Yorum yaðmuru altýndayýz. Öyle bir yaðmur ki, içinde "Ladin" adýnýn geçtiði bir makaleyi okurken midem bulanmaya baþladý.
Öyleyse "Ladin"siz konuþalým.
Önce þunu itiraf edeyim:
Mazur görün ama, ben, ikiz kuleleri kimin vurduðunu bilmiyorum.
Zaten kimse bilmiyor.
Suçlularý bulmam da imkânsýz...
Eh, haþa huzurdan senaryo tüccarý da deðilim.
Öyleyse, dünyayý sarsan bu ciddi süreç hakkýnda ne söyleyebilirim?..
Bilgi eksikse yorum tehlikeli...
O halde, samimi duygularýmý aktarmayý tercih ederim.
11 Eylül'den sonra daha fazla korkmaya baþladým.
Terörün tehdidi altýnda olduðumuz için deðil...
Samimiyetten emin olmadýðým için korkuyorum.
Teröristler, kendi içlerinde "samimi" ama terörü lanetleyenler ne kadar samimi onu bilmiyorum.
Ülkemin , bu yeni sürece ne derece adapte olacaðýndan endiþe ettiðim için korkuyorum.
Ya dünya medeniyeti ile gayrimedeniyet arasýnda topyekžn bir çatýþma çýkarsa, Türkiye hangi safta yer tutacak?
Yönetenlerin, bilgi, insiyatif ve kararlýlýðýndan ne kadar eminiz?
Özetle, þunu bilmek isterdim.
Amerika, "terörü" temelli silmek konusunda ne kadar samimi?
Türkiye, bu konuda ne düþünüyor?
Amerika samimi ise tereddüt etmeden Amerika ile ittifak yapardým.
Keþke dünya bunu hemen anlayabileceðimiz kadar þeffaf olsaydý!
Ama ya "Batý Cephesi'nde Yeni Bir Þey Yok" ise?...
Ah o belirsizlik, ah o büyük riya!..
Biliyoruz, yeryüzünde birçok kültür var... Ama medeniyet tek!..
Ýnsanlýðýn ortak medeniyeti!..
Acaba diyorum, bu medeniyet, onu tehdit eden Dünya Terörü'ne karþý samimi ve kararlý ortak bir cephe oluþturabilecek mi?
Bu cephe oluþabilecekse, hiç mesele yok.
Terörden çýkar uman yönetimler zarar görecekmiþ, biz de biraz sýkýntý çekecekmiþiz, ne gam...
Ýsterse, sýnýrlar da deðiþsin!
Masumlarý öldürenler, örgüt veya ülke bunun bedelini ödemeli...
Ama endiþem tükenmiyor ki:
Ýþte size can alýcý bir soru:
Terörü finanse eden "uyuþturucu ve kara para sektörü"nü kökünden kazýmayý göze alamayan bir medeniyet koalisyonu, baþarýlý olabilir mi?
Samimi olabilir mi? Hayýr!
Türkiye, Taliban'a karþý Amerika ile ittifak yaparken, içine sürüklendiði "uyuþturucu bataklýðýndan" sýyrýlmanýn köklü çözümünü ortaya koyabiliyor mu?
Tutun ki, "Hedef Adam" ele geçirildi, Taliban da çökertildi.
Peki, silah ticareti, uyuþturucu sektörü ve kara para trafiði ne olacak?
Daðlarda yaþayan sakallý bir zavallýnýn medeniyeti tehdit edeceðini ve o ortadan kalkýnca medeniyetin kurtulacaðýna siz inanýyor musunuz?
Hedefi doðru koyalým, Amerika koyamýyorsa, biz koyalým..
Kalabalýk piyade taburlarý ile deðil, beynimiz ve planlarýmýzla var olalým.
Ýnsanlýða gerçek katkýda bulunalým.
Bu büyük bir fýrsat!
Ama ben, o fýrsat kaçacak diye de korkuyorum.
Koca bir yüzyýlý, ittifaklar meselesinde "çuvallayarak" geride býraktýk.
Halbuki, ittifaklar sorunu, bir ülkenin saðlamlýðý için, olmazsa olmaz þart.
Ýttihat Terakki liderleri, hýrs ve hevesleriyle koca bir imparatorluðun köküne kibrit suyu ektiler.
Atatürk ise muasýr medeniyetleri hedef göstererek, bizi bataklýklardan çýkardý.
Ýkinci dünya kapýþmasýnda da, türlü sebeplerle "seyirci kalmayý" seçtik.
Ama sýrf "Demokasi Cephesi"nde yer almadýðýmýz için "kimliksiz" kaldýk.
Tony Blair geçen gün, "Ýkinci Dünya Harbinde bize el uzatan Amerika'ya þimdi vefa borcumuzu ödemeye kararlýyýz" derken, bahsettiðim demokrasi kavgasýna atýfta bulunuyordu.
Daha sonraki Amerikan ittifakýný da doðru deðerlendiremedik.
Üç beþ kamyon süt tozu yardýmýyla baþlayan ittifaký, para dilenme noktasýna getirdik.
Ne Avrupa'ya yar olabildik ne Amerika'ya, ne de Avrasya'da bir güç oluþturabildik.
Ýslam Alemi'ne laik ve demokratik bir lider de olamadýk.
Ýttifaklar sorunu böyle ciddi bir sorun...
Ama þimdi, böyle baþa böyle týraþ deme zamaný deðil...
Bu büyük fýrsatta, politik, ekonomik ve demokratik ittifaklarý yeniden yaratmanýn zamaný geldi!
Helikopterle bir saatte alýnan yolu, eþek sýrtýnda bir haftada gitmeyelim.