kapat
04.06.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL


ALİ KIRCA


Mahzunidir Şerif!..

Babamın dediği doğruysa, anamın dediği de doğruysa, 1943 yılının Ocak 3'ünde Afşin'e bağlı Berçenek Köyü'nde doğmuşum." "Köyde ilkokul yokmuş o zamanlar. Babamın isteği üzerine Lütfi Efendi'nin medresesinde hafız kursuna devam etmek üzere Alembey köyüne gittim geldim. Arapça'yı o zaman öğrendim."

"Arada sırada Afşin Elbistan'da subay kıyafetiyle dolaşan genç çocuklar görürdüm. Bunlar assubay okulu öğrencileri idi. Çevrenin etkisiyle olacak, askerliğe karşı büyük ilgim vardı. Tutturdum, ille ben de assubay olacağım, diye. Bu isteğim yerine geldi.. Mersin 3.Assubay Hazırlama Okulu'na başladım. Okulu 1959'da iftiharla bitirdim. Ankara'ya Ordonat Tekniker Okulu'na geldim.

1960'ta ihtilalde payımız oldu. Cemal Baba'nın emrinde biz bir grup genç silahlandırıldık. Dışkapı bölgesi bize verildi. Bugün yargılandığım eski okulumun meydanında bana ilk Atatürk ödülü verildi.."

Yaşam öyküsünü kendi sözcükleriyle anlatan Mahzuni Şerif,yirminci yüzyıldaki aşıklar kuşağının son temsilcisidir aslında..

Ya da "son" gerçek "aşık"ı!

Türkiye'de bundan böyle eline saz alıp türkü söyleyen ve kendisine "aşık" sıfatını yakıştıran çok "heveskâr" çıkacaktır.

Lakin, hiçbiri gerçek anlamda "aşık" kimliğiyle yerini alamayacaktır Türkiye'nin türküler tarihinde..

Kim ne derse desin Mahzuni'yle kapanmıştır o devir..

Ve o devri kapatan Mahzuni, gerçekte Anadolu'nun alışılmış "aşık" tanımından çok farklı özelliklerle sahne almıştır ozanlar dünyasında..

Bulundukları köyden hiç çıkmadan ömür tüketen ve çağdaş eğitimin olanaklarından yararlanamadan şiirler üreten eski halk ozanlarının tersine, basbayağı modern ve "teknik" bir eğitim almıştır Mahzuni..

Üstelik askerdir de..

Sonraki yıllarda toplumsal ve siyasal ilişkilerde beğenmediği her şeye başkaldıran ve "asi" şiirler yazan Mahzuni, ilk gençliğinde "askeri otorite"nin şemsiyesi altında "disiplin" ederek beslemiştir ruhunu.

Yani her haliyle farklıdır bilinen aşıklardan..

Belki tek benzerliği sevdaları ve evlilikleridir..

Yoksa nasıl "aşık" olabilirdi ki zaten?

Önce dayı kızı Emine'yle imam nikahlı birliktelik, bu birliktelikten doğan bir kız çocuğu; sonra İtalyan asıllı Suna'ya olan aşkı ve bu evlilikten doğmuş üç çocuk ve son eşi Fatma hanım ve ondan da tam dört çocuk..

Neredeyse şiirleri kadar bereketli, tam sekiz çocuk!

Yalnızca bu yanı mı benzer Anadolu'nun halk ozanlarına?

Elbette asıl "ozan"lığı, elbette asıl şiirlerinin "halkçı ve toplumcu" manifestosu..

1972 yılında Sivrialan köyünde Aşık Veysel'i ziyaret eder..Mahzuni içeri girince koca ozan ayağa kalkar. Sebebini sorarlar.. Der ki

"Susun, gelen Pir Sultan olsa gerektir!"

12 Mart yıllarında Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asılmasını protesto için "Erim erim eriyesin!" diye, Nihat Erim'e gönderme yapan bir türkü yazar. İstikamet yine Sıkıyönetim Mahkemesi'dir..

Ancak onu ağır hapisten yine Nihat Erim kurtarır.. Mahkemeye gönderdiği ifadede der ki "Bir halk ozanı Başbakanı sevmek mecburiyetinde değildir."

****

Bu satırların yazarı o yıllarda Mahzuni adını hep duydu, şiirlerini ve türkülerini dinledi..

Ancak, hiç yüzyüze, gözgöze gelmedi..

O yıllar, Aşık Mahzuni'nin şiirlerini "slogan"larla bezediği yıllardı..

İçindeki "felsefe"yi okumak hatta bulmak zordu klişe sloganların gölgesinde, her ne kadar gelmiş geçmiş tüm halk ozanlarının başkaldırı geleneğini yaşatsa da satırlarında..

Aşık Mahzuni'yle ölümünden birkaç yıl önce tanıştığımızda ise, o gerçek bir "aşık" tı artık..

Yılların onu getirdiği yerde artık bir halk şairinin de ötesinde bir "halk filozof"u oturuyordu..

Alevi öğretisinin engin hoşgörüsünü şiirlerine ve türkülerine taşırken, yüzyıllardır bu coğrafyada "çatışma alanı" olmuş Alevi-Sünni ilişkisini, yıkılmaz ve inatçı bir dostluk ve barış köprüsüne dönüştürüyordu..

Onu artık herkes seviyordu..

****

Öleli bir yıl oldu..

Bu gecikmiş bir yazı aslında.. 17 Ağustos'un,yani ölüm yıldönümünün üzerinden neredeyse iki hafta geçti..

Ama bu gece sevenleri Harbiye Açıkhava Tiyatrosunda buluşacaklar.. Türküleri yine havada dolaşacak İstanbul'un meltemli bir akşamında..

Barışın ve hoşgörünün gönüllerine dokunup geçerek yine..


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
sempozyum
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
ArboMedia

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır