kapat
24.09.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

O şimdi ANAP'lı kadınların jönü


Türk sinemasının Avrupai jönü Ediz Hun'un ANAP'taki yeni görevi kadın kollarından sorumlu genel başkan yardımcılığı... İşte Ediz Hun ve yılladır basından gizlediği ailesi
Ediz Hun, Türk sinemasının ince ruhlu, gururlu, "bıyıksız", Avrupai görünümlü jönü.. O eski bir jön olarak kalmayıp, sinemacılığına çevreciliği ekledi, daha sonra da politikaya atıldı. 3 Ekim'de Antalya Film Festivali'nde Ömür Boyu Onur Ödülü alacak olan Ediz Hun'un ANAP'taki yeni görevi ise Kadın ve Gençlik Kolları'ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı.

Hun ailesini Büyükada'daki evlerinde ziyaret ettik. Aile çok kalabalıktı. Ediz Hun, eşi Berna Hanım, 27 yaşındaki kızları Bengü, 20 yaşındaki Burak, Cuppi (12 yıllık köpekleri), 30'un üzerinde bahçe kedisi, 2 binin üzerinde bitki. Foto muhabiri arkadaşım İlker'in işi zordu. Yıllanmış kaktüslerin yerini değiştirdi, Cuppi'nin tüm saldırılarına karşı ayakta kaldı. İlker'in artistik yeteneklerini ise Ediz Hun keşfetti. İlker bir film teklifi alırsa asla geri çevirmeyecek!

Ediz Hun 12 yılda 130 film yaptıktan sonra yurtdışında üniversite eğitim alma fırsatı bulmuş. Türk sineması krize girdiğinde Norveç'te Trontheim Üniversitesi Biyoloji ve Çevre Bilimleri öğrencisi olmuş. Ve dönüşte, "Neden Türkiye'nin refahı da İskandinav ülkeleri gibi olmasın?" düşüncesiyle kendini politakayla yakından ilgilenir bulmuş. Neredeyse tüm partilerden belediye başkanlığı, milletvekili adaylığı teklifleri alıyormuş. Ve 1999'da ANAP İstanbul milletvekili olarak girmiş Meclis'e...

KOLTUĞUMU BİR KADINA VERİRİM
* Neden milletvekili olmak istediniz?

Ben çevre konusunu çok önemsiyorum. Doğal değerlere sarılmak gelecek kuşaklar için çok önemli. Bu konuda karar veren mekanizmalarda olmak istedim. Çevre komisyonu başkanlığı yaptım. 60 yaşındaki biri olarak yaşamımdaki beklentim insanların mutluluğudur. Bu yüzden politikadayım.

* Gönüllere hitap eden bir sanatçı olmakla siyasetçi olmak arasında nasıl bir fark var?

Siyasetçiler halkın gözünde ne yazık ki olumlu bir konumda değiller. Gönüllere hitap daha kolaydı. Siyasetçiler dokunulmazlık gibi bir takım özel kanunlarla kendilerini farklı bir konuma koymuşlar. Bu toplumu çok rahatsız ediyor.

* Şimdi hangi yönünüzle daha çok tanınıyorsunuz?

Bilim çalışmalarım, 3 binin üzerinde makelem olsa da hep sanatçı Ediz Hun olarak tanındım. Eski filmlerin tekrar tekrar verilmesinden de kaynaklanan nedenlerle hâlâ sanatçı yönümü daha çok biliyorlar.

DERVİŞ SICAK BAKIŞLI BİR ADAM
* Kadı kollarından sorumlu genel başkan yardımcısı oldunuz. Kadınlar için ne yapacaksınız?

Ben annemi idealize ettim. Kendisi felsefe öğretmeniydi. Kadınlar toplumun ilerlemesinin ön koşulu. Litvanya'nın 150 kişilik parlamentosunda 54 kadın var. İsveç ve Norveç'teki oranlar çok yüksek. Bizim parlamentomuzda ise yüzde 4.2 oranında kadın milletvekili var. Bu utanılacak bir tablo. 80 kadın milletvekilimiz olsa AB üyesi olurduk diye düşünüyorum. Seçim döneminde değerli bir kadın aday için yerimi verebilirim, feragat edebilirim.

* Ya gençler?

Seçilme yaşını 25'e indirmek lazım. Parlamentoda dominant olarak 25-45 yaş olması gerekir.

* Kemal Derviş de Büyükada'dan. Sizin tanışıklığınız, arkadaşlığınız var mıydı?

Tanırım. Çok hoş bir insan, çok kültürlü. Meclis'te, "Ada'ya geliyor musun?" diye sordum, "Fırsat mı var?" dedi. Eskiden beri sıcak bakışlı bir adamdır.

BERNA HUN 27 YILLIK AŞKI ANLATTI
Kıskançlık etmek için hiç sebemim olmadı

Berna Hanım kadınların eşine gösterdiği ilgiden rahatsız değil. 'O evine bağlıdır' diyor

Berna Hanım eski hostes. THY'nda çalışırken balo düzenleme komitesindeymiş. 3 kız arkadaşıyla birlikte baloya davet etmek için ünlülere ulaşmak isterken yolları Ediz Hun'a düşmüş. Berna Hanım o gönleri şöyle anlatıyor:

"Özellikle bekar, yakışıklı erkekleri tercih ediyorduk. Ediz'in filmleri o zamanlar çok popülerdi. Çok efendi biri de olduğunu düşündüğümüzden kendisine ulaşmayı denedik. Telefonunu bulup randevu aldık ve Cihangir'deki evine gittik. Bizi çok güzel karşıladı. Çay servisi yaptı. O gün telefonlarımızı da aldı ve daha sonra görüşmeye başladık ama baloya gelmedi"

Ediz Bey, "O zamanlar mini etekler vardı. Mini etekli cici bici kızlar beni ziyaret etmişlerdi. Sonra görüşmeye başladık. 3 yıl flört ettik ve 1974 yılında evlendik" diye anlatıyor. Berna Hun basına çıkmaktan hoşlanmayan biri. Bu yüzden de yıllarca Ediz Hun'un eşini kimse tanımamış.

* Eşinizi hiç kıskanmadınız mı?

Berna Hanım: Kıskanacağım bir durum olmadı. Ben kendimle barışık biriyim, evime çok bağlıyımdır. Ediz de öyle. Meslek açısından kısıtlamak filan aklıma gelmedi. Birbirimize çok güveniriz.

* Sanatçı eşi olmak mı zor, siyasetçi eşi olmak mı?

İkisi de zor aslında ama ben alıştım. Siyasetle ilgilenmeye başladığından beri bize zaman ayırma konusunda sıkıntı çekiyor. Eskiden ailece çok daha fazla zaman geçirirdik.

MUZİP BİR BABA
Ediz Hun son filminde oğluya birlikte kamera önüne geçti. Şimdilerde vücud çalışarak kilo alan oğluna, "Arnold" diye takılıyor.

* Burak, babanın yolundan gidecek misin?

Burak: Okulum var. Şimdilik düşünmüyorum.

* Ediz Bey oğlunuz yetenekli buldunuz mu?

Bunu söylemek için erken. Küçük bir roldü. Ona yardımcı oldum ama ileride düşünürse destek olurum.

Bengü ise bankacı. Babası ona da takılmadan edemiyor:

"Elif Hanım sizce 10 yıl aynı kişiyle flört edilir mi?" diye soruyor. İlk önce ne diyeceğimi şaşırıyorum, sonra da Bengü'nün gözlerine bakıp, "Olabilir, yapanlar var diyorum"

Ediz Hun ise, "Şimdi gençler çok farklı düşünüyor" diye eşine dönüp, gülüyor.

* Ediz Bey nasıl bir babadır?

Bengü: Arkadaş gibiyiz. Her konuda konuşuruz. Annemle de öyle.

HUNLAR'LA BÜYÜKADA TURU
Ediz Hun, eşi Berna Hanım ve çocukları Bengü ve Burak'la birlikte ilk kez röportaj verdi. Onları Büyükada'daki evlerinde ziyaret ettik. Hatta bizi kırmayıp ufak bir bisiklet turu bile yaptılar. 12 yıllık köpekleri Cuppi ise hep yanımızdaydı.

Ediz Hun kendine çok özen gösteren biri. Her zaman şık, düzenli, pırıl pırıl. Ailesi de öyle. Tam 30 yıldır 80 ya da 81 kilo ve asla yaşlanmıyor. Sırrını soruyoruz, anlatıyor: "Yağlı yemekleri asla yemem. Döner filan çok yemem. Midem ve karaciğerim hassas. Soğan bile ağır geliyor. Yürüyüş yapıyorum, yüzüyorum. O kadar." Ediz Hun boş kalabildiği zamanları Büyükada'da geçirmeyi tercih ediyor. Siyasetin yüklediği stresi hafta sonlarında ailesiyle bisiklet turları atarak, yürüyüş yaparak atıyor.

20 bin çeşit kaktüsü var
Ediz Hun'un neredeyse sinemacılık kadar eski yönü çevreciliği. Üç katlı evlerinin terasında 2 bin çeşide yakın kaktüs var. Kaktüslerin tümünü Ediz Hun yetiştirmiş. Boy boy, çeşit çeşit kaktüsler... Bu arada bahçede dünyanın farklı yerlerinden getirilen bitkiler de var. Olea ağacının kokusu içinizi ferahlatıyor, çiçekler tam bir göz banyosu yapmanızı sağlıyor. Adadaki evin bodrum katı ise kediler için barınak haline dönmüş.

İGUANA BİLE ÜRETMİŞ
Ediz Hun doğal ortam dışında ilk İguana'yı üreten kişi. Bu özelliği sayesinde 12 yılda 130 film çevirdikten sonra yurtdışında üniversite eğitim alma fırsatı bulmuş. Türk sineması krize girdiğinde Norveç'te Trontheim Üniversitesi Biyoloji ve Çevre Bilimleri öğrencisi olmuş. "Hocalarla aynı yaştaydık, azmimi takdir ettiler" diyen Hun, üniversiteyi ikincilikle bitirmiş. Öğrencilikten sonra da hocalık yapmaya başlamış.

ELİF ERGU

www.superbahis.com
www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır