|
|
MEHMET BARLAS
Geleceği görebilmek çok zor bir şey midir?
Cumartesi ve pazarı geçirmek için, Bodrum'un Farilya'sındaki yazlık barınağımıza geldim.
Çalışma masamın üzerinde, buraya son kez geldiğim zaman okuyup bıraktığım gazeteler duruyordu.
1 Eylül 2002, pazar gününün gazeteleri...
Tabii, onları atmadan önce okudum.
Sonra kendi kendime şükrettim.
İyi ki, hafıza-i beşer nisyan ile malulmuş..
Yani iyi ki, her şeyi her gün hatırlamıyoruz.
1 Eylül 2002'nin pazar günü, Türkiye 3 Kasım seçimlerinin havasına girmiş durumda.
Mesela bir gün önce, DSP lideri ve Başbakan Bülent Ecevit, Tekirdağ'da halka hitap etmiş.. Müthiş bir kalabalık, Ecevit'i heyecanla dinlemiş.
Şöyle demiş Ecevit
- Şu birkaç yıl içinde, hangi engellere, güçlüklere rağmen neler başardığımızı halkımıza doğru bir biçimde anlatabilirsek, ben inanıyorum ki DSP tek başına iktidara gelecektir.
CHP lideri Baykal da, bir gazeteye verdiği demeçte, şunları söylemiş
- Halkıyla, devletiyle kavgalı olmayan, Türkiye'yi AB'ye taşıma ufku olan ve yolsuzluklarla lekelenmemiş bir partinin iktidarı, sorunların üstesinden gelir.
Bu arada bazı partiler, seçimi ertelemek için uğraşmaktalar.
Hatta Cumhurbaşkanı Sezer, seçimi ertelemek isteyenleri "Parlamentonun saygınlığının korunması, herkesten önce parlamento üyelerine düşer" diye uyarmış 1 Eylül 2002'de.
Peki o günün siyasi yıldızı kim dersiniz?
Tabii ki Kemal Derviş!
Kemal Derviş'in İsmail Cem ve Hüsamettin Özkan'la olan bağlarını kopartıp, CHP'ye geçmesi, tüm siyasi yorumları etkilemiş.
Bu konuda bir söyleşi yapılan Nilüfer Göle, şu tahlili seslendirmiş 2002'nin Eylül'ünde
- CHP'li sol kendisini IMF, neo-liberalizm ve küreselleşme karşıtı olarak tanımlıyor.. Oysa Derviş bunları temsil etmekte. Onun için bir kan uyuşmazlığı var. CHP, Derviş'e göre kendisini yeniden tanımlamak durumunda. Ya da Derviş, liberal-sol sentez arayışını daha net bir biçimde ortaya koymak zorunda..
Peki ben ne yazmışım 2002'nin Eylül ayının ilk günü?
O zaman Yeni Şafak'taydım..
Erkan Mumcu'nun AK Parti'ye katılmasını yorumlamış ve şöyle demişim
- Kemal Derviş'in ne yapacağını derinine izleyen medya, Erkan Mumcu'nun AK Parti'ye katılmasını, neredeyse görmezden geldi. Oysa "Erkan Mumcu Olayı", ANAP'ın bitişinin ve "Merkez"in AK Parti-DYP eksenine kaymasının ifadesidir.. Açık söyleyeyim. IMF ve Dünya Bankası, Türkiye'de halk kitlelerini ne kadar temsil ediyorsa, Kemal Derviş de, Türkiye'de "Sol"u o kadar temsil ediyor. Oysa Erkan Mumcu, Türkiye'de Turgut Özal'la başlayan "Yenilenme"nin, "Değişim"in, "Liberalleşme"nin simgesi ANAP'ın ruhunu temsil ediyor.
Evet..
2002'nin 1 Eylül günü, "Yarın"ı görmeye çalışan bizler için, 3 Kasım seçim sonuçları bile "Dün"ü ifade ediyor bugün..
Bir gerçek var özellikle bizim meslek açısından.
Olmasını istediğiniz şeyler yerine, gerçekten var olan gerçekleri görebildiğiniz takdirde, yarını görmeseniz bile, bir ölçüde tahmin edebiliyorsunuz.
Ama galiba bu pek kolay değil.
Örneğin Bülent Ecevit'in "DSP'nin tek başına iktidar olması mümkündür" diye konuşabilmesi, gerçek-ötesi değil mi?
Veya Kemal Derviş'in katılması ile solun tüm oylarını ve merkezi kendisine çekip, tek başına iktidar olmayı hayal eden Deniz Baykal'ın yanılgısı, gerçekten kaçışın yansıması değil midir?
Bakalım, gelecek yıl, bir yıl öncesinin gazetelerini okuduğum zaman nelere takılacağım?
Acaba AK Parti, içindeki uyumsuzlukları giderip, gerçek bir "Merkez Partisi" olabilecek mi?
İŞTE BİR ÖRNEK
Para harcamak da zormuş meğer!.
Çok varlıklı, güngörmüş ve kültürü hazmetmiş bir arkadaşımla, deniz kenarında sohbet ediyoruz..
Güneşin tembelleştirdiği, daldan dala atlanılan bir sohbet bu..
Dedi ki bir ara.
- Para kazanmak zor değildir. Eğer girişimci ruhun ve cesaretin var ise, çok da şanssız değilsen, sonunda mutlaka para kazanırsın... Zor olan para kazanmak değil, kazandığın parayı iyi değerlendirmek ve nasıl harcayacağını bilmektir.
Bu sözler, bir bordrodan maaş almaya hayatını yönlendirmiş insanların irkilmesine sebep olabilir. "Para kazanmak", özellikle işsizliğin yoğun ve emeğin değersiz olduğu bu dönemde, nasıl kolay olabilir bir emekçi için?
Bu arkadaşıma, para harcamanın, neden kazanmaktan daha zor olduğunu sordum.
Dedi ki,
- Hacıağalık veya magandalık kültürü ile de, kolayca para harcanır. Ama eğer eğitimin, özlemlerin ve dünyayı algılaman farklı ise, asıl sahip olmak istediklerini almana, hiçbir zaman paran yetmez.. Bir Van Gogh tablosu, Beethoven'in el yazısı ile yazılmış notalar, bir Stradivarius yapımı keman da, para ile satın alınabilecek şeylerdir mesela.
Mesajlarınız için:
mbarlas@sabah.com.tr
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|