Suçlular ayağa kalkın!
Depremden herkes biraz rant elde etmeye çabalıyor... Suçunu, günahını, dünde kalan ayıbını görmezden gelenler şimdi felaket tellallığı yapıyor... Reytingini, tirajını artırmak için olmadık senaryolar yazıyor... Ve en önemlisi halkı cinnet noktasına taşıyor...
Gelin dünden bugüne yapılanları hatırlayalım... Gelin bugün depremden rant bekleyenlere dünkü ayıplarını hatırlatalım...
MEDYAYA: Arada sırada göstermelik bile olsa kaçak yapıları yıkmaya giden belediye görevlilerini insafsızlıkla suçlayan, "Karda kışta insanları açıkta bırakamazsınız" diye manşetler atan, ucuz popülizm yapan sizler değil miydiniz?
BİLİM(!) ADAMLARINA: Bugün olası bir depremde yüz binlerce binanın yıkılacağını haber veren sizler daha 15 yıl önce İstanbul'un 3'üncü derecede deprem kuşağında olduğunu söylemiyor muydunuz? Sizin tespitleriniz sonucu statik hesapları, demir ve çimento harcamaları 3'üncü derecede deprem kuşağına göre yapıldığı için yıkılacak binaların altında kalacak insanların katilleri sizler değil misiniz? Bu ayıbınızı bilip de bugün hangi yüzle çıkıp ahkâm kesiyorsunuz?
MİMARLARA, MÜHENDİSLERE: Olası bir depremde yıkılacaklarından söz edilen tabut benzeri binalara ait projelerin altında sizlerin imzaları yok mu? O imzalar sizlerin namusunuz değil mi? O zaman çıkın namusunuzu savunun... Altına imzanızı attığınız binaların neden yıkılacağını, neden en küçük depremde enkaz halini alacağını bu millete anlatın...
BELEDİYELERE: Rüşvetle, bağışla diktirdiğiniz evler, apartmanlar, siteler sayesinde İstanbul'un ve İstanbullular'ın mezarlarını hazırladınız... Bir tek inşaatı denetlettirmediniz! Bir tek binaya kontrol mühendislerini göndermediniz.... Gönderdiklerinizin de avanta almalarına imkân verdiniz... Yüreklilik gösterip kamuoyuna görevde bulunduğunuz süre içinde kaç inşaata ruhsat verdiğinizi ve bunların kaçının iskân aldığını açıklayabilir misiniz?
***
SON SÖZ: Dişinden, tırnağından artırdığı ile yasal bir daire almış milyonlarca insana "sen ve çoluğun çocuğun ölecek" demek, onu uyarmak değil onu korkutmak... Belediyeden inşaat ruhsatı alınmış, yasalara(!) uygun yapılmış o daireden başka gidecek yeri olmayan bu insanlar ne yapsın? Söyler misiniz medya maydonozları!
Pastayı millet yesin!
TÜPRAŞ'ın akaryakıt taşıma işini yürüten DİTAŞ adlı kuruluşun özelleştirme adına alelacele satışa çıkarılmasını ve özelleştirmeden sorumlu Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun, armatörlere DİTAŞ'ı kastederek "Size pasta ikram ediyorum" demesini eleştirdik ya; Bakan Karakoyunlu sabah telefonla arayıp yanlış bilgilendirildiğimi söyledi... Ve tabii ki de ardından satırbaşları halinde ekledi:
"DİTAŞ, geçenlerde hizmete giren 40 milyon dolara malolmuş Cumhuriyet tankeri ve bir binası dışında hiçbir şeye sahip değil... Bu kuruluşa 60 milyon dolar veren çıkarsa hemen satmaya hazırız...
Bir başka proje; DİTAŞ'ın, TÜPRAŞ'la birleştirilmesi... Tıpkı PETKİM'le TÜPRAŞ'ın, İsdemir'le Erdemir'in birleştirilmesi gibi..."
Bakan Yılmaz Karakoyunlu'ya, sabah sabah telefonla arama ve bilgi aktarma nezaketini gösterdiği için teşekkür ediyorum.. Ancak kamuoyu önünde birşeyler sormak istiyorum:
1) Bir tankeri ile bir binadan başka hiçbir mal varlığı ve değeri olmadığını söylediğiniz DİTAŞ'ı asıl değerli kılacak "TÜPRAŞ'ın akaryakıt taşıma işini üstlenmesi" gibi bir ayrıcalığı ve hatta kapütilasyonu yok mu? Bu açıdan DİTAŞ altın yumurtlayan tavuk değil mi? Bir konsorsiyum kurup, sizin istediğiniz 60 milyon doları veriyoruz diyen armatörler DİTAŞ'a sahip olduktan sonra oturdukları yerden para kazanmayacaklar mı?
2) Bu gerçekler nedeniyle mi konuşmanızda armatörlere dönüp, "Size pasta ikram ediyorum" dediniz...
3) DİTAŞ'a sahip olmak için çabalayanlar Deniz Nakliyat'ı alanlar ve aldıktan sonra da binbir gerekçe ileri sürüp borçlarının üzerine yatanlar değil mi?
***
SON SÖZ: Bakan Karakoyunlu, pasta olarak tanımladığı DİTAŞ'ı bir avuç armatöre yedirmese de, millete ikram etse daha isabetli davranmış olmaz mı?
Ayıp Celallenme!
Gaziantep'in eski devrimci Belediye ve Kulüp Başkanı Celal Doğan, önceki akşam kendisine yakışmayan bir davranış sergiledi... Hakeme kızıp, bir ihtilalci gibi sahaya atlayan ve Beşiktaş'la oynamakta olan takımını sahadan çekmeye kalkışan Celal Doğan, az kalsın Trabzon'da yaşanan olayları gölgede bırakacak bir faciaya yol açacaktı... Celal Doğan'a öğrenemediği yöneticilik, liderlik ve futbolun centilmenliği adına KIRMIZI KART!
Asabi başkandan mektup!
Ankara Ticaret Odası'nın asabi başkanı Sinan Aygün 2 sayfalık bir mektup göndermiş... Aygün, göz göre göre yapılan yanlışlara bakarak sessiz kalmayı içine sindiremediğini yazıyor... Bu hazım sorununun zaman zaman agresif bir tavır sergilemesine sebebiyet verebileceğini anlatıyor... Sonra da bakın şu ilginç tespitleri sıralıyor:
"Nasıl bağırmayacağız! Bir yanda 3-5 milyar dolar için IMF'nin kapısını aşındırıyoruz, diğer yanda ülkenin kaynaklarını pervasızca harcıyoruz.. İşte bakın; Makam araçları genelgeye rağmen satılabildi mi? Lojmanlardan vazgeçilebildi mi? Faiz kıskacı kırılabildi mi? Vergi adaleti sağlanabildi mi? Hadi gelin de bütün bunlar karşısında moraliniz bozulmasın..."
Aygün bu tespitlerinden sonra dolar kurundaki dalgalanma nedeniyle bir grubun servetine servet kattığının altını çiziyor ve mektubunu şöyle bitiriyor: "İşte 1.5 trilyon dolarlık bor madeni rezervi... İşte 500 milyar dolarlık altın yatakları... Hangisi doğru dürüst işletildi? Altın var çıkaramıyoruz... Bor var ham olarak satıp 'Ben yiyemedim sen ye' diyoruz... Hava Kuvvetleri Komutanı, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin elindeki verilere dayanarak 'Türkiye petrol okyanusunun üzerinde oturuyor' diyor.. Peki ne yapıldı? Sonra git elalemden para dilen... Gel de isyan etme!"
Haklısın başkan! Millet de isyanlarda..
Halkın sütunu
Çocuğum ölsün mü?
ADIM Mehmet Kocacık... SSK numaram 18 274 167... Gaziosmanpaşa SSK'da çocuğumu muayene ettirebilmek için tam bir aydır sabah 07.30-09.00 arasında 614 88 33 numaraları telefondan randevu almaya çalışıyorum... Ama ne mümkün!.. Param olmadığı için özel hastaneye götüremediğim çocuğum ölsün mü?
Fıkra
Pilotun keyfi
Uçak, Yeşilköy'den kalkmıştı.. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi üzerinden geçerken pilot birden gülmeye başladı... Hostes bu gülüşün sebebini sorunca şu cevabı aldı:
"Başhekim, kaçtığımı anlayınca kimbilir nasıl şaşıracak?"
Hay ağzını ÖPEYİM!
2 milyon öğrencinin çok huzurlu şekilde tatile girmelerini istiyorum... Çocuklar dinlensinler.. Sinemaya gitsinler, spor yapsınlar. Öğretmenler ödev vermesin...
(İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey)
YUH!
100 sayfalık haber dergilerini habersiz olarak çıkarmayı başaran haberden bihaberlere...
DOĞRU SÖZ
Volkan da olsan, sonun bir avuç kül olmaktır... (Osman Bölükbaşı)
|