Geçen hafta FIFA Fair Play günüydü. Ama bizim federasyon kutlamayı beceremedi, bir anket yapın. Türkiye'nin spor alanlarındaki en büyük sıkıntısının 'Fair Play' ve ona karşı küfürle beslenen 'hooliganizm' olduğu ortaya çıkar.
FIFA, geçtiğimiz cumartesi-pazar günlerini 5 yıldır uyguladığı, "Dünya Fair Play" günü ilan edip kürede oynanan tüm amatör-profesyonel maçlarda bir tören yapılarak centilmenlik ilkesinin hatırlanıp onurlandırılmasına karar verdi. Amaç sportmenliği ve onun ürettiği saygıyı yaygınlaştırmaktı.
Ses düzeni olan statlarda maç başlamadan FIFA'ca hazırlanan bir metin aynen okunacaktı. Fair Play 7 cümlede 7 kez tekrarlanıyor ve oyuncular elele tutuşup FIFA logosu altında bir merasime katılıyorlardı.
Kökeninde övülmeye değer olan bu girişimin sahalardaki tavırları oyunculara fazla yansımıyor. Yine tekmeler bilindiği gibi atılıyordu. Nitekim bu hafta da 1.Lig'de neredeyse toplam kart ortalaması maç başına 5'ti. 1.Lig'de Türkiye'de 41 sarı, 3 kırmızı kart gösterildi. Fransa'da geçen yıl aynı haftada 38 sarı, 1 kırmızı kart çıktı.
Bu FIFA centilmenlik gününün geçmişte unutulmayan 2.kampanyası 21 Haziran 1998'de Fransa'da Dünya Kupası'na raslatıldı. Üstelik Nivel adlı Fransız jandarmasının Dünya Kupası'nda Lens şehrinde bir Alman holiganın saldırısıyla komaya girmesi bu güne rasladı. Ne acıdır ki o dava bile 2 yıl sürüncemede kaldı. Bizde de bu yıl bu saygın futbol günü nasıl kimsenin haberi olmadan hangi utanç duvarına çarparak hasıraltı edildi; anlaşılır gibi değil.
Biz Türkiye olarak bu günün değerini ve anma şeklini unuttuk. Neyse ki Mutlu Çelik, Beşiktaş-Kocaeli maçında bu mutlu günde bir ilke bilmeyerek imza atıp bize ümit kapısı açtı. Hakemlik, küfre ilk tokadı attı. Hem Türk hakemliğinin onurunu yüceltti hem de toplumsal sıkıntımız olan, "Tribün terörü"ne dur diyen ilk ikazı en anlamlı günde yaptı. Unutkanlığımızın utanç verici, çağdışı örneğine bir ümit kapısı açıldı.