kapat
13.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Anahtar Irak

Ecevit'in ABD'ye yapacağı tarihi gezi yarın başlıyor. Bu ziyaretin sonuçları Türkiye'nin geleceğini belirleyecek önemdedir.

Bizim önceliklerimiz belli.

11 Eylül sonrası İslâm dünyasına "örnek" yaratma ihtiyacı, ekonomik sorunlarımızı aşma yolunda "piyango" oldu.

Amerika'dan büyük destek görüyoruz.

Askeri kredi borçlarının silinmesini, stratejik ortaklıktan doğan haklarımızın ticari kolaylıklar sağlanarak teslim edilmesini isteyeceğiz.

Fakat başarı, Amerika'nın Irak politikası ile kesişen noktada Ankara'nın göstereceği basiretle çok yakından ilişkili olacak.

Irak'a yönelik Amerikan eylem planının hazır olduğu ve düğmeye basma tarihinin Ecevit'i beklediği bellidir.

Washington, Saddam'ın kitle imha silâhları üretmeye devam ettiğinden neredeyse emindir. Bu silâhların teröristler eliyle kendisine ve başka ülkelere karşı kullanılacağından korkuyor ve tehdidi ortadan kaldırmak istiyor.

Gerçekçi olmak..
Türkiye'nin ise iki temel endişesi var:

Birincisi, müdahalenin Irak'ı bölmesi. Kuzey'de Kürtlerin bağımsız bir yönetim kurması sonucu asla doğmamalı.

İkincisi Türkiye, Körfez Savaşı'nda ödediği ekonomik faturalarla bir kez daha karşı karşıya gelmemeli..

Dışişleri Bakanı İsmail Cem, şu önemli tesbiti yapıyor:

"Amerika'nın esas meselesi, mevcut Irak rejimini değiştirmek. Bizim önceliğimiz ise Irak'ın toprak bütünlüğü. Ancak ABD, Türkiye'nin oluru olmadan bir şey yapmaz demek çok iddialı olur.."

Ecevit'in Washington'da bu gerçeği inkâr etmeyen bir müzakere üslubu benimsemesi gerekiyor. Aksi halde Saddam'ı korumak uğruna tarihi bir şans kaybedilebilir.

Bu risk asla doğmamalı. Kimse bu yüzden Türkiye'yi dar bir çıkarcılıkla suçlayamaz.

Saddam gibi bir despot böylesine pahalı bir özveriyi hak etmiyor çünkü.

Özal'ın şartı..
New York Times yazarı Safire'ın, Kuzey Irak'taki Kerkük-Musul petrol bölgesini Türkiye'nin ilhak etmesi önerisi, ABD'nin Saddam'ı yok etme kararlılığının sarsıcı işaretlerinden biriydi.

Bu senaryo, Körfez Savaşı sırasında Özal bağlantılı olarak çok tartışıldı.

Özal gerçekten bunu istemiş miydi?

Özel doktoru ve sırlarını paylaşan bir dostu olan Dr. Cengiz Aslan, bakın ne diyor:

"Rahmetli o zaman büyük haksızlığa uğradı. Aynı soruyu ona ben de sordum ve aldığım cevabı unutmadım. 'Tarihimize bir Enver yeter. Kimsenin bir karış toprağında gözümüz olamaz' demişti."

Fakat Özal orada durmamış, şu ihtimale de hazır olmak gerektiğini söylemişti:

"Eğer vaktiyle cetvel-kalemle çizilen sınırlar yeniden düzenlenecekse Türkiye buna seyirci kalamaz. O masada yer alma hakkını teminat altına alacak fedakârlık neyse bunu yapmalıdır."

Aynı politika bugün de geçerli olmalı.

Amerika'yı durdurmak mümkün olmadığına göre Türkiye seyirci de olmamalı. Çünkü...

Türkiye'ye rağmen yapılacak bir müdahalede Irak'ın bile menfaati yok!



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır