kapat
08.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Naylon Cumhuriyet

Niye yıllarca dirsek çürüttük de, şu naylon cumhuriyetin nayloncu yurttaşlarından biri olamadık?

Sadece İstanbul'da 30 bin kişiden fazla insan naylon fatura işiyle uğraşıyormuş, yüzlerce de naylon şirket varmış.

Dönen para hesapsız.

Nayloncular yüzde 10-15'le çalışıyor.

Şirket sahte, ortaklar sahte...

Faturayı alan sahici şirketler ise bunları türlü işlerde kullanıyor.

Diyelim bir sığır çiftliğin var.

Devlete et satmak için ihaleye gireceksin...

Önce ihaleyi, sonra da hakedişleri alabilmek için karar sahiplerini ve belirli makamları "bağlaman" lazım.

Ama "ita amiri" dediğin merkep değil ki iple bağlansın...

Tabii ki parayla yemlenecek!

İyi de, verdiğin rüşveti muhasebeye nasıl kaydedeceksin?

İşte orada, naylon fatura imdada yetişiyor.

Dağıttığın diyelim 50 milyarı, "dikenli tel" diye geçiriyorsun muhasebeye...

Halbuki o parayla rüşveti alan memur kılığındaki hırsız, restoranda ızgara lüfer yanında lakerda lüplüyor.

Lüpleme sistemi böyle işliyor.

Naylon fatura, lüpleme sisteminin katalizörü olarak iş görüyor.

Sistem "lüpleme sistemi" cumhuriyet de naylonlaştırılmış...

Lüplemeyenin adı ise salak!

Ülkenin en büyük sektörü:

Naylon fatura sanayi!

Bendeniz de her zamanki saflığımla zannederdim ki, beyaz çoraplı, sivri burun pabuçlu, paltolu, hafif sakallı ve de eşek traşlı kıro hanzo karması zevat, o lüks arabaları çalışarak satın alıyor.

BÜYÜTEÇ
Gazetede haber veriyor: Ayşe Hatun'un şu günlerde kalbi boş! Yahu, gazeteci miyiz yoksa pezevenk mi, birbirine karıştı be?..

Naylon gazeteciler
Bu naylon sistemin elbet "naylon gazeteci"leri de olacak...

Tıpkı Zekeriya isimli "naylon bankacılar"ı olduğu gibi...

Şu meslekte kimlerin fink attığını, kimlerin ne dolaplar döndürerek, para, şöhret, makam ve güç peşinde koşturduğunu, kimlerin de, binbir siyasi ve ideolojik tezgah içinde yalan ve senaryo ürettiğini bilseniz şaşırırsınız.

Kaç sattığı meçhul "servisçi gazetesi"nde dedikodu yazdığına bakmayıp, bindirilmiş oylarla internet anketlerinde sahiden ülkenin "birinci yazarı" çıktığına bayağı bayağı inanan Fehmi Koru hazretleri, Uğur Dündar'a iftira atmaktan 12.5 milyar lira cezaya mahkum oldu.

"Din" takkesini tepesinden indirmeyen yazarın iftiradan ceza yemesi bence özel bir haberdir.

Devamlı kullandığı "senaryo metodunun" mahkemece tescil edilmiş olmasına sevinmedim desem yalan olur.

Çalıştığı servisçi gazete binbir senaryo haberle, kendisi de köşesinde "ukalaca ifadelerle" en zor günlerde SABAH camiası ile uğraştığı için kendisinden zerrece hazetmediğimi söylersem umarım beni ayıplamazsınız.

Bu gibi "tür"lere sempati duyacak kadar hümanist değilim, Tanrı beni bağışlasın...

O yüzden, adaletten yediği sopaya sevindiğimi saklayamam.

İsmini vermeden ama neredeyse yüzündeki bene ve kıla kadar tarif ederek "Uğur Dündar'ın bir işadamına para sızdırmak için şantaj yaptığını" yazmaktan yedi cezayı büyük yazar Fehmi Koru!

Çoğulcu demokrasiyi ve laisizmi savunan medyaya düşmanlık yapacağım diye sürekli senaryo uydurursan ve de uydurduğun senaryoya inanmaya kalkarsan işte adamı böyle adalet çarpar! Allah'ın sopası yok!

Senaryo üretimi ile gazetecilik olmuyor.

Sizin "demokrasi tezleriniz" bile naylon...



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır