|
 |
|
İLKER SARIER
BDDK'ya gitmek suç mu oldu?..
Bir kere "korku simsarlığı" yapmaya başladınız mı, bunun sonu yoktur.
MC Charty döneminden beri bu "misyon" sadece nefretle kınanıyor.
Hürriyet yazarı Fatih Altaylı düşünmeden diyor ki "SABAH'ın yöneticileri, BDDK koridorlarında ne arıyor? Kimlerle dostlukları var, bunlar ortaya çıkartılmalıdır."
Doğru mantıkla düşünmezseniz hak verebilirsiniz bu soruya... "Sahi ya, galiba bir iş çeviriyorlar..."
Ama böyle bir mantık düzeyine, artık Tahtakele'de yük taşıyan herhangi bir vatandaşta bile rastlanamaz.
SABAH grubunun, Etibank'tan ötürü, TMSF ve BDDK'ya borcu var mı? Var...
Borcunu ödemek niyeti var mı? Var...
Bir ödeme planı da var mı, o da var...
Peki, SABAH'ın yöneticileri BDDK'ya gitmeyecekler de, nereye gidecekler?
BDDK bir devlet kurumu değil mi?
Devletin dairesine gitmek, ne zamandan beri "ayıp" oldu, "iş çevirmek" oldu, ne zamandan beri "alavere dalavere" oldu?..
Fatih Altaylı, neredeyse, vergi borcu olan birini vergi dairesine gitti diye eleştiriyor.
SABAH'ın yetkilileri, kurumun önüne bir "ödeme planı" koymak ve kabul görmek için "samimiyetle" çırpınıyorsa, bu ayıplanır mı, yoksa saygıyla mı karşılanır?
Üstelik BDDK, birçok banka borçlusu ile anlaşmaları yapmış ve yürütmekte iken...
Borcunu inkâr etmeyen ve ödeme sürecinin başlatılması için gayret gösteren SABAH grubunun, düşürülmek istendiği duruma bakın
Ülkenin en güzide markaları olan SABAH ile atv'nin "üretken ve kârlı" kalabilmesi, burada çalışan 3 bine yakın insanın işlerinin devam etmesi, borçların dürüstçe ödenebilmesi için "olmazsa olmaz bir şart" ise...
Doğru ile yanlış için birer yol kalır
1-SABAH ile atv, üretim ve karlılık faaliyetlerini sürdürürken, borçlar makul bir sürede ödenir. Toplum da, Hazine de zarara uğramaz.
2-Bu markalar, "mahcuz mallar" olarak "satışa çıkartılır", haraç mezat satılır. Büyük ihtimalle de, bugünkü değerlerini yitirip, giderler.
İşte şimdi "ahiretlik soru" geliyor
SABAH ve atv'nin yokolup gitmesinde, en büyük menfaat kimindir? Bilin bakalım!
Bu soru, hem 100 puanlıktır, hem de "Sırat Köprüsü" sorusudur!..
BDDK ile başka kimler görüşüyor?
Fatih Altaylı, bazı SABAH yöneticilerinin BDDK'da "dostları" varmış, "görüşüyorlar" diyor...
Dostlar ile görüşmek "haysiyetsizlik" değildir. "Haysiyetsiz bir iş yapmıyorsanız!.."
Altaylı, asıl şu soruya cevap vermeli
Yıllarca SABAH'ta "çok üst düzey" çalışmış olması sebebiyle, Hürriyet grubuna "kullanılmak kastıyla" transfer edilmiş bulunan bir kişinin, yine Doğan grubuna "örtülü" bir biçimde transfer edilmiş bir üst düzey gazete yöneticisinin "avukatı" ile birlikte...
Önemli "BDDK yetkililerinden biri" ile 22 Mayıs günü, Esentepe'deki Maci Restoran'da "kebap yemesinin", kebap yemekle kalmayıp, "Eser" kıymetinde bir tür bilgi alışverişinde bulunulmasının izahı nedir?
2 mayıs günü de, anılan avukatın ciplerinden biri ile herhalde yine bilgi niteliğindeki bazı "Eser"lerin "Sevinç" dolu bir ortamda "paylaşılması" amacıyla Ataköy'e gidilmesinin mantıklı bir izahı olabilir mi?
Hürriyet grubunu temsil edenlerle "önemli" BDDK yetkilisi herhalde Beşiktaş'ın şampiyonluğunu kutlamıyorlardı?
İhtimal o ki paylaşılan duygu ve düşünce, sürekli yıpratılmak istenen SABAH Grubu'nun BDDK ile anlaşmasını sabote etmeye yönelikti.
Buna ne dersiniz, sayın Fatih Altaylı?
Sizinkilerin hem de sürekli olarak BDDK'daki "Etibank yetkilisi" ile "maçlardan konuşması" normal oluyor da, SABAH Grubu'nun BDDK dairesine gitmesi "anormal" mi oluyor?
Normali anormali bırak, hangisi dürüstçe?..
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
