydın Doğan'ın, siyasi liderlerle "ilişkiler" hususunda uzman olduğunu kabul etmeliyiz.
Basına yansıyan son "yemek" kompozisyonunda, Aydın Doğan ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kamuoyuna "pek samimi pozlarla" yansıdılar.
Aydın Bey'i "Kalemini kırıyor" diye suçlayamayız. Çünkü onun adına "kalemi", 750 bin dolarlık evlerde oturan "görevlileri" kullanıyor.
Aydın Doğan'ı başarısı, "basında bir ilke imza atmış" olmasında.
Tabii ki bir siyasi liderle "görüşmek", başarı sayılamaz...
Aydın Bey'in gerçekleştirdiği "ilk", bütün siyasi liderlerle, "her döneme uygun düşecek" biçimde "samimiyet" tesis etmek ve "tesisat" gerçekleşmediğinde de yayın organları vasıtasıyla saldırıya geçmek!
İşte "ilk" olan bu!.. Başarı da burada gizli...
Başbakan Tansu Çiller ile bir dönem gırtlak gırtlağa girip, kadıncağızı Marksist-Leninist söylemlere kadar iten kişi bizzat Aydın Doğan idi. Çiller, "tekelci sermayeye" (yani Aydın Doğan'ın baskılarına) savaş açmıştı, neredeyse proleterya diktatörlüğünü benimseyecek hale getirilmişti.
Aynı Aydın Doğan, daha sonra Çiller'e yakın düşmek amacıyla, eşi Özer Çiller'i lüks yatlarda ağırlayıp, "sohbetler" etmiş, yanında getirdiği iki genel yayın müdürüne de, "yakamozların ışıltısında şarapların şahane gittiği Akdeniz gecelerini" anlatmak düşmüştü, Honore de Balzac'ı kıskandıracak bir romantizmle...
Ama "iktidar" denilen şey durduğu yerde durmuyor ki!.. Bir başbakana dünyanın emeğini veriyorsun, ertesi seçimlerde öteki geliyor...
Nitekim güç Mesut Yılmaz'a geçtiğinde, yine Aydın Doğan'ı İstanbul'da bir yemekte, Mesut Bey'in yanında el çırpıp, "parmak şaklatırken" görüyoruz.
Hayat kareleri sürekli değişiyor, takvimler 3 Kasım 2002'yi gösterip, Recep Tayyip Erdoğan tek başına iktidara geliyor.
Daha önce Aydın Bey'in gazetelerinde, Halis Toprak ve Karamehmet ile görüştü diye "yerin dibine sokulmuştur" ama ne gam?..
Gümüşhane vilayeti bu arada Karadeniz bölgesine taşınmış olsa gerek, bir Karadenizliler yemeğinde, Gümüşhaneli Aydın Doğan, Recep Tayyip Erdoğan'ın yanıbaşında "sahne" alıyor. Öyle bir samimiyet ki, neredeyse burunları birbirine değecek!..
Münafık basın, "Aydın Doğan'ın borçlarından ötürü sıkıştığı" iftirasını atıyor.
İnanmam.. Aydın Bey seçkin bir yemek virtüözüdür, basında ilklere imza atmaktadır yalnızca...
Asmalı Konak ve atv
Fatih Altaylı dünkü makalesinde diyor ki
"Müthiş tv dizisi Asmalı Konak'ı bizim şirketimiz ANS çekti. Eğer biz atv ile SABAH'ı batırmak isteseydik, diziyi atv'ye verip, dünya kadar para kazanmalarına yol açmazdık. Öyleyse, onları batırmaya çalıştığımızı kimse iddia edemez."
Tam bir "Hegel mantığı" diyeceğim, Hegel'e ayıp olacak!..
Bir kere, bu dizide yapımcı firma ANS'nin payı 6 sayfalık bir "sinopsis"ten ibaretti. Bir "ön proje" idi yalnızca...
Öte yandan, bu proje atv'ye gelmeden önce, Fatih Altaylı'nın tepesinde oturduğu Kanal D tarafından beğenilmeyip geri çevrilmişti.
Ama atv'yi yönetenler, bu projenin başarılı olabileceğini gördüler, risk aldılar ve çekimlerine başladılar.
Emek veren "sanatçılar" bir kenara bırakılırsa, bu hadise atv'nin mükemmel bir televizyonculuk başarısıdır.
İkincisi
Dizi çok para kazanmışsa eğer, Altaylı'nın mantığının tersine, onların şirketi ANS, atv'ye değil, atv ANS'ye 10 trilyon lira kazandırmış bulunmaktadır.
Aslında atv'ye teşekkür etmesi icap eden yazar, "Bizzat yönettiğim Kanal D, bu projenin geleceğini göremediği için gol yemiştir" diyeceğine, en son şu sonuca varıyor
Para kazandırdık, demek ki atv ile SABAH'ı batırmak istemiyormuşuz!
Meselenin püf noktası da burada
Bu yetersiz mesleki beceri ile atv ve SABAH'ı zaten batırılamayacağı bilindiği için, başka yöntem ve mecralar kullanılıyor.
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
