"Şenol Güneş, gider mi kalır mı?" sorusunu sormakla, onu yanıtlamaya çalışmak ya da tahminde bulunmak hayli tuhaf duruyor. Ama burası tuhaflıklar ülkesi. Bu nedenle de denk düşüyor!

Türkiye, tarihinde ikinci kez Dünya Kupası'na katılacak. Şenol Güneş, bu büyük başarıyı yakalayan Milli Takımımız'ın teknik direktörü! Görevi bırakmaktan söz ediyor. Bu, çelişki gibi duruyor. Ama yok hayır! Güneş, kişilik haklarına varıncaya kadar yapılan saldırılara, görevini tamamlayana dek göğüs verdi. Şimdi görevini yaptı, borcunu ödedi, Milli Takım Japonya biletini aldı. Bundan böyle kişilik haklarına tecavüz edilmemesi için görevden ayrılacağını söylüyor.

Peki başarılı bir teknik direktör neden bu yolu seçti! Güneş önce bir insan, sonra teknik direktör. Bu temel doğru, maalesef bu ülkenin temel yanlışı. Bilimsellikten uzak bir ülke ve onun spor basını. Güneş'e saldıranlarla saçları dağınık diye Lucescu'ya 'Romen köylüsü' diyenler aynı insanlar. Yazık...

Bu camiada Şenol hocanın gitmemesini sağlayacak namuslu kalemlerin hâlâ var olduğuna inanıyorum. Şimdi söz onlarda.

Yıllarca sevinçleri ve kederleri paylaştığım her yönüyle büyük değer olan Güneş'in dugusal görüntüsünden sıyrılıp, görevinin başında Japonya'ya gideceği inancındayım.