Henrik Liljegren'e ise bir think tank grubunda çalışma teklif edilmiş. Ayrıca günlük bir gazeteden de köşe yazarlığı teklifi almış. Nil Hanım "Hiçbiri olmazsa çalışmalarımda benim yanımda olsun yeter" diyor!
Onu önce, eski İsveç Büyükelçisi Henrik Liljegren'in Türk eşi yani İsveç Sefiresi olarak tanıdı Türkiye. Ardından ise Türkiye'yi Avrupa'ya "doğru tanıtma" çabalarıyla, dobra dobra konuşmasıyla... Nil Liljegren, geçen Ağustos ayında eşinin görev süresinin sona ermesiyle Ankara'dan ayrılıp İsveç'e yerleşti. Ayrılırken, "Türkiye'yi çok özleyeceğim. Bir ayağım hep burada olur herhalde" diyordu. Sonunda Türkiye özlemine dayanamadı ve kendi deyişiyle "Aslanlar gibi" geri döndü. Hem de sürpriz bir kararla... Nil Hanım, kaldığı Sheraton Oteli'nin lobisinde Yekta Güngör Özden'in kuracağı partiye katılma projesinden, İsveç Büyükelçisi Dismorr'n İzmir'de dağıttığı broşürlerin perde arkasına, Kutan'ı bu sefer nasıl öpeceğinden, eşiyle ilişkisine kadar birçok konuda SABAH ile sohbet etti. Sohbetin kısa bir bölümüne eşi Henrik Liljegren de katıldı.
* Türkiye'de ne kadar süreyle kalacaksınız? Türk vatandaşı bir İsveç Sefiresi olarak geleceğe yönelik planlarınız neler?
Türkiye'ye dönüyorum. Eşim de dönecek. Aslanlar gibi geliyoruz Türkiye'ye. Ben Yekta Güngör Özden'in yeni kuracağı partiye giriyorum. Henrik'e ise İstanbul'dan bazı arkadaşları bir think-tank grubunda çalışma teklifi getirdiler. Bir iki görüşmeleri oldu. Bir gazeteden köşe yazarlığı için teklif de geldi kendisine. Bunlar olmasa bile benim çalışmalarımda yanımda olsa yeter bana.
* Yekta Bey sol bir parti kurmaya hazırlanıyor. Solun birleşmesi yönündeki çabalara nasıl yaklaşıyorsunuz?
Solun mutlaka birleşmesi lazım. Çok yazık oluyor. Bence bir an evvel aklı başında insanların birbirleriyle anlaşması lâ zım. Zaten ne olduysa bu bölünmeden oldu. AKP de bölündü, Saadet Partisi de. Yani onlara da bir faydası olmuyor bu işin, zararı oluyor.
* Türkiye'de eşinizle aranızdaki sevgi bağı ile de konuşuldunuz.
Öyle, bir tanemdir o benim. Birbirimizi nasıl tamamladığımızı size anlatamam. Bu bize Tanrı'nın verdiği bir lütuf. Birbirimizin kusurlarını da kapatıyoruz, kırmıyoruz birbirimizi. En büyük kusur benim tabii. Çok konuşuyorum çok açık yürekliyim. Henrik tabii diplomatikçe daha yumuşak bir şekilde kapatıyor. Böylece dünyanın en güzel sözleri en iyi niyetleri çıkıyor ortaya. İşte en güzel evlilik de bu.
* Kızınız da dönüyor mu?
Şu anda hayatından çok memnun. İsveç'te büyükelçinin sekreteri olarak görev yapıyor. Ama ben artık Türkiye'ye döndüğümden "O kız oralarda ne yapacak" diye endişeleniyorum. Bence Nilden'in de yaTürkiye'ye dönmesi iyi olur.
Saadet Partisi deyince benim aklıma sizin "Kutan'ı şapur şupur öptüm" şeklindeki sözleriniz geldi. O olaydan sonra Kutan'la bir daha görüştünüz mü?
Hayır, kısmet olmadı. Ama arayacağım. Bir sevgilerimi, saygılarımı ileteceğim. O hakikaten çok terbiyeli çok beyefendi bir insan. O olay, tabii etrafında bu işleri hoş görmeyenler nedeniyle bu kadar büyüdü. Onunla da aram hiç kötü değil, ben bundan eminim. Arasam benimle herhalde görüşür, konuşur. Bu sefer onu öpmem ama o benim herhalde elimi öper, hani alafrangada yapılır ya Fransız usulü.