kapat
26.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
Limasollu
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Kurban kalmış, adabı gitmiş

Biliyorum, "Bayram geldi geçti, kurban konusunu açma artık!" diyenleriniz de olacak.

Ama Batı medyasının bile söze karışıp "Türkler geleneği değiştirmek istiyor" açıklaması yaptığını düşünürsek, bu hem öyle geçiştirilemeyecek, hem de samimi duygularımız açısından önemli bir konu.

Son kez bazı noktalara kısaca ve kendi açımdan değinmek istiyorum.

***
Neden eskiden bayramlarda şehirler kan gölüne çevrilmiyordu da, şimdi öyle?

Kaybolan nedir?

Kaybolan adaptır...

Yalnız "kurban adabı" da değil kaybettiğimiz...

Çok küçük ve ince gibi görünen ayrıntılara önem vermenin hayatımızı nasıl güzelleştirdiğini unuttuk.

Oysa bu "kötü" manzaranın arkasında, kaybolan eski şehir kültürü ve "yol yordamı"nın yerine yenisini koyamayışımız var. Çarşıda pazarda, trafikte nasılsak, kurban kesiminde de öyleyiz...

Ve son yıllarda kırların şehirlerdeki ekonomik, kültürel ve sosyal egemenliği de önemli.

Dikkat ediyor musunuz; böyle giderse "kurbanlık koç" deyimi bile yazıya çiziye ve geleneğe ait kalacak! Gerçekte ise ara ki bulasın koçu!.. Ben oturduğum yerdeki, iki kurban satış bölgesini dikkatle gözlemledim; hayvanların neredeyse tamamı büyükbaştı... (Şehirler büyükbaş hayvanların kurban edilmesindeki güçlüklerin altından kalkamıyor; eziyet, cahillik, gaddarlık öne çıkıyor ne yazık ki!)

Değişen sosyo-ekonomik durumun en çarpıcı örneği ise şu: Eskiden işinin ehli kasaplar aranır, işlerini bitirip "bizim eve" gelinceye kadar heyecanla beklenirlerdi.

Zamanla nüfus çoğaldı, kasaplar azaldıkça azaldı. Ve hayvan kesebilenler, hatta çocuklar bayramlık kasaplar haline geldi. Tabii ki, gerçek kasaplarla bayramlık kasapların yarattığı manzaralar birbirinden çok farklı oluyor.

***
Kan gölüne tepki vermekte basın en ucuz, en kolay ve aslında en itici tepki biçimini seçiyor: "Avrupa yolunda bu manzara olacak şey mi?"

Doğru olanı, kendimiz için istemeyi ne zaman öğreneceğiz?

Bu samimiyetsizliği siyaset haline getirmek tehlikelidir.

***
Kurban kesmek ritüelini "barbarlık" olarak değerlendirenlere gelince... Ruhu kaldırmayanları veya vejetaryenleri anlarım.

Fakat ötekilere gelince, onlara büyük marketlerin et reyonlarında gezmelerini, binbir parçaya bölünmüş ve bölünmek üzere olan etlere bakmalarını öneriyorum. Mezbahaların doldurduğu; günde yüz binlerce hayvanın boğazlanıp keyifle mideye indirildiği bir dünyada, belli inanca sahip insanların "yılda bir kez Allah rızası için kurban kesmelerini" barbarlık olarak değerlendirmekte bir gariplik yok mu?

***
Son bayramda kimi ilahiyatçıların kurban ritüelini et paylaşımına ve ihtiyaç gidermeye indirgemesi, doğrusu antropoloji bilgime ve kültürüme aykırı kaçtı...

Kurban kesme binlerce yıllık insanlık geleneğidir. Toplumdaki şiddeti bitirmek için "sembolik ve masum şiddet eylemi"dir...

Her din bu geleneği ayrıca biçimlendirmiştir; her kültür ona ayrı bir renk katmıştır. Ama emin olmalısınız ki, hepsinde de "et ihtiyacını gidermek"ten çok, daha derin anlamlara (hikmetlere) sahiptir kurban ritüeli...

ALTYAZI

Paulina: Sen zayıf karakterlisin Ivan?

Ivan: Haklısın tatlım! Öyleyim.

Paulina: Haksız olmayı ne çok isterim bazen.

(Almodovar'ın 1988 yapımı Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar filminden)



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır