Depremzedeler neden Sezer'in yolunu kesti..
Cumhurbaşkanı Sezer'in deprem bölgesine yaptığı gezi, yıllardır altı çizilen, ama kimsenin umursamadığı bir gerçeği ortaya çıkardı.. Devletin örgütlenme biçimi yanlış..
Şimdi bakın..
Sezer'in aracının önü kesiliyor.. Yaşlılar gençler, kadın erkek, çoluk çocuk haykırıyor..
Ne istiyorlar?..
Sezer'i protesto mu ediyorlar?..
Hayır..
Talepleri şu.. Bizim de kasabamızı, bizim de köyümüzü gör.. Hatta daha da ötesi, yıkılan evini göstermek isteyenler bile var..
Cumhurbaşkanı görse ne yapacak?..
O evi onarmak, yardım gördermek Cumhurbaşkanı'nın görevi değil ki..
Sezer'inki sadece moral gezisi..
Ama halk dinlemiyor.. Halkın bilinçaltına işlemiş.. Halk devlet deyince sadece ama sadece Ankara'yı biliyor..
Devleti temsil eden kişiyi.. Cumhurbaşkanı'nı karşısında görünce de.. Hani biraz da padişahlık döneminden kalma alışkanlıkla, önüne atlıyor..
Gel diyor.. Gel de derdime çare bul..
Oysa çare bulacak kişi o değil..
Çare bulacak kurum Cumhurbaşkanlığı değil..
Çare bulacak kişi yanıbaşında ama bilmiyor..
Yerel yöneticileri 'yönetici' olarak görmüyor..
Varsa yoksa Ankara..
Ama bu onların suçu değil..
Bu, her şeyi merkezden yönetme tutkusunda olan siyaset destekli bürokrasinin suçu..
Basit bir örnek..
Her an deprem olması beklenen bölgede deprem oluyor..
Yardım TIR'ları Ankara'dan yola çıkıyor..
Deprem bölgesinde çadırların saklanacağı bir yer yok.. Kurtarma ekiplerinin dışında acil ihtiyaçlara cevap verecek bir örgütlenme yok..
Ankara bunu bile yerel yönetimlere bırakmıyor.. Çünkü Ankara, hiç kimseye güvenmiyor..
Ama ne oluyor biliyor musunuz?..
Bir süre sonra Ankara, Ankara'ya dönüyor; yöre halkı depremzedeler ile yerel yöneticiler baş başa kalıyor..
Yerel yöneticilerde yetki yok.. Para yok.. Güç yok..
Sonuç da, çözüm de yok..
İşte bu yüzden halk Ankara'nın ağzının içine bakıyor..
İşte bu yüzden halk Sezer'in yolunu kesiyor..