kapat
31.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 İSTANBUL
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

"Her çocuğa bir uçurtma"

Okurlarımızdan gelen mektuplar arasında ne güzelleri var ve ben bunların hepsine tek tek cevap vermeyi nasıl istiyorum bilseniz. Ama ne yazık ki zaman yetmiyor. Hiç durmasak, koşmayı 24 saat sürdürsek de inanın yetmiyor ve buna çok üzülüyorum.

İşte bu mektuplardan biri Nazife Ulusoy'dan geliyor. Nazife Hanım 17 Mart'ta bir gazetenin manşeti olan "Çöplükte oyuncak arıyorlardı" haberinden yola çıkarak 23 Nisan'da fakir çocuklar için bir kampanya açılması fikrini veriyor.

Bu haberde Kurtköy'de gölette oynarken boğulan 4 çocuğun hazin öyküsü vardı. Okurumun da bahsettiği gibi bugün Türkiye'de birçok çocuğun milyar değerinde, yüzüne bile bakmadığı oyuncakları, bilgisayarları varken öte yanda çöplüklerde kolu kırık bir bebek, tekeri kırık bir araba arayan binlerce fakir çocuk var.

Nazife Ulusoy "İstiyoruz ki bu çocuklar hiç değilse kendi bayramlarında çöplüklere gitmesin. Biz onlara birer bilgisayar verecek güçte değiliz ama hiç değilse birer uçurtma verebilir, onları gökyüzüyle tanıştırabiliriz" diyor. Bunu yapmak için küçük bir atölye kurmuşlar ve önceliği deprem bölgesi çocuklarına vermek üzere 1000 uçurtma üretimine başlamışlar.

"Biz sadece bin çocuk için bunu yapabiliyoruz, neden on binler olmasın?" diye soruyor..

Gerçekten neden olmasın?
23 Nisan'da neden maddi sıkıntı çeken ailelerin çocuklarını, kimsesiz çocukları sevindirmeyelim. Herşeyden önce evinde biriken ve kullanılmayan oyuncakları verecek aileler var.

Birileri, örneğin Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Hasan Gemici ve ekibi bu kampanyayı başlatabilir. İsteyen maddi yardım yapar, isteyen giyecek ve oyuncak verir.

Böylelikle kimbilir kaç çocuğun yüzünü güldürmek mümkün olur.

Sayın Bakan'dan bu projeyi düşünmesini rica ediyoruz!

Kedi, köpek merakı
Hazır çocuklardan söz etmeye başlamışken, uzun zamandır yazmak istediğim bir konu geldi aklıma.

Son yıllarda evde hayvan besleme (hayvanseverler onlara 'çocuk' diyorlar, bağışlanmayı umuyorum) merakı ve hayvan (çocuk) sevgisi çok arttı. Köşe yazılarının bile neredeyse beşte biri köpek ve kedilerle ilgili.

Benim de sevimli bir köpeğim var, şu anda 12 yaşında, oldukça yaşlı sayılır ama halâ bebek suratlı.. Ona bayılırım. Kucağıma aldığım bir kedi tarafından boynum tırmalanıp üç kuduz iğnesi yediğimden bu yana kedilere olan aşırı sevgim biraz kayboldu ama yine onları da severim. Çocukluğumda 4 kardeş, her birimiz eve en az bir kedi getirir sonra da annemin şikâyetlerini dinlerdik. Araba yolculuklarında babam, başa çıkamadığımız, zaptedemediğimiz kediciklerimizden illallah der "Çekin şu kedilerinizi ayağımın altından, kaza yapacağım" diye bağırırdı. Evde Tekir'den, Sarman'dan, Minnoş'dan geçilmezdi.

Bunları niye anlatıyorum, benim de bir hayvansever olduğumu bilmeyenlere duyurmak için. (Aç parantez, günümüzde bu okur açısından da önem taşıyor, yazanın reytingini arttırıyor, kapa parantez..)

Şimdi efendim, asıl gelmek istediğim nokta ise şu; kedilerine, köpeklerine en aşık, sık sık onlardan bahseden köşe yazarlarına baktığımızda çoğunun çocuksuz olduğunu görüyoruz. Ya çocukları evlenip evden ayrılmış veya hiç çocukları yok. Tabii ki, bir hayvanı yetiştirmek, ona bakmak hem zevktir, hem sevaptır vs, vs.. Ama zevkler tartışılmaz olmakla birlikte, birden fazla köpek, kedi besleyenler için, özellikle de binlerce, milyonlarca fakir ve kimsesiz çocuğu bulunan bir ülkede 'acaba bu masrafları hiç değilse (sanatçı Nilüfer gibi) bir çocuğa yapmak daha zevkli ve sevap değil midir?'

Malumunuz, günümüzde bir hayvanı iyice temizletip, doyurup, giydirmenin ve doktora götürmenin masrafı neredeyse bir çocuğunkine eşit..

İki üç köpek ve bir o kadar kedi besleyenlerin bu soru karşısındaki tepkilerini öyle merak ediyorum ki!..

Hepsi gerçek!
Geçen akşam Show TV'de güzel, eğlenceli bir program vardı; "Hepsi Gerçek."

Su kanalına düşen ve hızlı bir akıntıya kapılan genç kızların akıl almaz kurtarılışları, atlı matadora saldıran boğa, bungee-jumping yaparken yere çakılan gösterici ve daha buna benzer birçok çarpıcı olay ve görüntü.. Program harika, bir de hoş sunucusu var; genç bir kız.

Tek bir şey dışında herşey kusursuz; sunucunun kıyafeti. Giydiği bluzun önü beline kadar açık, göğüsler fora vaziyette.. Gözünüz ister istemez sürekli oraya takıldığı için programı 10 dakika kadar izledikten sonra; "Acaba bunlar da mı gerçek? Onun için mi programda özellikle yer alması düşünülmüş?" sorusu geliyor insanın aklına. Bizim, kadın olduğumuz halde gözümüz takılıyorsa erkekleri düşünün artık..

Genç hanımın adını bilmiyorum ama sormak istiyorum kendisine; Ne gerek var? Böyle bir programda göğüs veya bacak açılmazsa olmuyor mu? Yoksa rating böyle olunca mı artıyor?

İtalya'da veya diğer bazı ülkelerde soyunan sunucular var ama oralar Türkiye değil.. Bizim ülkemizde topluma sunulan bu açık saçık görüntüler, uçuk sosyete haberleri icabında laiklik karşıtı görüşler için bile malzeme olarak kullanılıyor ve milyonlarca insana malediliyor.

Avrupa ve Amerikan TV'lerinin çoğunda, hele ciddi programlarda asla böyle giyinen sunuculara rastlayamazsınız. O televizyonlarda sunucunun vücudu, yüzü değil, ne akıcılıkta konuştuğu ve dikkatleri konuşmasına çekebildiği önemlidir.

Müzik de aynı durumda..
Müzikte benzer bir çarpıklığı yaşıyor Türkiye.. "Klip"ler çıktı çıkalı, müzik gitti, klip kaldı.. Arkaya seksi danslar yapan çıplak kızları sevişme sahnelerini koydun mu parçayı ve paçayı kurtarıyorsun. Günde bin kez gençler TV'lerde bunu izliyor ve parçaya ister istemez alışıyor.

Yani müzikten çok 'seks' satılıyor.

Sonuçta ne oluyor, gençlerde yerleşen imaj şu; Müzikle veya sunuculukla uğraşacaksan soyunmayı da göze alacaksın.

Bu furya aynen bir dönemin 'Seks filmleri' furyası gibi sürüp gidiyor.

Kim, ne zaman dur diyecek acaba?

Ayşe Özgün, her gün...
Evet, bir kez daha açıklıyorum ki ben Ayşe Özgün'ün televizyonculuğuna hayranım. Bunu defalarca da yazmışımdır. TV için bulunmaz bir yetenektir bence o.. (Övgü cümlelerinden de hiç hoşlanmaz, şimdi kızıyor ve kızarıyordur eminim..)

Gazetecilik konusunda en az TV kadar yetenekli olduğunu ise kısa sürede tiryakilik yaratan Günaydın'da yazmaya başladıktan sonra gördük. Akıllı, sempatik, dinamik performansıyla televizyonda milyonlarca hayran toplayan Özgün'ün yazılarını okumaya doyum olmuyor. Uluslararası medya deneyimine, müthiş bir zekâya ve birikime sahip olduğu, yazmaya başlamasıyla birlikte başlattığı 'köşeler arası tartışmalar'dan da görülüyor zaten.. Özellikle "40'ından sonra azanı teneşir paklar" polemiği şimdiye kadar izlediklerimizin (veya bulaştıklarımızın) en iyilerinden biri.. Orada Hıncal Uluç'un vurguladığı 'kadın ile erkeğin fizyoloji farkı'ndan, Mehmet Yılmaz'ın 'Amatör psikologluk sorumluluk ister' cümlesine kadar, yeni tartışmalar yaratacak öyle çok konu var ki..

Bir haftadır İngiltere'de olduğum için maalesef tartışmanın heyecanlı kısmını kaçırdım ama bir kenarından yakalamaya çalışacağım yine de. "Hiçbir zaman fazla geç değildir" nasıl olsa.. Bu lâf da karşı teze yarar, buyursunlar.

Önümüzdeki hafta devam ederiz!

Baba, Oğul Konser Show
Erol Evgin ve oğlu Murat Evgin 8 Nisan 2002'de Atatürk Kültür Merkezi'nde birlikte bir konser veriyorlar. Türk Kalp Vakfı yararına verilecek bu güzel konser hakkında gerekli bilgileri almak için 0 216 384 33 33 numaralı telefondan Kamer Demirel'le görüşebilirsiniz. Ben baba-oğul Evginler'i, bir yaz gününde Polonezköy'deki evlerinin bahçesinde birlikte gitar çalıp şarkı söylerken dinleme şansını elde etmiş olduğum için size "Bu konseri kaçırmayın" diyebilirim. Kesinlikle kaçırmayacak olanların başında da ailenizin yazarı geliyor zaten. 8 Nisan'da AKM'de olun, birlikte izleyelim!

Ruhat MENGİ



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır