Takımların borsa oyunu fanatikler üzerine
Türkiye'de futbolun öncüleri Galatasaray ve Beşiktaş halka açılma kararı verdi, SPK'dan izin bekliyor. Sıradaki Fenerbahçe, bu iki kulübün izin alıp almayacağına, halktan ilgi görüp görmeyeceğine göre tavrını belirleyecek. Futbol kulüpleri ile halka arzlar da bir yılı aşkın aradan sonra yeniden başlamış oluyor. İMKB, 1989 sonrası ilk kez 2001'de bir seneyi halka açılmasız kapattıktan sonra Galatasaray ile yeni bir başlangıç yapacak. Halka arzların futbol kulüpleriyle başlaması ilginç. Krizden hangi şirketin ne kadar yara aldığı bilinmediği için bu dönemde halka açılmaları zor. Futbol kulüplerinin hem paraya ihtiyacı şiddetli hem de taraftarlarının sayesinde hisse senetlerini satmaları daha kolay.
Kulüplerin halka açılmasıyla Türkiye'de ilk kez futbol dünyası ile borsa dünyası kaynaşmış olacak. Gazetelerin spor sayfaları ile ekonomi sayfalarının ortak konuları olacak.
* Kurtarıcı borsa- Borsa ile futbol camiası arasında ilginç benzerlikler zaten var. Futbolcular, spor kulüplerinin yöneticileri, spor gazetecileri, benim gözlemime göre, Türkiye'de en yaygın biçimde hisse senedi alan grupların başında geliyor. Bunun da nedeni, spor dünyasının organize gücü ve oyun teorisini kullanması, risk alması olabilir.
Şimdi kendi yönettikleri, içinde var oldukları kulüpler sırasıyla borsaya geliyor. Hisse senedi yatırımcılarından para talep ediyorlar. Yaklaşık 20'şer milyon dolarlık halka arzlarla bu dönemde takımlarını finansal yönden güçlendirmiş olacaklar. Kulüpler bu anlamda borsayı kurtarıcı gibi görüyor.
* Futbol dünyasının farkı- Ancak hisse senedi piyasasının da kuralları kendine göre. Borsadan sermaye istediğine göre, acaba futbol camiası karşılığında ne verecek? Çünkü spor camiasında olduğu gibi, borsada da oyun kazanmak üzerine kurulu. Kulüplerin mali durumları ortada. İstikrarlı bir şekilde kar edemeyecek bir şirkete sermaye piyasası yatırımcısı, spekülatörü, oyuncusu neden bulaşsın. Üstelik bu spor kulüplerinin yöneticileri normal şirket yöneticileri gibi de değil. Organize olma yetenekleri, oyun teorileri, taktikleri, şikeleri, faulleri, büyük taraftar kitlesi ile borsa camiasına fark atacak seviyedeler. Takımların 100 yıla yaklaşan geçmişleri ve milyonlarca taraftarları var. Borsadaki yatırımcı sayısı 1.3 milyon iken Galatasaray'ın taraftarı 10 milyon, Beşiktaş'ın 6 milyon civarında. Fenerbahçe gelirse onun da 10 milyon dolayında bir taraftar kitlesi var. Üstelik bu camia taraftarlarıyla kamuoyuyla bir bütün olabiliyor. Yani sermaye piyasasına gelirken her ne kadar bu piyasanın kurallarına uyacaklarsa da, diğer şirketlerden farklı olarak biraz da kendi kurallarını getirecekleri kesin.
* Oyun kimin üzerine?- Kâr elde edip dağıtamayacaklarına göre o zaman kulüplerin bu piyasadan para çekmesi karşılığında verecekleri ne var? Futbol dünyası akıllı da, parayı elinde bulunduranlar, risk alanlar, para kazanılmasına aracılık edenler, kısaca sermaye piyasası aptal mı? Elbette değil. Futbol kulüplerinin doğru dürüst kar payı dağıtamayacaklarını, bir ölçüde kendi kurallarıyla bu piyasaya geldiklerinin farkında. Bu piyasanın futbol kulüplerinin halka açılmasından elde edeceği yarar da, hisse alımında kazançtan çok hatırasına ve manevi yanına önem veren fanatik taraftarların borsaya adım attırması olacak. Bir yanda borsanın 1.3 milyon yatırımcısı, değer yanda 6 ve 10 milyon taraftarlı iki kulüp var. Halka açılması sırasında bu taraftarların yüzde 1'i borsaya çekilse 150 bin yeni yatırımcı anlamına gelir.
Her zaman olduğu gibi, oyun büyük kitle üzerine. Kulüpler ile borsa daha şenlikli olacak.
* Sonuç- "Zavallı koyun sürüsü... Çobanı da o besler, çoban köpeğini de, kurdu da, sahibini de." Atasözü