Baykal'a neler soruldu?
Perşembe akşamı İstanbul'da bir davetteydik.
Salonda "on bir kişi" vardı.
"Üç gazeteci."
"Yedi sivil toplum lideri... İşadamı."
Bir de "siyasi lider."
Daha çok "lider konuştu."
Ve "lidere sorular soruldu."
Örneğin...
TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan sordu:
- Kadronuz hazır mı?
Deniz Baykal bu soruya "oldukça uzun" yanıt verdi.
Bürokrasiden...
Üniversiteden...
İş dünyasından isimler saydı.
Sonra da...
"Amacını" söyledi:
- Amacım, Türk siyasetini dar... Profesyonel... Tekkeyi bekleme anlayışındaki... Toplumdan kopmuş... Liderin çevresini sarmış... Halka umut vermeyen politikacı tipinin dışına taşımak.
***
Sakıp Sabancı sordu:
- Solda birleşme olacak mı?
Baykal:
- Olacak... Oldu bile... Oluyor.
Hüsamettin Kavi "ayrıntı" istedi:
- Nasıl?
Deniz Bey:
- Sorun parti birleşmesi değil... DSP başarısız oldu... Sosyal Demokrat seçmen, CHP'ye oy verecek...
Erdoğan Demirören:
- Ayrılan bazı arkadaşlarınız yeni parti kurar mı?.. Yoksa... Onları kucaklar, CHP'ye alır mısınız?
Deniz Bey:
- Kimseyi dışlamadık... Mesajım şu... Kapımız açık... Toplumun önüne çok güçlü kadroyla, çok iyi projelerle ve çok hazırlıklı çıkmalıyız.
***
Deniz Bey "Kıbrıs'ı anlattı."
Sonra "AB" konusunu.
Ve bir ara...
"Türkiye'nin elinde bazı kozlar... Fırsatlar var... Bunları iyi kullanmalıyız... Bunun için Hükümet'e yardımcı olmalıyız" diye konuşurken...
Sabancı, sesini yükseltti:
- Kim kullanacak bu fırsatları?.. Ben fıldır, fıldır dolaşan bir Başbakan istiyorum... Bunu istemeye hakkım yok mu?
***
Soruldu:
- Önümüzdeki dönemin siyasi aktörleri kimler olur?
Baykal:
- Tayyip Bey... DYP'nin geçmişten gelen bir altyapısı var... MHP, eski havasında değil, ama kaybolmaz... Ve tabii biz.
***
Deniz Bey "şu yapılacak... Bu yapılmalı" gibi sözler ederken...
Sakıp Sabancı "bir dakika" diyerek, Baykal'ın sözünü kesti:
- Vaktimiz yok... Zaman fukarasıyız... Hızla ameliyat lazım...
Deniz Bey "biliyorum" dedi:
- Zaman çok önemli, biliyorum... Siz de şunu bilin... Sosyal demokrasinin denenmesi kaçınılmaz... Geliyoruz.
GİDER Mİ, LİDER Mİ?
Deniz Baykal "hantal devlet yapısından" söz ediyordu. Devletin "israfa boğulduğunu" anlatıyordu.
"Giderlerin fazlalığını" eleştiriyordu.
"Çözüm olarak" ise...
"Reform şart" diye sesini yükseltti:
- Gider reformu kaçınılmaz.
Sabancı birden ayağa fırladı:
- Hay ağzına sağlık... Lider reformu en önemli mesele.
Deniz Bey:
- Sayın Sabancı ben lider reformu demedim... Tabii o da önemli... Ama ben gider reformu dedim.
Sabancı:
- Ağam... Gider reformu da lazım... Ama milletin aklı, fikri lider reformunda.
DENİZ BEY'İN ÖNERİLERİ
* Baraj yüzde on olarak kalsın... Siyasetin çıtasını indirmeyelim.
* Önseçimi halk yapsın.
* On milletvekili çıkan ilde, parti yirmi aday göstersin... Seçmen, onunu seçsin.
* Türkiye milletvekilliği sistemi gelsin... Yani 450+100. Bu yüz ismi, genel merkez belirlesin.
* Seçim ittifakı yasa ile düzenlenmez... Bu kapı aralanmasın.
SABANCI NEDEN "AH" ÇEKTİ?
Sakıp Sabancı... Erdoğan Demirören...
Doğuş grubundan Yücel Çelik...
Mustafa Özkan...
Tuncay Özilhan...
Hüsamettin Kavi...
"Örnek örnek" anlattılar ki...
"Türkiye'de iş yapmak zor.
Ve yine "tek tek... Bazen isim, adres vererek" anlattılar ki...
"Rüşvetsiz iş olmuyor."
Diyelim ki bir "hayır işi" yapacaksınız.
Onun bile "bürokrasisi" var.
"Rüşveti" var.
***
Mustafa Özkan:
- İş dünyası çok moralsiz.
Demirören:
- İnsanda yatırım yapacak şevk kalmadı.
Yücel Çelik:
- Zaten yatırım yapan da yok.
Hüsamettin Kavi :
- Türkiye'deki rüşveti... Bürokrasiyi yabancı ortağa anlatmak mümkün mü?
Tuncay Özilhan:
- Yabancı gelmiyor ki... Gelmiş olan da, kaçıyor.
Sakıp Sabancı "noktayı" koydu:
- Aah, ah!.. Benim gibi bir adama, Sabancı gibi gruba, TOYOTA'yı satmak yakışır mıydı?.. Ama... Bazı şeyleri ortağıma anlatamadım... Ve sattım... Aah, ah!
|
