
Namluların ucundaki seçim
CKMP lideri, Gürsel'in cumhurbaşkanlığına "evet" deyişini, şöyle değerlendirdi:"Beni, rejimle devlet arasında ıstıraplı bir tercihe zorlarsanız; devleti tercih ederim. Rejim gidince geri gelir, ama devlet geri gelmez."
Osman Bölükbaşı, Türkiye'nin çok partili rejime geçişi ile birlikte, siyasetin "parlayan yıldız"ı olmuştu. Bunu, kesintisiz 1973 yılına kadar sürdürecekti. Bu yıldız politikacı, maalesef siyaset hayatında umduğunu hiçbir zaman bulamadı. Karşılaştığı bu manzara üzerine, gerek meydan nutuklarında, gerekse özel sohbetlerinde Türk seçmenini şöyle târif ediyordu:
"Meydanlarda aşka gelip, Rahman'ı (Allah) alkışlarlar; sandık başında ise, şeytana sarılırlar."
Osman Bölükbaşı'nın eteğinde, dökülmedik hiç taş olmadı; çünkü, lâfını esirgemedi. Dün de öyle idi, bugün de öyle...
Bölükbaşı, şehirlerde düzenlediği meydan mitinglerinde, çok büyük izleyici kitlesine hitap eder, yanında taşıdığı belgelerle, insanları hayret ve dehşete düşürürdü.
"Alkışlar bize ama, oylar başkalarına..."
BölükbaŞI, özellikle halkın huzurunda konuşmak için, çok hazırlıklı olma gereğini vurgularken, şunları söylüyordu: "İçinde, 1 gram şekeri olan keçiboynuzu gibi konuşmanın anlamı yok."
Bu arada, milletvekillerine de tavsiyede bulunan bu kurt politikacı, siyasilerin kulaklarına küpe olacak, şu sözlerini de dost meclislerinde tekrarlamaktaydı: "10 dakika kürsüde konuşacak bir milletvekili, en az 10 gün kütüphaneden çıkmamalıdır."
Bölükbaşı, hiçbir ortamda lâfını esirgemedi. Meydan mitinglerinde, hem rakiplerini, hem de kendisini izleyenleri tenkit ediyordu. Bu tavrını bir seçim döneminde, Kayseri Cumhuriyet Alanı'nda sergileyen MP lideri, izleyicilerin coşkun gösterisi üzerine, şunları söylemişti: "Sapı uzun, tanesi kıt Kayserililer; meydanda veriminiz bol, benden alkışlarınızı hiç esirgemediniz; ama sandık başına gidince, oylarınızı başka tarafa verdiniz."
27 Mayıs İhtilali, CHP ve CKMP'ye dokunmadı
27 Mayıs 1960 İhtilâli üzerine, DP kadrosu tutuklanıp, Ankara'daki Kara Harp Okulu binasına kapatılmıştı. Eski iktidar kadrosu, daha sonra Yassıada'da yargılanacaktı. Darbe ile birlikte, siyaset de yasaklanmıştı. Ancak, muhalefetteki CHP ve CKMP yöneticilerine dokunulmamıştı.
Bölükbaşı, 13 yıl boyunca siyaseten kavga ettiği kadronun başına gelen olaylardan üzüntü duyduğunu ifade ediyor; seçimle gelenlerin, seçimle gitmesi gerektiğini vurguluyordu. Ancak, ortada fiili bir durum vardı. Bölükbaşı, bundan sonraki stratejisini çok iyi belirleyebilmek için plânlar yapıyordu.
Ülke yönetimini ele geçiren 38 kişilik Milli Birlik Komitesi, yeni anayasayı hazırlayacak olan bir "Kurucu Meclis" oluşturdu. Bu Meclis'te, Bölükbaşı'nın partisine de 25 üyelik verildi. Kurucu Meclis, 6 Ocak 1961 tarihinde toplanacaktı. Kurucu Meclis toplantısından bir gün önce, hükümet istifa etti. Devlet Başkanı Cemal Gürsel, yeni bir hükümet oluşturmak için çalışmalara başladı. Bu arada, kabineye CHP ve CKMP'den yeni bakanlar alma hazırlığına girişti. Bölükbaşı, bu hükümete üye vermek istemiyordu. Çünkü CKMP'nin, CHP karşısında muhalefet görevi yapmasını plânlamıştı.
Bölükbaşı'nın muhalefetine rağmen, yeni hükümette CKMP'li Ahmet Tahtakılıç, Çalışma Bakanı olarak görevlendirildi. Kurucu Meclis, 6 Ocak 1961 günü toplandı. Yeni üyeler, yemin ederek, milletvekili statüsü kazandı. Bu yeni Meclis, 12 Ocak 1961 tarihinde de siyasi partilerin tekrar faaliyete geçmesine karar verdi. 27 Mayıs İhtilâli'nin üzerinden henüz 10 ay geçmişti ki, 15 Şubat 1961 günü Ankara'da 6 yeni parti birden kuruldu. Bunlardan en önemlisi, emekli Orgeneral Ragıp Gümüşpala'nın genel başkanlığında kurulan "Adalet Partisi" idi.
Bölükbaşı: Ben DP'ye, AP ve YTP'den yakınım
Bu arada, DP eski Maliye Bakanlarından, Hürriyet Partisi kurucularından, ihtilâl hükümetinin Maliye Bakanı Ekrem Alican da "Yeni Türkiye Partisi"ni kurdu. Alican, ihtilâl lideri Cemal Gürsel'den destek görüyordu.
Hem AP, hem de YTP'nin kurucuları arasında DP'lilerin eşleri, çocukları, kardeşleri ve yakın akrabaları yer almaktaydı. Her iki parti de, DP'nin boşluğunu doldurmak için yeni bir mücadeleye hazırlanıyordu.
1 Nisan 1961 günü, siyasi faaliyetler kısmen serbest bırakıldı. Bu arada, tüm partilerin toplantılar yapıp, kongreler düzenlemesine izin verildi. Bölükbaşı da, yurt gezisine çıktı. CKMP Lideri, gittiği yerlerde DP'ye gönül vermiş kitlelerin AP ve YTP'ye yöneldiğini görüyor, "Ben DP'ye, onlardan bin kere daha yakınım." diyordu.
Bu arada Kurucu Meclis, yeni anayasa metnini 27 Mayıs 1961 günü kabul etti. 9 Temmuz 1961 tarihinde de Anayasa, halk oyuna sunuldu. Sandık başına giden vatandaşların % 60.4'ü, yeni Anayasa'ya "evet" derken, % 39.6'sı ise "hayır" oyu kullanıyordu.
Kurucu Meclis, genel seçimlerin 15 Ekim 1961 tarihinde yapılmasını kararlaştırmıştı. Yeni Anayasa ile birlikte, Parlamento, "Cumhuriyet Senatosu" ve "Millet Meclisi"nden oluşacaktı.
Yassıada'da yargılanan DP kadrosu için 15 Eylül 1961 tarihinde verilecek tarih” karar bekleniyordu. 5 Eylül 1961 günü, siyasi parti temsilcileri Çankaya'da, Devlet Başkanı Gürsel'in başkanlığında bir "yuvarlak masa" toplantısına davet edildi. Bu toplantıda alınan kararlar, kamuoyuna sunulacaktı. Yuvarlak masa toplantısı kararları gereğince, "27 Mayıs Devrimi, siyasi çıkarlara alet edilmeyecek, Yassıada Mahkemelerinden çıkan kararlar da, politik tartışmaların dışında tutulacak"tı.
Liderler Zirvesi bildirisinde, CKMP lideri Bölükbaşı'nın imzası yoktu. Bölükbaşı, bu toplantıya "Genel Başkan Vekili" sıfatıyla Ahmet Oğuz'u göndermişti.
15 Eylül 1961 tarihinde, Yassıada Kararları açıklandı. DP'nin 15 yöneticisi için idam kararı çıktı. Milli Birlik Komitesi, bunlardan 3'ünü onayladı. Maliye Bakanı Hasan Polatkan ile Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu 16 Eylül 1961, Başbakan Adnan Menderes ise, 17 Eylül 1961 günü idam edildiler.
Seçmen, ihtilalin siyasi faturasını CHP'ye kesti
TBMM seçimleri, işte böyle bir ortamda, 15 Ekim 1961 günü gerçekleştirildi. Sandıklar açılınca, ihtilâlin siyasi faturasının CHP'ye çıkarıldığı görüldü. Oy dağılımı şöyle idi: CHP: % 36.7- 173 milletvekili, AP: % 34.7 - 158 milletvekili, CKMP: % 13.9 - 54 milletvekili, YTP: % 13.7 - 65 milletvekili.
Parlamento'nun 25 Ekim 1961 tarihinde açılması kararlaştırıldı. O günün gündeminde, parlamenterlerin yemin töreni, ardından da yeni cumhurbaşkanının seçimi vardı.
"Silahlı Kuvvetler Birliği" adlı cunta, 21 Ekim 1961 günü İstanbul'da toplanarak, bir protokol hazırladı. Bu protokolun 1. maddesine göre, "Türk Silahlı Kuvvetleri, 15 Ekim 1961 günü yapılmış olan seçimlerden sonra, gelecek olan TBMM'ni toplanmadan önce, fiilen duruma müdahale edecek"ti.
