
Adalet korkutucuysa adalet değildir
Avukat Alacakaptan, "Devlet, devlet olarak gücünün gösterişini yapma merakına düşerse o zaman, inanılır bir güç olmaktan çıkar" diyor
Türkiye'nin hukuk alanındaki duayenlerinden Prof. Dr. Uğur Alacakaptan, son zamanlarda yapılan operasyonlarda izlenen yöntemleri "devletin gücünün gösterişini yapma merakına düşmesi" olarak niteliyor.
Türkiye'nin bir hukuk devleti olmaktan çıktığını belirten Alacakaptan, geçtiğimiz Pazar günü Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanan söyleşisinde Türkiye'de adaletin işleyişi konusunda çok çarpıcı bir tabloyu şöyle çiziyor:
HUKUK DEVLETİ DEĞİLİZ
Benim çok büyük bir acım var. Türkiye'de hukukçu olmaktan duyduğum ıstırabı size anlatamam. 'Ben artık sadece hukukun kural kısmıyla ilgileneyim, bana eza haline gelen uygulamayı bırakayım' dedim ve bıraktım. Çünkü hukuk işlemez haldeydi. Ama bir dava dolayısıyla yeniden avukatlığa döndüm. Size bir örnek vereyim. Geçen günlerde Emlak Bankası'ndan deniz ticaret şirketlerine usulsüz kredi verilmesi nedeniyle Devlet Denetleme Kurulu'ndan gelen talimatla bankanın yöneticileri gözaltına alındılar. Ama bir gün sonra savcı hepsini serbest bıraktı. Devlet, devlet olarak gücünün gösterişini yapma merakına düşerse o zaman o, inanılır bir güç olmaktan çıkar. Bakın bir örnek daha: DGM'den ilk kurtulan falanca kişi oldu, dendi. Ama DGM kurtulacak bir yer haline gelmişse o zaman önümüzde çok büyük sorun var demektir. DGM bir adalet mahkemesiyse oradan kurtulunmaz. Bir konuya daha değineyim. Ağır ceza hakimleri hakim değil mi? DGM'ye yargıçlar ağır ceza mahkemelerinden gidiyor. Bunlar gökten zembille inmiyorlar. Biz adaletin dışında bir adalet bulalım anlayışı çok yanlış. Adalet korkutucuysa o adalet değildir. Vatandaş adaletin yerini bulduğuna inanıyorsa, o zaman o toplum sağlıklı bir toplumdur. Devlet, adilse hukuk devletidir. Ama bu bizde yok.
SAVUNMA KUTSALDIR
Bir kişi mahkemeye sevk edilip tutuklanmazsa 'Hakim rüşvet aldı' diyoruz. Hakim tahliye kararı verirse, yine 'Hakim rüşvet aldı' diyoruz. Tutuklama zorunluluğu diye bir şey yok. Hatta bir kişinin mahkumiyeti kesinleşinceye kadar tutukluluğuna son verilebilir. Bakın, katili savunuyorsunuz ama katil mi oluyorsunuz? Hırsızı savunuyorsunuz. O zaman siz de hırsız mısınız? Herkesin savunma hakkı kutsaldır. Ve herkes kesin hüküm giyinceye kadar da masumdur. Bu, son olarak Anayasamıza giren adil yargılama hakkında vazgeçilmez bir unsurdur.
|