Kör döğüşü
Kötü zemin, her zaman "teknik" takımları zorlar. Bu şartlarda avantaj, her zaman rakibi durdurmak için oyunu bozmaya çalışan takımlardadır. Ligde kalmak için mücadele eden D.Bakır, şampiyonluğa giden rakibi karşısında "Hata yapmayalım. 1 puan alsak kazanç" mantığıyla oynadı.
Burada asıl üzerinde durulması gereken nokta, G.Saray ile D.Bakır'ın kadroları arasındaki büyük uçurum. Sarı-kırmızılı takımda bireysel yetenekleri çok üst düzeyde futbolcular var. Ama bu oyuncular "afyon yutmuş" gibiydiler. Mücadele etmediler, koşmadılar. Topu alan her futbolcu, uzun vuruşlarla riskten kaçındı.
Böyle sahalarda bireysel yeteneklerin öne çıkması gerekirken, G.Saray'da bu özelliklere sahip olan Hasan Şaş, Arif ve Batista tam tersine sahanın en kötüleriydi. Bırakın yeteneklerini sahaya yansıtmayı, koşmaya bile mecâlleri yoktu. Tabii sadece bu oyuncular değil. Tüm takım kötüydü. Hele 90 dakika boyunca bu kadar pas hatası yapılmasını kabul etmek mümkün değil.
Gelecek aydınlık değil
D.Bakır, G.Saray'ın formasından korktuğu için rakibini durdurmayı hedefledi. Zaman zaman ileri çıkmayı, gol atmayı da düşündüler ama yeterli güçleri yoktu. Ama G.Saray'a da pozisyon vermediler. Koca 90 dakika G.Saray sadece bir kez Hasan'la net fırsat yakaladı, onu da kullanamadı.
Lucescu'yu eleştiriyoruz... Ama futbolcuların arzudan, hırstan, mücadeleden yoksun tavırlarına ne demeli?
Sarı-kırmızılı oyuncuların gelecekteki maçlar için ümit vermediklerini söylemek zorundayım. Başarılı olmak için Lucescu'nun taktik değerlerinin yanında, futbolcuların sahada mücadele etmesi, yardımlaşması ve birbirlerini teşvik etmelerinin en önemli faktör olduğunu hatırlatayım.
|
|