kapat
31.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 İSTANBUL
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Caniyane yalanlar

Ortadoğu'da barış eninde sonunda "1967 sınırlarının iki tarafında iki bağımsız devlet" ile sağlanacak.

O zaman bu acılar niye çekiliyor?

Cevabını dün İsviçre'nin itibarlı gazetesi Le Temps verdi:

"Arafat da, Şaron da kendi barışını empoze edebilmek için savaşı kazanmak istiyor. Biri gerilla yapıyor, öbürü askeri üstünlüğünü kullanıyor. İkisi de zehirleyici. Halklarını mutsuzluğa sürüklediler ve çözümü zora soktular.."

Gerçekten de geçen hafta, lânetlenmeyi hak eden iki liderin caniyane yalanları yüzünden tarihi bir fırsat kaçırıldı.

Arafat, geçen pazartesi ateşkesi kabul edip halkına "Şaron'un kuvvete başvurması için sebep yaratmayın" çağrısı yapsaydı İsrail'i uzlaşma mecburiyetine sokacaktı. Beyrut'taki konferansa, Suudi barış planının Arap Birliği tarafından kabulü oylamasına bizzat katılacaktı.

Ateşkesi diplomatik ataklar izleyecekti.

Ama "intihar saldırısı-İsrail misillemesi" kanlı döngüsünü tercih etti.

Çünkü İsrail halkının bu terör ortamında yaşamaya daha uzun süre katlanamayacağını düşünüyordu.

Şaron da yalancı
Peki Şaron?. O daha da günahkâr..

Netanya'daki intihar saldırısında ölenlerin intikamına hazırlanacak yerde mülteciler sorununa "adil çözüm" öneren Arap barış planını alkışlayabilirdi..

Halkına dönüp "İsrail'in bütün Arap ülkeleri tarafından tanınması, işgal ettiğimiz toprakları geri vermeye değer" diyebilirdi. Hemen sonra da...

Arap Birliği'ne dönüp "Tamam, nerede, ne zaman buluşuyoruz?" çağrısı yapabilirdi.

Yapmadı çünkü 1967 sınırlarına dönmeyi istemiyor. "Çünkü Tevrat'taki İsrail sınırlarının hayalini kuruyor.."

Barışa inanmıyor, askeri güce, zora, zorbalığa tapıyor.

"Süper" seyirci..
Karşı tarafı "barış tuzağı"na düşürmek için ikisine de fırsat doğmuştu.

Ama Le Temps'ın dediği gibi "Arafat da, Şaron da barışın bir tuzak olduğuna inanıyor.."

Yaşanan acılar, iki tarafa da, tarihin lânetleyeceği birer canavar durumuna düşeceklerini acaba öğretecek mi?

Buna yakın vade için inanmak zor.

Peki dünya, aşağılanmış insanların ümitsizliğinden kaynaklanan intihar saldırılarına ve masumlara zarar veren askeri misillemelerin haksızlığına ve barışı zehirleyen fanatiklerin yarattığı bu girdaba daha ne kadar seyirci kalacak?

Adaleti sağlama gücüne sahip olmayanların itirazları işe yaramıyor. Bu güce sahip tek devlet durumundaki Amerika adaletini göstermek için ne bekliyor?

Terörü cezalandırmak için Afganistan'da El Kaide'yi ezip Taliban rejimine son veren, Irak'taki despotu cezalandırmaya hazırlanan ABD'nin şu durumda süperliğine ve faziletine kim inanır?

Saddam zorbadır.

Evet doğru ama gücünü adalet için kullanmayaların tümü aynı sıfatı hak etmiyor mu?



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır