İstanbulspor'un özellikle güçlü rakiplere uyguladığı bir klasik taktiği var; ilk 20 dakikada rakibe top oynatmamak ve gol paniği yaşatıp başarıya ulaşmasını engellemek. Bunun için defansta oldukça iyi kapanıyorlar. Bir de bu taktiğe koşan, pres yapan ve gerektiğinde sertliğe başvuran bir caydırıcı eylem ekleniyor. Başarının altında, bu taktik yatıyordu.

Aynı taktik dün de uygulandı. Önce Selçuk, Hakan Ünsal'a, ardından takım arkadaşları üstüste Capone ve diğer G.Saraylı oyunculara tekmeler yağdırdı. Maçın ilk faulü, doğrudan kırmızı kartlıktı. Ama hakem çoğunluğu İstanbulspor ağırlıklı bu hareketlere 30 dakika dayandı. Önce Petkov'a, 4 dakika sonra da Bushi'ye kırmızı kart çıktı ve maç orada bitti.

Maçın kader eşleşmesi
Aslında Bushi'nin, takımının gözüpek golcüsü olarak ne yapacağını merak ediyorduk. Çünkü Emre-Bushi eşleşmesi adeta maçın kader ikilisiydi. Birbirlerini çok iyi tanıyorlardı. İlginçtir, Bushi zekâsıyla Emre'den top çalarak onu sinirlendirmesi gerekirken, tam tersine markajda sindi... Etkisizleşti.

Yılın en gelişme gösteren hocası Aykut, soyadı gibi 'kocaman' bir takımla hâlâ 3. sıralarda dolaşıyor. İlk haftalarda zirveyi paylaştıkları Trabzon ve Göztepe ise safdışı. Ama uzun boylu Bekir'in ihaneti affedilir gibi değildi; Serkan kafa golü attı. G.Saray en çok hava topu hakimiyetini bu maçta elde etti. Kaleci Zdravkov ise 3. golü adeta armağan etti. G.Saray'da bir de, çok pasif olmasına rağmen Arif'in şahane bir röveşata şutu vardı.

İpek denge kuramadı
G.Saray'ın bir tek özelliği vardı; isabetli top paslaşması. İstanbulspor'un takdir edilecek yönü, 9 kişi kaldıkları halde ısrarla 3-4 kişi ile hücuma kalkmalarıydı. Gol yeme kompleksi ile oynamadılar. Hatta 85. dakikada Bülent Üçüncü, 20-25 metre top sürerek G.Saraylı oyuncuları peşpeşe tesbihe dizer gibi geçti ve sonunda penaltıyla durduruldu. Bu düşünce yapısı bile İstanbulspor'un hücum futboluna ne kadar değer verdiğinin göstergesidir. Saffet Akbaş maç sonuna doğru bile en az 3-4 kez stoperden topla 20-25 metre çıkıp hücuma katkıda bulundu. Bu arada mutlak iki golü de kaçırdılar. Orada da Mondragon devleşti.

Hakem Zafer Önder İpek, başta sertliğe izin verdi. Hatta faul bile vermediği pozisyonlar var. Sözde oyunu oynattı. Sonra da bir anda kuralcı gözüktü. Halbuki usta bir hakem, sertliğe 4. dakikada en azından sarı kart göstererek, bir denge kurabilirdi.