Esenler'deki kavga için... "Hani Arjantin'e dönmezdik? Bu olay, sosyal patlamanın habercisidir. Arkası daha da kötü gelecektir. Artık bu zamanda bolveşik ihtilali beklemeyin!" diyenler var.
Biraz "sol mürekkep" yalayanlar bu tespitteki "Leninist hastalığı"nı, "kişisel zorlamayı" ve "lumpen kültürlere olan fransızlığı" hemen sezer.
Eğer kendini, bir sosyal patlamaya endekslemişsen, elbet Esenler'den iyisini bulamazsın.
Ona bakarsan, sosyal patlamaların en büyüğü Trabzonspor'un her yenilgisinde yaşanmıyor mu?
Böyle hazırlop bir eylem bulduğu halde, DHKP-C bile, "halkımız ayaklandı, şanlı devrim yakındır" demiyor da, "Faşistler alevilere saldırıyor" diyor. Neden acaba?
Allah rızası için, kabak gibi açık olaylara niye yanlış bakmakta bu kadar ısrarlıyız?
Evet, Türkiye, iki-üç yıl öncesine göre yoksullaştı ama 25 yıl öncesine göre yoksullaşmış değil ki, millet cinnete yaklaşmış olsun...
Sosyal patlamalar, "geniş çapta genel yoksullaşma"ların çocuğudur, üstelik bir sınıfsal liderlik ister, lumpen proletaryadan "vandalizm"den başka bir halt olmaz.
Türkiye'de, yoksullar ile varsıllar arasındaki gelir uçurumu artıyor, evet!
Son kriz ortamı, şehirlerde tutunmaya çalışan birçok insanı "işsiz" bıraktığı için sosyal öfkeyi kabartıyor, "psikolojik tahamül eşiği"ni düşürüyor, evet...
En büyük iki sorun, gelir dağılımı adaletsizliği ile istihdam meselesi, ona da evet.
Ama yine de "Esenler olayı"nı yoksullaşmaya bağlamak yanlış.
Elbet, 3 milyon liralık alacak için kimse kimsenin kafasını gözünü kırmaz, devlet temsilcileri her zamanki gibi yine saçmalıyorlar.
Ama onlar saçmalıyor diye biz de saçmalayacak değiliz ki, olayı, yoksulların zenginlere saldırısı veya bir "yağma" bir "sınıfsal kalkışma" gibi değerlendirelim.
Öküz altında "devrim" aramanın kime ne yararı var?
Adamlar kendileri söylüyorlar kavga sebebini:
"Onlar" ve "Biz"!
Yani, başka şehirliler, başka kültürlüler!
Birilerinin, hemşehrilerinden başkasını "yabancı görme" güdüsü!..
Kavgada saf tutanları birbirine bağlayan güdü bu...
Kavgayı çıkartan dinamik de "avanta" paylaşımı...
Çocukluğunda "aşağı" mahalle "yukarı" mahalle kavgası yapmayanlar bunu koklayamazlar.
Bu çatışma, yönelimi, sebebi, hedefi, örgütsüzlüğü, metod ve enstrümanları bakımından bir "lumpen çatışması"dır.
Özünde bir avanta kavgasıdır.
Mahalle ve çevresindeki rantlara hükmetme çatışmasıdır.
Farklı hemşehriler arasında bilek güreşidir.
Oralarda hayat zaten yıllardır böyle sürmektedir.
Kriz en fazla biraz sürtünmeyi ısındırmıştır, "kişisel öfke eşiğini" düşürmüştür.
Olaya Nişantaşı'ndan bakınca "sosyal patlama" gibi görünebilir.
Ama aslında basit bir tutunma kavgasıdır.
Tıpkı, "haraç alanları"nın belirlenmesi için kabadayıların yaptığı gibi...
Tabii ki hemen altında da Türkiye'nin "dokusal sorunu" yatar.
Hemşehriliği, mezhepçiliği, tarikatçılığı ve aşiretçiliği genlerimizden henüz atamamış olmak.
Tıpkı eski sosyalistlerin eski hastalıkları genlerinden atamamış olmaları gibi...
Esenler olayı bana bunları anlattı.
Ayrıca da...
Ankara'da önceki gün, genç bir kadın, küçük çocuğun evlerinin önüne çişini yapması yüzünden, komşusu olan kadını bıçaklayarak öldürdüyse, siz ne anlatıyorsunuz?
Yoksulluk var demek, isyan edecek insan var demek mi?