Huzur
Evrende bir toz zerresi bile sayılmayacak olan Dünya gezegeni, belirli bir süre için canlıların yaşamasına elverecek sıcaklık koşullarına kavuşmuş. Canlı türlerinden biri olan insanoğlu kışın ısınma, yazın da serinleme önlemleri alarak hayatiyetini sürdürüyor. Bu sıcaklık koşulları bir gün değişecek ve NASA'daki değerli dostum Dr. Diarra'nın kesin bir dille belirttiği gibi, diğer canlı türleriyle birlikte insan soyu da ortadan kalkacak.
Bu dış denge.
***
Kolunuzu kaldırıyorsunuz; laktik asit salgılanıyor; vücudun her bölgesine "Enerjiye ihtiyacım var!" çağrısı gidiyor ve başlıyor kimya dengeleri çalışmaya.
Biz bunun farkında olmuyoruz ama gövdemizde öylesine nazik, öylesine hassas bir denge var ki, akıllara durgunluk verir.
En ufak bir aksama, yaşam denilen enerjiyi alıp götürüyor bizden.
Bu da iç denge.
***
Sınırları bilinmeyen ve kavranılamayan bir evren içindeki dış denge ve gövdemizdeki iç denge sayesinde bir ömür bağışlanmış bize.
Mutlaka sonlu olduğunu bildiğimiz bir ömür.
Bir bilinmeyenle, başka bir bilinmeyen arasında nefes alma fırsatı.
İsterseniz kavgalarınızı, üzüntülerinizi, kıskançlıklarınızı, gururunuzu, övünmelerinizi bir de bu açıdan düşünmeyi deneyin.
Ölçek değiştirerek bakın olaylara.
Einstein da biliyordu bu ölçekleri, Sokrates de, Kordoba müftüsü İbni Rüşd de.
***
Doğa açısından insanoğlunun tek önemi, türünü devam ettirmesi.
Joseph Campbell bu yüzden "Çocuğu olduktan sonra bir insan doğa bakımından ölü sayılır." diyor.
Ne acı değil mi!
Ama bunları bilmek insanın yaşam coşkusunu azaltmıyor.
Tam tersine dünyaya, evrene ve kendisine daha doğru bakmasını gerekli kılıyor.
Yani gazeteleri kaplayan kavga gürültünün ne kadar geçici olduğunu kavramamızı sağlıyor; Delphi tapınağında yazan "Kendini Tanı!" öğüdünü bir kez daha hatırlatıyor.
Ömür dilimimiz içinde birbirimizi kırıp dökmenin saçmalığını ortaya çıkarıyor.
Ve bizi huzura yaklaştırıyor.
Dostluğun, insancıllığın, sanatın ve bilimin kalıcı değer ölçülerini vurguluyor.
Bunca tedirginlik ve kıvranma içinde huzur bulabilmenin tek yolu, bu ölçekte düşünebilmek.
Yunus Emre bu bilince erişmeden "Bir ben vardır bende benden içeri" dizelerini yazabilir miydi dersiniz?
|