Dişi entrikalar veya girly plots..
Büyük Türk düşünürü ve ressam Bedri Baykam yukarıdaki başlık altında topladığı son albümünde "Ben böyle olacak adam değildim, sanatımı kadınlar mı mahvetti.." demek istiyor? Bu albüm yaratıcılığın sessiz bir çığlığı mı?
Bedri Baykam arkadaşımdır.. Sağolsun, bu sebepten bir kitap, albüm, neyim hazırladı mı illa ki bana gönderir.. Ben de bu sayede Bedri'nin sanatsal gelişmesinde hangi duraklara uğraya uğraya serpildiğini öğrenirim..
Son eserini de bu gözle inceledim..
Adı "Dişi entrikalar.."
Otuza kırk ebatında olan bu eserine üç dilden isim koymuş.. Bedri'nin çalışmalarını merakla bekleyen bir İngiliz kitapçı tezgahına yaklaşıp "Bana one adet Girly Plots kitabı please.." diyebilecek..
Fransızlar da "Intrigues Feminines" isteyecekler.. Bu üç dilden birini bilmeyenler ise kitaptan sebeplenemeyecekler..
***
Benim öyle fazla ressam tanıdığım yok.. Ömer Uluç'u bilirim mesela.. Çok güzel bulut resmi çizer.. Başka da birşey çizmez.. Eline geçen bütün tuvalleri bulutla doldurur, meraklısına satar..
Genellikle televizyonlarda hava tahmini yapan sunucular Ömer'in resimlerine meraklıdır.. Ressam Komet'i de tanırım.. Yavuz Özkan'ın bir filminde birlikte oynamıştık.. O herşeyi çizer.. İsterse kuş da çizer, kelebek de.. Tanıdıklarımın hepsi bu..
Bir bilenle tartış..
O yüzden Bedri'nin resim yeteneğini tartışabileceğim biri yok gibi.. Ailede resime hevesli birkaç kişi var ama onlar da amatör..
Temsil babamın amcasının oğlu Hasan Ağabey, çocukken göbeğine sabit kalemle dağ tepe resimleri çizermiş..
Genç yaşta rahmetli olduğundan ona da danışamıyoruz, böyle olunca da resimlere bakıp bakıp kendimiz yorum yapıyoruz..
Yetenek konusunu bir yana bırakırsak Bedri'nin "resim çizme azmi" bakımından çağdaş bütün ressamları aştığını söyleyebilirim.. Picasso'nun dünya çapında bir ismi olabilir ama resim söz konusu olduğunda Bedri'deki iradeyi, kararlılığı onda göremezsiniz..
Yeter ki Bedri bir şeyi çizmeye karar versin.. Diyelim ki seks konusunu işleyeceği serbest bir çalışma düşündü..
Tuvalin önüne geçer, paletini alıp boyalarını üzerine sıkar.. Fırçalarını saatlerce kullanır.. O tuvali ahlak zabıtasının eline düşmüşten beter etmeden de fırçasını bırakmaz..
***
Hem resimden anlamam diyorsun, hem de çalakalem yazıyorsun diye suçlayacaklara cevap veriyorum.. Alın elinize "Dişi Entrikalar" adlı albümü.. 16'ncı sayfadaki "Fuhuş Yuvası" tablosuna bakın..
180x300 santim ebatlarındaki tuvalin ellenmedik yeri kalmamış..
Bedri burada karışık teknik uygulamak istemiş.. Sanatçı kendisine bir sınırlama koymak istemediği için tabloyu üçe bölmüş.. Üç adet dikdörtgen elde etmiş..
Birinci dikdörtgene bir arazi resmi çizip üzerine tek göz bir hane koymuş.. İkinci dikdörtgene de bir kadın yerleştirmeye çalışmış.. Kadın bikinili.. Üst parçası lacivert olan bikininin alt parçası ise kırmızı..
Sanatçının esinine göre kadının yılbaşında şans getirsin diye kırmızı don giydiğini anlıyoruz.. Lakin Bedri'nin eline düştüğüne göre kırmızı donun faydası pek olmamış..
Bu bölümdeki kadının yüzü görükmüyor.. Tahminime göre sanatçı kadının vücunudu resmederken işe göbekten başladı.. Boynuna geldiğinde tuval bitti.. O yüzden kadının kellesi elinde kaldı..
İşte üçüncü dikdörtgende de bunu halletmiş.. Kadının suratını oraya resmetmiş..
Üç kareden oluşan tabloya göre koca kafalı kadın, açık arazideki tek göz bir evde fuhuş yapıp umumi adaba mugayir hareketlerde bulunuyor, bu da sanatçıyı etkiliyor..
Dışa vurum tarzı..
Sanatçının tuvalin üzerine kocaman harflerle fuhuş diye yazması ise resim eleştirmenlerine bir gönderme.. Biri çıkıp da;
- "Sanatçının özgün çalışması, kontur renkleri özgür bir ortamda buluştururken ölçü, biçim gibi demode kısıtlamalarla sınırlı kalmamış.. Sanatçı özgür seçimini dışa vurmuş.." diyebilir..
İşte resmi açıklayan "Fuhuş" yazısı bunları önlüyor..
Kitapta Bedri'nin New York'taki çalışmaları da anlatılıyor.. Gurbette başını taşa yaslamayan evdeki hasırın kıymetini bilemez, derler ya! Sanatçı gurbette olduğundan ve parasını idareli harcamaya karar verdiğinden tuval almamış..
Onun yerine kentin duvarlarını kullanmış..
New York'ta çekilen bütün fotoğraflarda Bedri Baykam'ı bir duvarın önünde boynu bükük görüyoruz.. Sanatçının New York'un duvarlarını sanata olan ilgisizliğe bir tepki olarak kullandığını anlıyoruz..
***
Bedri Baykam'ın çalışmalarında kullandığı "karışık teknik" ise resim dünyasının en çok tartıştığı konudur..
Sanatçının fotoğraflardan yararlanarak önce tuvali döşemesi, üzerini de boya ile tamamlaması bu tekniğin ana özelliğidir..
Bedri ise bu tekniğe yeni bir boyut katmıştır.. Fotoğrafla döşenmiş tuvali fırça darbeleri ile süsleyip, özgürce şekillendirmekle yetinmez.. Kalan boyayı tuvale döker, sonra resim tulumunu giyip üzerinde yuvarlanır..
Böylece yaratıcılığını bedensel bir dille seslendirir.. Tabii bu arada tuvalin üzerindeki şekiller birbirine girermiş, boyalar karıştığından tema belli olmazmış, oraları Bedri'yi hiç ırgalamaz..
Çünkü sanatçının bunu açıklamak gibi bir kaygısı yoktur..
Bazıları olaya eleştirel bir gözle yaklaşmayı marifet saydıklarından sanatçıyı hırpalamak için işi karalamaya kadar götürürler..
Sözde Bedri yeteneğinin tartışılmasına sinirlenip, hisleniyormuş.. Bu yüzden de başkalarının yaptığı resimleri ya da çektiği fotoğrafları fon olarak kullanırken onlardan intikam alıyormuş..
Fırçasını hoyratça kullanırken fotoğrafları tanınmaz hale getirmesi bundanmış..
Katılmıyorum, katılmıyorum, katılmıyorum..
Bir Türk ressamı böyle şey yapmaz.. Böyle bir şeye inanamam.. Ama aklıma şöyle bir ihtimal geliyor..
Bedri'nin karışık teknikle yaptığı tabloları satın alanlar, resimleri düzeltmek derdine düşüp; ellerine fırça almış, renkleri acemice kullanıp o güzelim eserleri mahvetmiş olabilirler..
Bu da bir ihtimal..
|