Hukuk konusunda her takıldığımda yaptığım gibi, telefona sarılıp Adalet Bakanlığı'ndaki dostuma sordum:
Devlet bazı bankalara el koydu ve sahiplerini hapse attı. Bazı bankalara el koydu ama sahiplerini hapse atmadı. Bazı bankalara ne el koydu ne de sahiplerini hapse attı. Şimdi ise,fel koymadığı ve hapse atmadığı bazı banka sahiplerine sermaye takviyesinde bulunmaya hazırlanıyor.
Eğer ortada bir kabahat varsa, bu kabahat, her üç halde de aynı: Hissedarların kendi bankalarından yasalarda öngörülenden fazla kredi almaları veya 'müdebbir' bankacı gibi davranmamaları. Eğer kabahat aynı ise muamele neden değişik?
Devlet, yani BDDK ve adalet sistemi, 12 aylık bir zaman dilimi içerisinde aynı kabahate nasıl olur da üç değişik tepki gösterir?
Dostum şöyle cevap veriyor:
"Korkunç bir adaletsizlik ve tutarsızlık var. Bu yaklaşım hukuk devleti ile bağdaşmaz. Bizi idare edenler, bizi idare edemiyorlar. Ehil değiller. Böyle olunca eşitlik ilkesini nasıl sağlayacaklar?
Bir hukuk ya vardır ya yoktur. O zaman doğru idi şimdi yanlış, olmaz!"
Soruyorum: Bir banka sahibi, iddiaya göre yasal sınırları aşıp bankasının bütün kredilerini kendi şirketlerine tahsis etmiş. Bankasına el konmuş. Hapiste. Aynı işi yaptığı iddia edilen bir başka banka sahibine Devlet sermaye koymaya hazırlanıyor. O zaman, bir banka sahibinin yasal sınırları aşıp bankasının bütün kredilerini kendi şirketlerine tahsis etmesi suç olmaktan çıkmıyor mu?
Dostum cevap veriyor: "Hayır. Bu, suçu suç olmaktan çıkarmıyor. Her zaman olduğu gibi, yasaları çok keyfi olarak uyguladığımızı gösteriyor. Adalet nosyonumuz yok. Nerede kaldı kanun karşısında eşitlik?"
Peki, diye devam ediyorum, o zaman hapiste yatan banka patronları ne olacak?
"Hakimlerle savcılar herhalde fildişi kulelerde yaşamıyorlar," diye cevap veriyor dostum. "Onlar da bizim gibi ne olup bittiğini görüyorlar. İlk duruşmada bunların tahliyesine karar verilmesi lazım."
Ama suç ortadan kalkmadığına göre, tahliye edilseler bile mahkum olmayacaklar mı? O zaman ne olacak? Aynı suçu işlediği iddia edilen birisine devlet kesesinden sermaye yardımı yapılırken diğeri nasıl mahkum edilecek?
Dostum biraz duraklıyor, sonra cevap veriyor: "Hakim en kötü yasayı bile uygulamak zorunda. Yasayı uygulayacak. Başka bir şansı yok."
Sonunda, bu kadar basit. Yasalar ekonominin reel gereksinimleri dikkat alınmadan yapılmış. Şimdi, bankalara el koyup sahiplerini hapsetmenin sorunu halletmediği, hatta kötüleştirdiği ortaya çıkmış. Ama yasalar, artık açıkça kanıtlanmış yetersizliklerine rağmen, olduğu yerde duruyor.
Şanssız olan paçasını kaptırmış, şanslı olan ödüle koşuyor.
Bir tür kumarhane adaleti gibi bir şey.
Hukuk ve hakkaniyet nosyonunu genetik bagajının bir parçası kılmayı becerememiş bir ulusun devinmeleri. Şeriatın kestiği parmağın acımadığı doğru değil.