kapat
13.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Keşke son kez görseydim

Büyükelçilik baskınında Filistinli gerillaları teslim alan dönemin İçişleri Bakanı Güneş, "Onlarla hapiste görüşmek isterdim. Çünkü onlar ölümü göze alarak Türkiye Cumhuriyeti Bakanı'na itaat ettiler" diyor
Mısır Büyükelçiliği baskınını gerçekleştiren 4 Filistinli gerillanın ele geçirilmesinde en büyük pay onundu... Ankara'daki elçilik binasında teslim olmamak için direren eylemcileri telefonun öbür ucunda ikna eden de oydu... Kanlı baskının kahramanı, dönemin İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş, baskın gününü anlatırken sanki o günleri yeniden yaşıyor:

"Haberi alır almaz bölgeye gittim; iki güvenlik görevlisi öldürülmüş, 15 civarında kişi rehin alınmıştı. Bu gerillalar El Saika'nın bir fraksiyona bağlıydı. İsmini o güne kadar hiç duymadığımız 'Savaş Kartalları' fraksiyonundan olduklarını söylüyorlardı. İsteklerini dağıttıkları bildirilerle duyurdular."

"REHİNELERİ ÖLDÜRÜRÜZ"
Güneş bu istekleri çok iyi hatırlıyor:

"İsrail ile Mısır arasındaki Camp David anlaşmasının iptal edilmesini, Mısır'da tutuklu bulanan arkadaşlarının da serbest bırakılmasını, kendilerinin de uçakla başka bir ülkeye gönderilmelerini istiyorlardı. Talepleri gerçekleşmezlerse iki saat sonra rehineleri öldürmekle tehdit ettiler. Bu talepler karşısında Filistin Kurtuluş Örgütü ile bağlantıya geçtik ve Ebu Firaz başkanlığında bir heyeti Türkiye'ye getirttik. Ancak Mısır'daki arkadaşları hapishaneden ayrılmak istemiyordu." Mısır'dan gelen kötü haber üzerine, Güneş pazarlıkta taktik değiştirdiklerini söylüyor. "Bizden yemek istediler. Yemeklerine ilaç katarak onları etkisiz hale getirmeyi önerenler oldu, ama ben şiddetle karşı çıktım. Onlara ise kan dökmemelerini aksi halde çok sert davranacağımızı söyledim. Bunun üzerine Bahar isminde bir kadın rehineyi serbest bıraktılar." Pazarlıklar sürerken Jandarma Komutanlığı, MİT ve Emniyet Müdürlüğüne hazırlık yapıyordu ama gerek kalmadı. Güneş 20 dakikalık bir konuşmayla gerillaları teslim aldı.

Güneş 22 yıl içinde yanlış anlaşılmamak için Filistinliler'i ziyaret etmediğini söylüyor: "Görüşmek isterim ve çok mutlu olurum. Onlar en ağır ölüm kararı verdikleri anda Türkiye Cumhuriyeti Bakanı'na itaat ettiler. Bu hareketleri önemliydi."

Onları ödüllendirdim
Güneş'in gerilla Sebanu'yu ikna eden konuşması şöyle gelişmiş:

Güneş: İddialarınızı tüm dünya duydu. Bundan ötesi çılgınlık olur.

Mervan: Haklısınız ama iki şehit var. Bizi öldürürsünüz.

Güneş: Türk adaleti sizi adil olarak yargılayacaktır.

Mervan: Size nasıl güvenebiliriz?

Güneş: Sizi ben alacağım. Beni vurmadan sizi kimse alamaz.

Mervan: Sizi nasıl tanıyacağız.

Güneş: Ebu Firaz ile geleceğiz.

Güneş devam ediyor:
"Ebu Firaz ile birlikte büyükelçiliğin kapısına girdik. Ebu Firaz Arapça onlara 'Dahiliye nazırı geldi, sizi bekliyor' dedi. Mervan koşarak yanıma geldi ve Filistinli asker selamı verdi. Daha sonra sarılıp beni öptü.

O zaman ben de, başka hata yapmamalarından ve bana güvenerek Türk adaletine teslim olmalarından dolayı onları ödüllendirmek istedim ve onu öptüm. Zaten bizim geleneklerimizde sizden küçük biri sizin elinizi öpüyorsa, siz de onu gözlerinden öpersiniz... Beni çok eleştirdiler."

Güneş eylemcilerden birine ayakkabı da vermişti...

"Daha sonra onları alarak Marmara Köşkü'ndeki çalışma yerime gittim. Bir de baktım ki Muhammed ismindeki teröristin ayağında bir ayakkabı yoktu. Ne olduğunu sordum, 'Düşürdüm' dedi.

Ben de çalışma odamdaki TOGO ayakkabımı kendisine verdim. Çok kaliteli ayakkabıydı. Daha sonra onları sıkıyönetime teslim ettim.

48 saatin yorgunluğu ve stresin içinde Başbakanlığa giderken gazetecilerle karşılaştım. Gazeteciler bana, 'Demirel Filistinliler'i öptüğünüz için keşke teröristleri karanlıkta öpseydi diyor. Siz ne diyorsunuz' diye sordu. Ben de 'Eğer bir gün Demirel'i öpersem, bunu karanlıkta yaparım' dedim."

Ecevit'in potu tehlikeye soktu
Güneş, 22 yıl sonra pazarlıkta yaşadığı bir olayı da itiraf ediyor:

"Filistinliler elçiliğe girerken 2 güvenlik görevlisini şehit etmişlerdi. Ama biz pazarlık sırasında onların öldüğünü söylemedik. Çünkü bunu bildikleri anda, teslim olurlarsa idamla yargılanacaklarını düşüneceklerdi. Çılgınca hareket edebilirlerdi. Pazarlığın ilk saatleri bittiğinde Ecevit geldi ve teröristlerle telefon konuşması yaparak onları ikna etmeye çalıştı. Tam bu sırada telefonda İngilizce konuşurken, 'Siz 2 güvenlik görevlimi şehit ettiniz' deyiverince ben, 'Aman Başbakanım ne yaptınız?' dedim. Ama olan olmuştu..."

YARIN
* Şehit bekçinin eşi, öpücüğü 22 yıl sonra öğrendi.

* Yataklık yapmakla suçlandı ama "iftiraya uğradım" dedi.

Öge DEMİRKAN



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır