kapat
31.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 İSTANBUL
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Sevmeden sevilmek istiyoruz

Ne demiştim? "Bir başka sevgi olmalı... Korkularına bağlanma, huzursuzluklarına coşku, kıskançlıklarına tutku demeyen bir sevgi...". Geçen Pazar yazımı böyle bitirirken, eklemiştim: "O zaman da, hani gece bildiklerini sabah unutup, her güne yeniden başlayan derviş gibi olmak gerekiyor.

Becerebilir mi modern insan bunu?

Susuyorum... Benden bu noktadan sonra çıt çıkmaz!"

Oturup bunları yazmak kolay sananlar yanılıyor.

Önce bir taraftan yazarken öte taraftan da sol el tırnaklarımı yiyip bitirmeyi planlamıştım. Sonra kulaklığımı takıp sevdiğim müzikleri dinleyerek klavyenin başına geçtim.

Pazar yazılarını en geç Cuma akşamları yazıp teslim etmek gerekiyor.

Yazımı bitirir; gece sevdiklerimle birlikte bir lokale gider; beynimi gitar cayırtılarına ya da durmadan yinelenen elektronik ritm darbelerinin tatlı sarhoşluğuna bırakırım, diye düşündüm.

Çünkü sevgiyi sorgulamak ve "bu olmaz, bir başka sevgi olmalı!" demek, sevgi üzerine gönül çalıcı laflar etmeye hiç benzemiyor.

Sevgiden söz ederek okura kendini kolay yoldan sevdirmeye hiç, ama hiç benzemiyor...

"Zayıflıklarımızı da "sevgi" zırhının arkasında saklıyoruz, zorbalıklarımızı da... Sorumluluklardan kaçmak için de sevgiye sığınıyoruz, sorumlulukları başkasının sırtına yığmak için de sevgiyi bahane ediyoruz" diye yazdığımda odamın bir sauna kadar sıcak ve boğucu olduğunu sanmıştım.

Yazıma noktayı koydum; gazeteden çıktım. Artık evden başka bir yere gidecek gücüm kalmamıştı.

Yazı çok yormuştu beni...

Arabada Leonard Cohen dinledim.

Gecenin karanlığını yaran trafik lambalarının yanıp sönen ışıklarının arasından geçerken Cohen'in kalın sesi eşlik ediyordu:"Kalbim sanki su topladı/sana yaptıklarım yüzünden." ("Haydaaa! bu da nereden çıktı şimdi" dedirten bir şarkıydı, doğrusu.)

Bitkin bir adam nasıl uyursa, öyle uyudum o gece.

Sabah Khrisnamurti'yi hatırladım.

Bir video kaydında izlemiştim: Kendine "guru" havaları filan vermeden, çağlarüstü bir bilgeliğin sesiymiş tavrına bürünmeden ama derin bilgeliğin sükunetiyle diyordu ki; "Bir çiçeğin kokusu gibidir sevgi... Siz onu koklamadığınızda da oradadır."

Zamanında tanıdığım kimi sözde sevgi peygamberleri geldi aklıma; nasıl da sevmeyi değil de şehvetle istenmeyi planlarlar; bunun peşinden koşarlardı.

Sonra gazeteleri açtım:

Yine aynıydı her şey... Severek öldürüyor, ölerek seviyorduk. Severek çalıyor, severek çırpıyorduk..

Sonra buyruklar vardı, birbirimize ard arda yağdırdığımız: Ya sev, ya terket; ya sev, ya öl; ya sev, ya sev...

Evet! Olmaz...Böyle olmaz. Lafla hiç olmaz. Bir başka sevgi olmalıydı!

Madem seviyoruz sevgiyi ve madem başka hiçbir şey onun kadar sıcak, onun kadar yumuşakça sokulmuyor bize... Bir başka sevgi olmalıydı!

Modern insan... Sen, ben, onlar... Bunun altından kalkabilir miyiz?

Bu soruyla doluyken kafam ve görünüşte durup dururken, kalktım evdeki kapıların pervazlarına turuncu şeritler çektim. Kaptaki, fırçadaki ve duvardaki turuncuyu çok sevdim. İşte tam kastettiğim gibi bir sevgiydi bu ve turuncu da öylesine güzeldi; sevgi gibi...

"Modern insan"ın gerçekten; hesapsız kitapsız sevebileceğinden kuşkuluyum.

Neden? Uzun konu, bir köşeye sığmaz... (Yeni Yüzyıl'dan beri bu konuda yazıyorum bir bakıma!)

Fakat şurasını vurgulamak istiyorum.

Hız var, en başta engel olarak. Modern hayat hızlı... Modern insan bu hıza bağımlı. Ve bir su gibi akarcasına, engebeleri aşar, geçtiği toprağı kendi yatağı yapar; dolaştığı kıyıyı köşeyi yıkar gibi sevmenin ritmiyle modern hayatın hızı birbirine pek uymuyor.

Sevginin günlük vitaminler gibi alınıp yutulması daha uygun düşüyor bu hayata. Şöyle denilecek bir durum: "Şükür, günlük sevgi miktarımı aldım, kendimi iyi hissediyorum!"

Dikkat edin; "çok sevdim" dediğimiz birçok şey hakkında yeterince bilgimiz ve fikrimiz yok. Çünkü hayatımızın hızı buna imkan tanımamış, her nasılsa, sevmişiz!!!

Bunlar doğru. Tamam!

Ama ben başka bir şeyin altını çizmek istiyorum. Şimdilik sadece çizip geçeceğim.

Modern insanın sevmek gibi bir derdi var mı gerçekten? Hemen tepki göstermeden, dürüstçe soralım kendimize.

Biz sevilmek istiyoruz. Sevilmek...

"Sevilelim de, sevmek eksik olsun" gibi bir halimiz, hayatımız, koşuşturmalarımız var.

Modern insan sevilmenin hoşluklarının farkında; bunun üzerine muazzam yatırımları var.

Ama sevmeden olur mu?

Bu Pazar'ın sorusu da bu.

Haşmet BABAOĞLU



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır