kapat
03.10.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 


Az konuş çok çalış

Mustafa Denizli, Denizlispor maçından sonra çok kötü, anlamsız bir beyanat verdi. "İçimizdeki rakipleri de yendik" dedi. Hani o meşhur "İçimizdeki İrlandalılar" gibi. Ne demek bu? Bu rakiplerin içine acaba kimler giriyor?

1. Yönetim kurulu. Demek Başkan da rahatsız olmuş ki, çıkıp "Bunun bizimle alâkası yokmuş" diyor.

2. F.Bahçe futbolcular. Özellikle hocanın aleyhinde konuşanlar.

3. Kendi yardımcıları...

4. F.Bahçe Kulübü'nde para alarak çalışan üst düzey profesyonel insanlar.

5. Camiadaki gruplar.

6. Gazeteciler...

7. Samandıra'daki aşçılar da şüpheli listesinde. Acaba futbolcuların yemeklerine uyku ilâcı atıyor olabilirler mi? Çünkü baksanıza bu çocuklar, müthiş idman yapıyorlarmış. Evet, evet, en akla yakını onlar.

Neyse, işimize bakalım. Bir kere F.Bahçe köşe yazarları kulübün içinde değil. Veya içindeler, fakat bir yere kadar. Ne olup bittiğine karışmıyorlar. Başkanın zaten bunları dinlediği filan da yok. Ayrıca televizyoncular ve spor müdürleri de var.

Mustafa'nın çıkardığı tertibi, uyguladığı oyun tarzını, takımının sahada koyduğu mücadeleyi, topu kullanamamasını filan kapatmıyor bunları söylemesi. Nasıl beyanat verirsen ver, bu kel 1.5 yıldır gözüküyor.

Rakip yok, tam destek var

Nasıl gözüküyor? 1.5 senedir, "Bu takım kondisyonsuz" diye tenkit ediliyor. Savunma hazırdı: "Bütün oyuncular yeni." Biz de bu alanda tecrübeli, "yeterli background"a sahip biri olarak diyorduk ki, "İyi futbolcu, adam gibi bir hocayla 2 antrenmanda birbirine uyum sağlar." Futbolun dili birdir, yeter ki oyuncular iyi niyetli, kondisyonlu ve yetenekli olsun.

Misal mi istiyorsun? Al sana Ümit Davala. Çocuk gitti Milan'a, 4 gün sonra takır takır lig maçı oynadı. Hem de Serie A'da. Acemilik mi çekti? Ne alâkası var? "Takım yeni, futbolcuların anlaşması için sabır lazım" gibi kılıflarla, geçen sezon geçti.

Ve F.Bahçe tarihinde ilk defa grubuyla, futbolcusuyla, yönetimiyle, seyircisiyle Mustafa'nın arkasında bir bütün oldu. Oynanan futbolu beğenmemesine rağmen... Şimdi böyle bir topluluk varken, Mustafa nasıl da çıkıp, "İçimizdeki rakipler" der?

Biz hep bu takımın sahada yaptıklarını tenkit ettik. Neden? Bir oyuncunun kondisyonu yoksa, istediği gibi hareket edemez, moralsiz olur. Kendine güveni olmaz. Bunlar da, oynadığı futbolu etkiler. Şimdi Mustafa'nın savunması, "Benim idmanıma gelip nasıl çalıştığımı görüyorlar mı ki, çıkıp böyle ahkâm kesiyorlar?"

Şimdi, yaptırdığın idman beni hiç enterese etmiyor. F.Bahçe'nin sahaya çıktığı vakit rakibine karşı fiziki üstünlük kurduğunu görmezsem, antrenmanlara gelmeme gerek yok. Asıl saha, lig maçı değil mi kardeşim?

Çarıklı erkân felsefesi

Bir de işin içine çifte standart giriyor. Ne kadar inkâr etsen de antrenmandan kaytaranlar var, sen çıkıp onları "Sakat" diye koruyorsun. Ama hafta sonu oynuyorlar. Bu da sahada belli oluyor. Şimdi bunları kapamak için "İçimizdeki düşmanlar" demek, tamamen çarıklı erkân felsefesi. Sen böyle deyince F.Bahçe çok mu iyi oynamış olacak? İnsanın ağzından çıkanı kulakları duymalı. Kimse F.Bahçe'nin üstünde değildir. F.Bahçe'de herkesten hesap sorulur, başkanı dahil. O bakımdan kimse kendini dokunulmaz hissetmesin.

Dikkat et, seyirci dönmesin

Gene söylüyorum: Mustafa'nın problemleri kendi içinde, bilgisinde, uyguladığı sistemdedir. Bunları düzeltirse, Fenerbahçe yine şampiyonluğa oynayacak bir takım haline gelir. Çünkü, seyirci takımının arkasında. Ama böyle giderse, bu seyirci terse döner. Bu da doğaldır.

Mustafa keşke içerdeki düşmanları rahat rahat açıklayabilse. "Benim şahıslarla işim yok" diyor. Bir şey konuştuğun vakit, çık konuş, ağzında geveleme. Oradan buradan çevirme. Kimsenin seninle alıp veremediği yok. Herkes F.Bahçe'nin iyi olmadığını görüyor. "Gidişat kötü" diye uyarıyor. Üstelik en iyi gününde, şampiyonluktan sonra uyarıyor. Sen, "Bunlar bana fasa-fiso" diyorsan, "Anlamıyorlar, bu işi ben biliyorum"" diyorsan, yanılıyorsun. "Kimseyle bu mevzuu konuşmam. Futbolun ulemasıyım" diye hava yapma hakkını nereden buluyorsun?

Şimdi, tabii ki F.Bahçe'nin başındaki bir hocaya büyük sorumluluk verilir. Ama denetim altında da tutulur, gerektiğinde sorgulanır, "Nedir bu kondisyon sorunu?" diye. Çağrılır ve raporlar alınır.

Kim hazır ki, Oktay olsun

Mustafa, bütün bu konuşmalar sana iyi futbol getirmez. Bu iş çeneyle, TV'lere çıkmakla olmaz. Bunun formla alâkası yok. Bir program vardır. Senin programın yok ki! Bu takım koşmuyor kardeşim. O vakit eksikliğin var. Bunu kondisyonerle gider. Niye üstüne alınıyorsun? Şu oyuncuları al. Hafta arasında hazırlık maçları oynat. Hakem de sen ol. Çünkü, oyunu durdurup uyarırsın. Eksikleri düzeltme şansın olur.

Mustafa diyor ki, "Oktay hazır değil." Nasıl hazır olsun? Oynayanların hangisi hazır ki, Oktay olsun? Ali Akdeniz solda olduğu kadar sağda da oynuyor. Sonra atv'de çıkıp "Sağ kanatta kullanacak adam yok" diyorsun. Sen bunun bile farkında değilsin.

Fazla konuşmayı bırak. Bu takım koşsun. O zaman isterseniz yürüyüş yapın Bağdat Caddesi'nde... Kahve için, sohbet edin. Bak kimse idman konusunu gündeme getiriyor mu? Ama hem ağustos böceği gibi aylardır yatın, hem de "Kondisyonumuz iyi" deyip halkı kandırmaya bakın. Fener Yimpaş Yozgat'a karşı bile kalitesini gösterememiş, sonra çıkıp konuşuyorsun. Bravo valla!

www.superbahis.com
www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır