kapat
31.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 İSTANBUL
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Cimbom uğruna, kolumda serum hastaneden kaçtım

10 yıl önce bir Fener maçı için hastaneden, kolumda serumla kaçıp, maça gittim golü yiyince de kahroldum . Mesut Bey'in büyük oğlu Yavuz, hasta Fenerlidir. Arayıp da dalga geçecek diye telefonumu kapatırım

Mağlup olduğumuz geceler Mondragon'a oturmaya giderim. O da oğlu olursa adın 'Abdürrahim' koyacak. Sevdiği insanlarla sevdiği işi yapmaktan güzel ne olabilir? Abdürrahim Albayrak'ın konuşurken fıldır fıldır dönen gözlerinin içine bakınca, "Oh" dedim, uzun zamandan beri yaptığı işi bu kadar seven, hayatından bu kadar memnun bir adam görmemiştim. Onun tribünlerden fışkıran enerjisinin sahadaki oyunculara ve taraftara yayıldığına inananlardanım...

Ama ben de en baştan Cimbomlu olduğumu itiraf edeyim ki, bu söyleşinin biraz da taraflı ve fanatik bir röportaj olduğunu bilin! Abdürrahim Albayrak, Altur Turizm'in sahibi. Taşımacılık yapıyor. Otobüsleri bile sarı kırmızı. İkitelli'deki ferah şirket merkezinde kocaman bir odası var. Odanın iki tarafı tamamen cam, yeşil halı ve çiçeklerle kaplı bir terasa bakıyor. Rizeli Albayrak'ın odasında her türlü GS aksesuvarının yanında Atatürk ve Mesut Yılmaz'ın da fotoğrafları var.

* Son kongrede sizin ekip gitti, yeni bir yönetim geldi. Ama yeni ekip de sizden vazgeçmiyor. Yoksa siz 'her devrin adamı' mısınız?

Seçim günü sonuçların belli olduğu sıralar Bursa ile maçımız vardı. Yeni genel başkanım aradı ve "Takımın başındasın" dedi. Benim seçime girdiğim bir başkanım ve bağlı bulunduğum arkadaşlarım vardı. Onlara karşı bir terbiyesizlik yapamazdım. Bu yüzden de ilk önce Mehmet Cansun'dan izin istedim. Yeni yönetim de sağolsun benimle devam kararı aldı. Hayatımdaki her şey G. Saray'dan sonra gelir. Ben onun, bunun adamı değilim. Ben iyi bir G. Saray askeriyim. Kendimi hep böyle gördüm...

DOĞUM GÜNLERİNİ KAÇIRMAM
* Sizin aranan yönetici olmanızın nedeni, futbolcuları iyi motive etmeniz. Neler yaparsınız, futbolcuları nasıl motive edersiniz?

Ben yalnızca maç saatleri değil, her zaman onlarlayım, hep onları düşünürüm. Mesala birazdan Serkan'ın dayıları gelecek. Bir sorunları var, yardımcı olacağım. Sık sık oyuncularımın evlerine giderim, ziyaretlerde bulunurum. Evlerine hırsız girer, bir günde evlerini değiştiririm. Doğum günlerini kaçırmam.

* Futbolcuların gölgesi gibisiniz desem, doğru söylemiş olur muyum?

Doğru... Ne yedikleriyle yakından ilgiliyim. Yemekleri beğenip, beğenmediklerini defalarca sorarım, "Kuş sütü isteyin, getireyim" derim. Karda, yağmurda antreman yaparlarken ben sıcak odadan onları izlemem, saha kenarında yürürüm.

* Karı-koca küskünlüklerini, sevgili kavgalarını da çözer misiniz?

Bu konularda da yardımcı olurum. Bana anlatırlarsa her konuda yanlarında olurum. Birinde bir sıkıntı hissedersem hemen sorarım. Karı-koca dargınlığı çözdüğüm de oldu.

* Peki G. Saray için neyi göze alırsınız?

Her şeyi desem inanır mısınız? Şöyle anlatayım; bundan 10 yıl önceydi. Ciğerlerimden önemli bir ameliyat oldum. Fenerbahçe maçı vardı. Hastaneden serumla kaçtım, serum koltuğumun altında, pardösü giyip maça gittim. Betonda oturdum, Fenerbahçe gol atınca kahroldum. Yüzüm mosmor olmuş, seruma o sırada kan karışmaya başladı. Yanımdakiler, 'Adama bir şeyler oluyor' diye beni hastaneye kaldırdılar. Dört gün yoğun bakımda kaldım, bir ay da hastanede. Neredeyse ölüyordum.

* Yenildiğinizde ne yaparsınız? Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Kahrolduğunuz ekrandan zaten belli de, siz bunu içinizde nasıl yaşıyorsunuz?

Ben stresimi ve üzüntümü futbolculara belli etmemek için sıkıntımı içime atıyorum. İnanın, ağzımın içi yara doluyor.

* Yenilgilerden sonra futbolculara nasıl davranıyorsunuz?

Mağlup olduğumuzda hep Mondragon'a giderim. Çünkü canının sıkıldığını düşünürüm. O da sağolsun "Çocuğum olursa adını Abdürrahim koyacağım" diyor. Aramızda acaip bir sevgi var...

* Hemşehriniz Mesut Yılmaz'la da yakın bir dostluğunuz var...

Evet. Hatta bazı maçlarda sevinçten onun boynuna atladım, kendini tutamıyorum... Ben onun, halkın içinde maç seyretmesini çok doğru buluyorum.

İLK MAÇA 1972'DE GİTTİM
* Pankart olayı var. Taraftarlığı, parti başkanı olmasını etkiliyor mu? FB'liler seçimde gerçekten oy vermez mi Mesut Bey'e?

İtalyan Başbakanı'nın takımı var; Milan... Bence herkesin takım tutmasından daha doğal bir şey yok. Hem Yılmaz ailesi de bu konuda ikiye bölünmüştür. İnanın ben maçlar öncesinde Mesut Bey'in büyük oğlu Yavuz arayacak diye telefonumu kapattığımı bilirim, o Fenerbahçeli, hep atışırız. Mesut Bey'in kardeşi Turgut Bey ve oğlu Hakan, Yavuz'la birlikte maç izler, Hasan ve Mesut Bey de ayrı. Bunlar doğal şeyler.

* Siz de mi sokak aralarında top koşturarak futbolla ilgilenmeye başladınız?

Hayır. Ben pek oynamadım. Hep "Yarabbim bir gün G. Saray'ın maçına gitsem" derdim. 1972 yılında İstanbul'a babamla geldim. Birlikte Almanya'ya gidiyorduk. O sırada G. Saray maçı vardı. Babama maça gitmek için çok yalvardım ve maça gitttim. Almanya'ya gittiğimde de yalnızca G. Saray'ı takip etmek için kasabadan şehre gazete almaya inerdim...

Minibüsüm dikkat çekti zengin oldum
* Nereden nereye... Minibüs şoförlüğü yaparken patronluğa yükselişiniz nasıl oldu?

Ben minibüsüme çok özenirdim... Her gün sabunlu sularla yıkardım. Dikkatliydim. Bu yüzden de dikkat çekiyordum. Bir gün Edirnekapı-Habibler hattında şoförlük yaparken minibüsün önüne bir Mercedes geldi, içinden iki tane kelli felli adam indi. Biri Niyazi Adıgüzel, diğeri Bedrettin Dalan. Adamlar gelip benle konuştular, fabrikaları olduğunu, onlara servis yapıp yapmayacağımı sordular. Ben "Olabilir" dedim. Onlar da "Takip et" dediler. Yola çıktık. Git git bitmiyor. Neredeyse şehir dışına çıkıyoruz, Edirne tabelasını gördüm. Korktum, dizlerim titremeye başladı, bunlar beni kaçırıyorlar diye düşünmeye başladım ve geri döndüm, "Ne oldu?" diye sordular. "Abi, siz beni kaçırıyor musunuz?" dedim. İşte orada hayatım değişti. Benim samimiyetim ve temizliğimden etkilenmişler. Onları o gün takip ettim, fabrikaya gittik ve ben servise başladım. İşçilerle çok iyi anlaşıyordum, herkesin sevdiği biri olunca bana yol gösterdiler. Bir minibüs alıp "Şu hatta işlet" dediler. Bir-iki minibüs derken işler büyüdü. Onlara servis yaptım. Baktım ki güzel iş. Büyüdüçe büyüdüm...

* Şimdi durum nasıl?

Her gün İstanbul'da 66 bin kişi taşıyorum, 4500 kişi çalıştırıyorum.

* FB'li işçiniz var mı?

Tabii var canım, bizde baskı yok.

* Eşiniz, çocuklarınız?

Sülalem Cimbomlu. Ailem, çocuklar, hepsi G. Saraylı...

Ümit aşık oldu, ilk bana açtı
Zaman zaman futbolcuların da çapkınlıkları oluyor ama bunları abartmamak lazım. Çünkü doğal olarak onların da özel hayatı var. Ümit Karan'ın adı çok geçti, basın ona çok yüklendi. O dönem Ümit'e ben kol kanat gerdim. O da zaten sevgilisi olduğunu ilk bana söylemişti. Ben de ona G.Saray'da oynadığını, bunu unutmaması gerektiğini söyledim. Sağolsun o da beni zor duruma düşürmedi.

Elif ERGU



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır