kapat
07.03.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Çocuklar öğretmenimiz olsa...

ÇocukluĞu yüceltip "cici bici" fikirler üreten ve onları etrafa satanlardan olmadım hiç.

O malum "mutlu çocukluk" anılarının büyük bölümünün yetişkin işi masallar olduğunu, böyle anıların kimisinin "bugünümüz kötü, bari kendimize güzel bir dün yaratalım" türünden derin arzuların sonucu olduğunu da bilirim.

"İçimizdeki çocuk" yerine "içimizdeki sorunlu ergen" beni hep daha çok ilgilendirdi.

Yerli yersiz pohpohladığımız çocukluğun aslında nasıl yetişkinler arasında güçsüz ve "yabancı" kalmanın acısını yaşamak olduğunu da unutmadım hiçbir zaman.

Hepsi tamam!

Ama bugün çocuklara bakmak istiyorum.

Bugün yetişkin değil de, olacak şey değil ya, çocuk gibi olmak istiyorum.

Neden mi?

Bugün yolum neşe yolu olsun istedim. (Aslında nasıl da çatık kaşlıyımdır!)

Ve çocuklara özendim.

En buruk, en kırgın anlarında bile...

En itişip kakışma halinde bile hoş bir nesne, tatlı bir çağrı, küçücük bir söz veya gülümseme nasıl da çocukları sevinç ülkesine taşır, nasıl da yüzlerini aydınlatır!

Yetişkin endişeleriyle, yetişkin korkularıyla çocukluk endişe ve korkuları arasında bu bakımdan temel bir fark var, değil mi? Bizim endişe ve korkularımız hayat haritasından sevinç ve kahkaha ülkesini siliyor. Oysa çocuklar o ülkede yaşıyor, korkular, endişeler ise havanın bozduğu, bulutların gökyüzünü kapladığı anlar sadece...

İşte burası önemli.

Çünkü çocuklar için "dün" ve "yarın" kavramları belli belirsiz sözcükler.

Bizim için ise, hayatımızın bütün anlamları bu iki sözcüğün içinde belirleniyor.

Çocuklar için "dün" ve "yarın" uçucu zaman dilimleri. Aklın bir ucundan girse öbür ucundan hızla çıkıp gidebiliyorlar. Öylesine hafifler.

Bizim için ise çok katı ve ağırlar; bir kaya parçası gibi...

Bugün...

Acaba diyorum, çocuklar öğretmenimiz olurlar mı?

Dünün (tarihin) ve yarının (geleceği kurmanın) ağırlığını biraz olsun üstümüzden atabilmemiz için...

Hayal tabii!

Öyle mi gerçekten?

OKURDAN

Spor salonları ve kadınlarla dostluk
* Spor salonları beni de çok düşündürmüştür. Açık söyleyeyim, uzun süredir bu tür kulüpleri kullanan birisiyim. Bir ara yurt dışında yaşadım, fakat bu kez dönüşte bir spor salonuna üye olmak içimden gelmedi. Gitmektense, birkaç kilo almaya bile razı oldum. Çünkü bizdeki spor salonlarından artık midem bulandı. Türkiyenin izdüşümünü sokaklarda, trafikte, medyada... her yerde görüp duruyorken, hayli izole denecek bir alanda; o spor salonlarında da en çiğ haliyle görmek beni deli etmişti. Üstelik ortada sersem sepelek dolaşan kirli para, iri yarı cüssesini sokarak bütün meydanları doldurmuş, şimdi spor salonlarına dadanmıştı. (D.B., Ankara)

* Kadınla dostluk mu? Bu sarmısaktan parfüm yapmaya benzer. Kadınlar dostluk nedir bilmezler. Anneleri öyle yetiştiriyor çünkü. Her hareketinden kuşkulanan biriyle nasıl dost olabilirsin?.. Her hareketini inceleyip beni seviyor mu, sevmiyor mu, diye sonuç çıkartmaya çalışır kadın... Bir kadınla aşktan konuşmayı denedin mi? Seni ilgilendiren şeyler ona vız gelir. Kadınlarla evlenilir. Çünkü kadın paylaşmaz, sahip çıkar, yapışır, boğar.(O.Ö.)



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır