Bir Çin atasözü "Öğrenme cehdi akıntıya karşı yüzmeye benzer. İlerlemediğiniz takdirde mutlaka gerilersiniz" der.
Çocuklarını iyi eğitmemiş ulusları yoksulluk ve hor görülme bekliyor.
Hayallerimiz mükemmel.
Ezberci, kopyacı değil, araştırmacı, özgür, cesur gençler yetişsin istiyoruz.
"Hem Batı, hem Türk-İslâm kültür, tarih ve felsefesini öğrensin, hem Descartes'i, hem Gazali'yi bilsin" diyoruz.
Yabancı dil öğrensin ve her birinin kolunda "altın bilezik" olsun istiyoruz.
Ama kar yağınca hemen okulları kapatıyoruz. Mevsimin zorluklarına bu kadar kolay feda edilecek hedefler mi bunlar?
Milli Eğitim: 2 alınca geç..
Milli Eğilim: Kar yağdı, okuldan vazgeç!
Eskiden kar yüzünden okul kapanmazdı. Servis aracı yoktu ve herkes kara, çamura bata çıka yürürdü okula.
Islanan paltolarımızı, pabuçlarımızı sınıfta sobanın etrafında kuruturduk.
Cuma günü kar yağdı, okula giden çocuklar bile geri yollandı. Tatil kararı "okula varamazlar" diye alındığına göre, hazır gelenler niçin gönderiliyor?
Çünkü aslonan eğitim değil tatildir..
Ve tatil kararını geç verdikleri için medya ve veliler olarak Vali'ye, Milli Eğitim Müdürü'ne demediğimizi bırakmadık.
Yöneticiler şimdi bu kötü ruh hali nedeniyle havada kaz tüyü görseler "kar başladı" diye tatil kararı vereceklerdir.
Alkış oradan geliyor çünkü..
Karın bastırdığı ilk gün okulların kapatılmasını anlamak mümkün.. Çünkü kent kara göre örgütlenirken öğrencilerin sokaklarda olmamasında yarar vardır.
Ama bir haftada kar şartlarına uyum gösteremeyecek kadar öldük mü?
Bir ay sürse, bir ay kapalı mı kalacak okul?
Çocuklarımız TV karşısında "Biri bizi gözetliyor" programını izleyerek mi hayata hazırlanacak, dünyaya yetişecek?
Yaptığımız sorumsuzluktur.
Bilgiden yoksun bıraktığımız çocuklarımıza dayanıklı ve özverili olmayı da öğretemiyoruz.
Kar tatilleri, çocukları sevmek ve esirgemek değil, bencilliktir..
Aklımız yollarda kalmasın diye çocuklarımıza fenalık ediyoruz. Unuttuğumuz şu:
Eğitimin içinde, okula gitmek için kar dahil bir çok zorluğa göğüs germeyi öğrenmek de vardır!
Bugün Enerji Bakanlığı'nda doğalgaz kazığını kırma toplantısı var.
Kazıkçılar tartışacak, kazığı yiyen halk da adil bir kararın çıkmasını bekleyecek.
Tekel ayrıcalığını kötüye kullanmaktan sanık BOTAŞ ve belediyeler, bizdeki demokrasinin özürlü çocukları.. Biri sosyal devletin kurumu, ötekiler halkın oyları ile seçilmiş yöneticiler.
Aç gözlülükle çizmeyi aşınca suçüstü yakalandılar ve şimdi haklarına razı olmak zorundalar. Hiç biri temiz değildir, kimse fedakârlığı karşısındakine yıkmaya çalışmasın.
Metre küpü 399 liraya satılan doğalgazın fiyatı mutlaka 300 binin altına inmelidir, inmek zorundadır. Bu bile devlete ve belediyelere büyük kâr bırakacaktır.
Ankara'dan bugün kavga değil çözüm haberi bekliyoruz!