Yani, ordu idareye el koymak istiyordu. Ankara karışmıştı. Yoğun temaslar birbirini izledi. Devlet Başkanı Gürsel, siyasi parti liderlerini 24 Ekim 1961 tarihinde Çankaya Köşkü'nde topladı. Bu toplantıda, komutanların istekleri, liderlere şöyle açıklandı:
* Orgeneral Cemal Gürsel, cumhurbaşkanı seçilmelidir.
* Yassıada'da hüküm giymiş eski DP'lilerin affı gündeme getirilmemelidir.
Bir yandan Çankaya Köşkü'nde bu pazarlıklar yapılırken, bir yandan da AP'nin cumhurbaşkanı adayı Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil'in adaylıktan vazgeçmesi için silahlar konuşturuluyordu. Milli Birlik Komitesi üyesi ve Ulaştırma Bakanı Sıtkı Ulay, Başgil'i silahla tehdit ediyor; bunun üzerine, ortalık birbirine giriyordu. CKMP lideri Osman Bölükbaşı, Cemal Gürsel'in cumhurbaşkanlığına karşı çıkıyordu. CHP lideri İsmet Paşa ile AP lideri Gümüşpala ve YTP lideri Ekrem Alican ise, Bölükbaşı'nı iknâ etmek için yoğun çaba harcıyorlardı. Bölükbaşı, Çankaya'daki bu ısrar üzerine, "Yetkili kurullarımla görüşmem lâzım" deyip, Köşk'ten ayrıldı.
Ortada iki seçenek vardı: Ya Cemal Gürsel'in cumhurbaşkanı seçilmesi kabul edilecek, ya da TBMM açılmayacak ve asker” yönetim devam edecek... Siyasi parti liderleri, bu manzara karşısında ne yapacaklarını bilemez olmuşlardı. CKMP Genel Başkanı Bölükbaşı, Gürsel'e karşı büyük direnç gösteriyordu. Silahlı Kuvvetler Birliği'nin verdiği süre de dolmak üzereydi.
"Hayatımın en büyük fedakârlığını yaptım"
Lİderler arasındaki görüşme, Adalet Bakanlığı binasına taşındı. Bölükbaşı, bu bakanlığa gidip, önce bir odada kendisini bekleyen arkadaşları Hasan Dinçer, Prof. Abdülhak Kemal Yörük ve Fuat Arna'yla buluştu. Kendilerine durumu anlattı, "Arkadaşlar, ne yapalım?" dedi. Bölükbaşı, daha sonra Adalet Bakanı Kemal Türkoğlu'nun makam odasına girdi. CHP lideri İnönü, AP lideri Gümüşpala ve YTP lideri Alican, heyecanla kendisini bekliyordu. CKMP lideri, işi uzatmadan, beklenen cevabı verdi: "Hayatımın en büyük fedakârlığını yapıp, 'evet' diyorum."
Liderler, derin bir nefes almıştı. Bölükbaşı, yeni bir ihtilâli önlemiş, demokrasiyi kurtarmıştı. Ancak, Çankaya'da hazırlanan protokolün altını imzalamadı. Bu görevi, CKMP Genel Başkan Vekili Hasan Dinçer'e verdi.
'Cumhurbaşkanı olmak için, asker olmak lâzım'
1961 yılında, Türkiye'nin 4. Cumhurbaşkanı seçilen Cemal Gürsel, 1966 yılında sağlık nedenlerinden dolayı görevinden ayrıldı. 5. Cumhurbaşkanlığı için, dönemin Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay'ın adı gündeme geldi. Bölükbaşı, Gürsel'e gösterdiği direncin aynısı, Sunay için de sergiledi. Zorlamaya gelemeyen CKMP lideri, şunları söylüyordu:
"Bu memlekette, cumhurbaşkanı olmak için, Harp Okulu mezunu olmak gerekir."
Osman Bölükbaşı, yaşanan tüm olaylardan sonra ise, şu değerlendirmeyi yapmıştı: "Beni, rejimle Devlet arasında ıstıraplı bir tercihe zorlarsanız; ben, Devlet'i tercih ederim. Rejim gidince geri gelir, ama Devlet geri gelmez."
Bölükbaşı, 27 Mayıs'tan sonra yaşanan olayları bir rejim meselesinden çok, devletin bekâsı, yani devamlılığı sorunu olarak görüyordu.
Bu endişesini, 40 yıl önce de koruyordu, bugün de...
YARIN
22 Şubat Darbe Teşebbüsü sırasında, liderler Çankaya'da ne yapıyordu
Talât Aydemir, başlattığı darbe teşebbüsünü nerede kaybetti
Bölükbaşı'nın partisi, ilk ve son defa nasıl iktidar ortağı oldu
HULUSİ TURGUT
|