|
![](/yenisabah/img1/hrline.gif) |
Neden olmasın
Dünyayı sadece kendi bilgi, kapasite ve kabiliyetlerimizle ölçtüğümüz sürece bir yerlere varmamızın imkânsız olduğunu yavaş da olsa anlıyoruz. Ancak bilgi, deneyim, yaratıcılık ve beklenti düzeylerimizi yukarı çekip, büyük düşünme fikrine alıştığımızda gelişmiş toplumlarla aynı ligde oynayabileceğimizi kavramış gibiyiz. Her sahada olduğu gibi, sporda da "Acaba yapabilir miyiz" veya "Bize verirler mi" gibi gereksiz soruları bir tarafa itip, nerelere saldıracağımıza karar vermeliyiz.
İstanbul olarak üç kez Olimpiyadlar'a aday olduk. Alamayınca, sanki dünyalar başımıza yıkıldı. Barcelona'nın, 1929'dan beri 7 kez aday olduğunu ve 1992'yi de halis Katalan bir IOC Başkanı Samaranch'ın katkısı ile aldığını kimse hatırlamadı. Dünyanın en modern stadını yaptık. Toplum için spordan çok, kendileri için siyaseti tercih eden İstanbul Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, gerekli alt yapıyı yerine koyamadıklarından dolayı, Atatürk Stadı, hemen dışlandı.
Geçen haftalarda bu köşede, ortada kalan 2005 Dünya Atletizm Şampiyonası için aday olalım dedim. Yetkililerden ses gelmedi. Sinan Erdem'den, Salt Lake City'de IAAF Başkanı'nı görüp bu şampiyona için katkıda bulunmasını önerdim. Sinan, IAAF Başkanı ile konuşmasında 2006 Dünya Kupası için söz almış. Bu güzel sonucu ben de yazdım. Yetkililerden yine ses çıkmadı. Sinan, bu kez GSGM'nin aday olmak için koşulları öğrenmelerini sağlamış. Genel Müdürlük ve Atletizm Federasyonu'nun yapması gerekenleri ben mi önereyim? Yoksa, Sinan mı takip etsin?
Barcelona örneği
Günümüzde bir Formula 1 fırtınası esiyor. Organizatörler, Türkiye'de bir yarışma yapmak istiyorlar. Ama, karar verecek kişiler bulunamıyor. Geçen hafta Avustralya'nın Melbourne kentinde yapılan yarışmada, ülke ekonomisine 67 milyon dolarlık katkı sağlanmış, devlet 7 milyon dolarlık vergi geliri elde etmiş. Yarışma 135 ülkede 300 milyon kişi tarafından seyredilmiş. Yarışma için 1400 basın mensubu gelmiş ve otellerde 35 bin oda kapatılmış. Böyle bir yarışma için yapılacak yatırım çok ufak ve hepsini de sponsorlar üstlenebilirler.
İspanya 1920-1988 yılları arasındaki Olimpiyadlar'da kazandığı toplam madalya sayısı kadar madalyayı 1992'de kazandı. Büyük yarışmalar, gençleri harekete geçiriyor. İspanya, 1992'den sonra her büyük atletizm şampiyonasında başarılar kazanmaya devam etti.
Bizim neyimiz eksik? Neden büyük organizasyonlara aday olmayalım? Bizi kim engelleyecek? Kendimizden başka!
|
|
|
|