Hatırlarsınız... Eskiden "teknik direktör" kavramı yoktu. Onun yerine sadece "antrenör" kelimesi kullanılırdı. Antrenör hem takımı fizik ve moral açıdan maça hazırlardı...
Hem de uygulanacak stratejiyi ve taktiği belirlerdi. Ancak zamanla antrenör kavramı ikiye bölündü.
Takımı çalıştıran kişilerle... Takımın sahadaki politikasını (yani stratejisini ve taktiğini) belirleyen kişiler ayrıştı... Çalıştırıcılar bir futbolcunun, örneğin bir güreşçiden ya da bir yüzücüden farklı olarak nasıl antrenman yapması gerektiği konusunda uzmanlaştılar. Teknik direktörler ise o malzemenin en iyi biçimde nasıl mücadele edeceğini, kimin kiminle birlikte oynayacağını, takımın 4-4-2 mi ya da 3-5-2 mi dizileceğini belirleyen kişiler (yöneticiler) oldular.
Şimdi bu ayrışma açısından bakarak Werner Lorant'ın başarılı olup olamayacağı üzerine düşünelim. Görünen o ki Lorant, futbolcuların çok ter dökmesini, 90 dakika deliler gibi koşmasını isteyen bir hoca. Katı, prensiplerinden taviz vermeyen bir kişi. Hatta bu yüzden, özellikle yıldız futbolcularla takıştığı biliniyor.
Fenerbahçe'nin başkanı, Mustafa Denizli'yi gönderdikten sonra şöyle bir açıklama yapmıştı: "Takımın iyi çalıştırılmadığını ve disiplinsiz olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle de Lorant'ın doğru bir seçim olduğunu düşünüyoruz."
Gerçekten de amacınız takımın iyi çalışması ise... 75'inci dakikada bir sürü Fenerli futbolcunun tükendiğini... Takımı ancak Abdullah, Serhat, Ali Güneş ve Johnson gibi çok koşan, çok mücadele eden futbolcuların sırtladığını düşünüyorsanız (ki bence durum tam da bu)... O zaman gerçekten de Lorant doğru bir seçim...
Ancak... Çok koşmanın hiçbir anlamı yok ki artık... Bol bol koşacaksın da; nereye ve niye koşacaksın?.. Adam mı tutacaksın?... Sağ kulvardan depar mı atacaksın?... Boşluklara mı kaçacaksın?.. Yoksa pres mi yapacaksın?..
Çok koşmak kendi başına bir değer değildir futbolda.... Ne için koştuğun önemli... Örneğin Kadıköy'deki Barcelona maçında Allah için Fener çok koştu... Koştu da ne oldu? Adam adama markaj yapacağım diye, boş yere koştular... Barcelona sadece ayağa pas yaptı, Fenerliler ise beyhude bir biçimde, adeta ortadaki sıçan gibi, topun ve adamların peşinde boşuna enerji harcadılar.
Bütün bu yazdıklarımızı toparlarsak şöyle diyebiliriz: Lorant teknik direktörden ziyade antrenöre kavramına yakın bir isim. Şimdiye kadarki kariyeri bunu gösteriyor. O halde önümüzdeki aylarda Fener, çok koşan ama biraz da boş koşan bir takım haline gelebilir. Böyle bir Fenerbahçe, Türkiye liginde başarılı olabilir. Ancak Avrupa'da iş yapamaz.
Bir Fenerli olarak, tahminimin yanlış çıkmasını gönülden isterim!