Değiştiğini söyleyerek parti kuran Tayyip Erdoğan, ne kadar değiştiğine, eylemleriyle son derece açık cevaplar veriyor.
Mesela "şaibeli lider istemiyoruz. İbra ol öyle gel" diyen AKP Kurucu Üyesi Mehmet Gazioğlu'nu karga-tulumba partiden atmak üzere disiplin kuruluna yolluyor.
Daha önce alkollü içki için referandum niyetini açık eden, ardından "Allah ne verdiyse çoğalın" çağrısı yapan Erdoğan, gülünç olduğunu farkedince çarkedip yanlış anlaşıldığını söyledi ama Gazioğlu hakkındaki tedbiri, çağdaş demokrasiye uyum konusundaki değişimden nasip almadığını kanıtlıyor.
Bundan yıllar önce "öyle bir düzen getireceğiz ki demokrasiyi aramayacaksınız" demişti. Bu gidişle yandaşlarına Erbakan hocayı bile aratacak..
AKP'nin sahiplendiğini söylediği değişim, şaibeli siyasetçiler dönemine son vermeyi vaat ediyordu.
Gazioğlu olayı neyi kanıtlıyor şimdi?
AKP'nin "Milli Görüş" geleneğinden üreyen ve ötekilerden farksız bir parti olduğunu.
Amerika'ya bir bilet
Gazioğlu için "uçuk fikirleriyle bilinen bir arkadaşımızdır" diyorlar. İyi ama AKP de bu yüzden ilgi çekmemiş miydi?
Şimdi paslanmış, çürümüş alışkanlıkların tekkesi olduğu gerçeği açığa çıkınca yere çakılmayacak mı?
Tayyip Erdoğan "bensiz uçacaksa çakılsın daha iyi" demeye getiriyor.
Belli ki AKP, Saadet gibi ikinci bir "türban partisi" rolü ile yetinmeye razı olacak. Zaten tek dertleri imam hatiplerdeki türban yasağına karşı çocukları kışkırtmak..
Bu çocukların devamsızlıktan kovulma sınırına gelmeleri vicdanlarını sızlatmıyor.
Lider yol gösterici olur. Tayyip Erdoğan okuldan atılma sınırına gelen kızının tasdiknamesini almış. Niyeti onu Amerika'daki ablasının yanına göndermekmiş.
Bu davranışı ile öteki çocuklara şimdi de Amerika'nın yolunu mu gösteriyor?
İslami kesimdeki kıyafet reformunu görmüyor mu? Çıplak ayağa giyilen sandaletlerin, arkadaşlarıyla parkta el ele gezen örtülü kızların, yaz için sipariş edilen kısa kollu ve kolsuz tesettürlü kadın mayolarının farkında değil mi?
Müftüden bile geri
Oy avlamaya yönelik bu bölücülüğün dine hizmet etmediği gibi millete ve özellikle de kullandıkları gençlere kötülük olduğunu acaba hiç görmeyecekler mi?
"Değiştim" diye halkı kandıran Tayyip Erdoğan'ın hiç değilse Marsilya Müftüsü Bin Şeyh'in çizgisine yaklaşması gerekmez miydi?
Mesela Bin Şeyh, Kur'an'ın kadınlara kendilerini, kimliklerini, kişiliklerini erkeklere karşı korumalarını emrettiğini söylüyor. Eskiden bunun yolu örtünmekti, hâlâ öyle mi?
Bin Şeyh bugün gelinen gelişme çizgisinde kadının kendini korumak için 1400 yıl önceki gibi örtünmeye değil, okumaya, üniversite bitirmeye ihtiyacı olduğunu savunuyor. Kur'an'ın emrini yerine getirmek isteyen kızlara "okuyun, üniversite bitirin" diyor.
Tayyip Erdoğan da üstüne şaibe gölgesi düşmeseydi belki aynı çizgiye gelebilirdi.
Hakkındaki yolsuzluk iddialarına karşı korunmanın iki yolu var: zor olan, yargıda aklanmanın yolunu bizzat açmak, kolay yol ise tutucu kesilip partisi küçülse de başında kalmak.
Kolay ama çürük dala tutunuyor!