kapat
08.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Kış Olimpiyatları ve çokeşlilik

1844 yılıydı. ABD'nin Illinois eyaletinde Joseph Smith, sırtından vurulup öldürüldü. Saldırganlar onu sosyal hayatın düşmanı olarak görüyorlardı. Çoktan canı çekilmiş bedeni evine getirildiğinde karısı Emma haykırmıştı: "Ah Joseph, ah! Bak işte sonunda öldürdüler seni!". Emma'nın bu çığlığının hangi anlama geldiği çok tartışılmıştır. "Al işte, kadınlar sonunda hayatını da aldılar" mı, yoksa "ne gereği vardı kendini peygamber sanmanın, bak sonunda öldürüldün!" mü demek istemişti Emma?

Başa dönelim.

1805 yılında yoksul bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelmişti Joseph Smith.

Ergen yaşlardayken oturdukları kasabaya gelen ve bölgede Kızılderililer'in gömdüğü bir hazinenin varlığından söz eden sihirbazdan çok etkilenmişti...

Zaman geçti. Joseph Smith 19 yaşındayken Emma'yla tanıştı. Evlendiler.

Emma serinkanlı, dirayetli bir kızdı, Joseph ise melankolik bir gençti...

Smith, kendisine bir meleğin göründüğünü ve yıllar önce Kızılderililer'in yeraltına sakladığı kutsal kitabı verdiğini iddia eder oldu. "Mormon Kitabı" Hz.İsa'nın dünyaya gelişinden yedi yüzyıl önce Amerika kıtasına göç etmiş ve Kızılderililer'in ataları olan İsrailoğulları tarafından kaleme alınmıştı Smith'e göre... Ve yine Smith'e göre İsa Peygamber de göğe çıkışından önce Amerika'ya gelmişti!

Joseph eski Mısır dilinde yazıldığını söylediği kitabı İngilizce'ye çeviriyor, Emma da kaleme alıyordu.

İş büyüdü, inananlar çoğaldı.

Kitap 1829'da yayınlandığında Hıristiyanlar tarafından "küfür" olarak değerlendirildi ama bu, gelişmeleri durduramadı. Smith gitgide peygamber olduğunu iddia etti ve ortaya yeni bir türedi din çıktı: Mormonizm.

Bir özelliği daha vardı Smith'in; kadınları seviyordu, kadınlar da ona hayranlıkla bağlanıyordu.

1830'ların başlarında 33 karısı vardı artık Smith'in. "Harem"indeki kadınların üçte biri 14 ile 20 yaşları arasındaydı. Geri kalanların bir bölümü de zaten Joseph'in müridleriyle evli kadınlardı.

Emma'ya gelince onun yeri ayrıydı ve Emma sonuna kadar hem Smith'in "din" işlerine pek yakın durmadı, hem de çokeşliliği ısrarla onaylamadı. (Bazen öfkelenen Emma'nın öteki kadınları süpürgeyle dövdüğü rivayet edilirmiş.)

İnananlar iyice artınca yorumlar ve hizipler de ortaya çıktı.

Karılarının Joseph Smith'in "harem"ine katılmasına kızan bazı inananlar bir hizip oluşturdular ve Smith'i eleştiren bir broşür bastılar. Smith bu broşürleri ve basıldığı matbaayı tahrip ettirdi.

Eyalet valisi 1844'te Smith'i tutuklattı. Ama onu yargılanıncaya kadar koruyamadı. Smith hücreden kaçarken vuruldu.

E, bütün bunların Kış Olimpiyatları ile ne ilgisi var?

Bu geceyi yarına bağlayan saatlerde Kış Olimpiyatları'nın başlayacağı Salt Lake City, Mormonizm inanışının başkenti...

Şehirdeki her yüz kişiden 70'i Mormon. (Dünyadaki sayıları yaklaşık 11 milyon.) Olimpiyat, bir anlamda bu topluluğun dünyaya açılması anlamını da taşıyor.

Ha, aklımdayken belirteyim; Mormonlar artık kırsal alandaki birkaç fundamentalist grup hariç, çokeşliliği kabul etmiyorlar. Acaba Emma'nın "ruhu" ne diyordur buna? Yaşarken çektiği ıstıraplar bir parça da olsa yatışmış mıdır?

ALTYAZI
Serge: Biz Tanrı'nın gözünde hâlâ evliyiz.

Josephine: Ne yani, Tanrı'nın kör olduğuna mı inanmamı istiyorsun?

(Lasse Halström'ün geçen yıl oynayan "Çikolata"sından)



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır