Win-Türkçe
ASCII

MEHMET TEZKAN(mtezkan@sabah.com.tr )

Derviş Ankara'ya mı uydu yoksa bir bildiği mi var?..

Mayıs ayındaki Bakan Derviş'le ekim ayındaki Bakan Derviş arasındaki fark dikkatinizi çekti mi?

Kameralardan kaçmayan, her fırsatta bilgi veren, güler yüzlü, aydınlık bakışlı Derviş gitti..

Türkiye'ye geldiği ilk gün..

Herşeyi sizinle paylaşacağım diyen Derviş'in yerinde artık yeller esiyor..

Hani o şortuyla dolaşan, taksicilerle çay içen, tenis oynayan, sorunları sabah kahvaltılarında çözmeye çalışan Derviş yok artık..

Ekranlardan uzak.. Kameralardan uzak..

Yani halktan kopuk..

Artık yüzü de gülmüyor.. Boğaz'da balık bile yemiyor..

Neden?..

Bunun birkaç nedeni olabilir..

Türkiye gerçeğini gördükçe.. Krizin tahmin edilenden daha ağır olduğunu fark edince.. Türkiye'nin borç sarmalından kurtulmasının zor olduğunu anlayınca.. İçine kapandı.. Karamsarlık bulutu onu da içine aldı, yuttu..

Bir başka neden..

Geldiği günden beri.. Siyasiler o kadar fazla çelme taktı ki.. Konuştuğu için o kadar çok boy hedefi oldu ki..

Sonunda pes etti.. Ankara'nın halkla paylaşmama, halka bilgi vermeme.. Açık dille konuşmama geleneğine teslim oldu..

Üçüncü gerekçe..

Türkiye'yi tanıdı.. Küçük bir kıvılcımın bile beklenenin üzerinde coşku yarattığını.. Bir sözcüğün bile büyük beklentilere neden olduğunu gördü.. Derviş'i dinleyen herkes, bir iki ay içinde krizi atlatacağımızı düşündü..

Ama gerçek öyle değildi.. Fatura ağırdı.. Bedelini ödemek, ayları hatta yılları alacaktı.. Derviş insanlara fazla umut verdiğini düşündü.. Konuşmak yerine susmayı tercih etti..

İlk gün her şeyi paylaşacağım diyen Derviş şimdi bunu da açıklamak zorunda..

Çünkü, bağlı olduğu hükümetten çok halka karşı sorumluluğu var..

Türkiye'ye ayak bastığı ilk günleri düşünsün..

Kendisine akan sevgi selini düşünsün..

Bir de verdiği sözleri..

Çıkıp açık açık konuşmalı.. Ne durumdayız; batıyor muyuz, yoksa kurtuluş umudu var mı, bilmek bizim de hakkımız..

Bin Ladin'in yaptığı iyilik
Üsame bin Ladin aslında İslam dünyasına kötülük yapmadı..

Tam tersine, çok büyük bir iyilik yaptı..

Çünkü İslam tartışmaya açıldı..

İslam adı altında bütün toplumları aynı kefeye koyma dönemi sona erdi.. Türkiye modeli öne çıktı, farkı anlaşıldı..

İslam felsefesi uzmanı prof. Bekir Karlığa NTV'de çok güzel anlattı..

Vahhabi kültürünün dogmatik olduğunu, esnek olmadığını, entelektüel düşünceye kapalı olduğunu net bir dille ortaya koydu..

Medrese eğitimi tarih, felsefe ve coğrafyaya uzaktır dedi..

Medreseden çıkan bir kişinin ilkokul öğrencisi kadar bilgiye sahip olmadığını söyledi..

Ve şu örneği verdi..

"Cidde Havaalanındayım. Bavulumu bırakmak için emanetçi arıyorum.. Sordum.. 'Yok' dediler..

'Neden' dedim.. 'Şeriatta yok' dediler.."

Tâlibân gibi düşünenlerin mantığını ne kadar güzel açıklıyor değil mi?