kapat
24.09.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Sokağa çıksınlar


Ankara'nın sokağın sesini duymadığını belirten TÜSİAD Başkanı Özilhan"IMF, Türkiye gerçeğini bilmeyen bürokratla değil, işini kaybeden işçi ile konuşarak karar almalı" dedi
Ankara, bugünlerde hummalı bir şekilde 2002'nin bütçesini hazırlıyor. Bürokratlar IMF yetkilileriyle kafa kafaya vermiş gelecek yılın büyüme hedeflerini, enflasyon oranlarını belirliyor. ABD'deki terör olaylarının ardından daha kuvvetli daralma sinyali veren dünya ekonomisine rağmen IMF ile Ankara 2002 büyüme hedefini yüzde 5 olarak belirledi. Enflasyonda ise IMF yüzde 20'li rakamlarda diretirken, Ankara yüzde 35'i makul görüyor. Peki bütün bu hesaplar neye göre yapılıyor?

IMF BİZİ DE DİNLESİN
TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan'a göre, ne Ankara ne de IMF Türkiye'nin gerçeklerinden haberdar. Özilhan, Ankara'nın sokağa çıkmadığını, IMF'nin de Ankara'daki bürokratlarla konuşup ülkenin sıkıntısının ne olduğunu anlayamayacağını belirtti. Özilhan'la ekonominin içinde bulunduğu durumu, dünya terörizmini ve Türkiye'nin tutumunu konuştuk:

* Edirne'deki SİAD (Sanayici ve İşadamları Dernekleri) toplantısında Ankara'nın kafasını masadan kaldırıp gerçekleri görmesini istediniz. Ankara gerçekleri görmüyor mu?

Ekonomi çok büyük baskı altında. Herkes sıkıntı içinde. Ankara'dakiler Türkiye'yi ne kadar gezip görüyor, vatandaşın içine giriyor mu bilmiyorum. Uygulamalar gezmedikleri yönünde. Çünkü yaptığımız tüm toplantılarda insanlar fabrikasını kapattığından, borç batağında olduğundan, işçi çıkardığından, üretim yapamadığından ve bankaların sıkıştırdığından şikayet ediyor. Ekonomideki aşağıya gidiş ve küçülme devam ediyor. İşsiz sayısı milyonu aştı. Bu tempolu gidişatı durduramadığımız taktirde işsizlik artışının devam edeceğini görüyoruz. Onun için IMF ile anlaşmaya varılan faiz dışı fazlanın hiç olmazsa bir kısmının reel sektöre, tekrar üretim yapabilmesi, çarklarını döndürebilmesi ve ihracata devam edebilmesi için kaynak olarak aktarılmasını istiyoruz.

* Faiz dışı fazlanın bir bölümünün reel sektöre aktarılması konusunda IMF'nin tavrı ne olur?

Buna 'hayır' dememesi için IMF'ye durumun oturulup iyice anlatılması lazım. IMF Ankara'daki bürokratlarla konuşarak ülkenin sıkıntısının ne olduğunu anlayamaz. Sanayiciyle, cephede mücadele edenle ya da işini kaybeden işçiyle konuşması lazım. IMF Türkiye'nin gerçeklerini görmeyebilir. Ama Ankara'nın görmesi ve göstermesi gerekiyor.

DÜŞÜŞ DURMALI
* Bütün bu tespitlerden sonra 2002'deki yüzde 5'lik büyüme hedefini gerçekçi görüyor musunuz?

Hedefleri gerçekçi görmüyorum. Reel sektör kendi yağı ile kavrulmaya bırakılmış. Söylediklerimize kulak asarlar ve bir takım ek tedbirler alırlarsa düşüş durur ve bir kalkış başlayabilir. Bu sisli ortamda ve mevcut yapıda yüzde 5'lik büyümenin mümkün olmadığı ortada. Bunu Sayın Derviş'le biraraya geldiğimizde de anlattık. IMF ile yeniden konuşulmasını istedik.

Bu ortamda büyüme en fazla yüzde 2 olur
* Sizin 2002 büyüme hedefi konusundaki öngörünüz nedir?

Kesin bir tahmin yapılabilmesi için enflasyon ve devalüasyon hedeflemesinin ne olacağını bilmek lazım. TL'nin çok değer kaybettiğinden, önümüzdeki dönemde biraz değer kazanması gerektiğinden bahsedenler var. Ben maksimum yüzde 35-40'lık bir enflasyon, onun biraz altında bir devalüasyon tahmin ediyorum. Bu durumda büyüme maksimum yüzde 2 olur. Yeter ki piyasalara bir nefes verilebilsin.

* Sanayici önünü göremiyor diyorsunuz. Hesapları neye göre yapıyorsunuz?

Asıl sıkıntı da burada. Hesap-kitap yapamıyoruz. Zaman zaman bu yönde isteklerimizin olduğu söyleniyor ama Türkiye'nin şu andaki döviz dengesi kuru sabitleme şansını ortadan kaldırıyor. Biz de hiçbir zaman sabit kuru savunmadık. Ama hedeflerimizi belirlememiz için bir kerteniz (işaret) noktasına ihtiyacımız var. 2002'de döviz ne olacak, hammadde hangi fiyattan gelecek? Ben ürünümü hangi döviz kurundan satacağım? Bunların hiçbirini tespit edemediğimiz için üretim de yapamıyoruz. Çünkü üretim yapıp satmaya kalktığımızda zarar ediyoruz. 2002'de enflasyon hedeflemesi şart. Artı-eksi 5 puan oynayabilir ama yüzde 50 ise 25 olmamalı.

Laik olduğumuzu her fırsatta vurgulayalım
* Hristiyan aleminde yükselen Müslüman düşmanlığına karşı bir lobi çalışması yapacak mısınız?

Önce bir başsağlığı mesajı yayınlayacağız. Washington Post, New York Times, Newsveek ve Times'ı seçtik. Bir aksilik olmazsa ilanlar yarın yayınlanacak. TOBB ve diğer sivil toplum kuruluşlarıyla bir fon oluşturulabilir. Yüz milyonlarca ABD'li ve Avrupalı'ya kendimizi ayırt ettiremeyiz. Türkiye müslümanlığını öne geçirmeyen, laik ve demokratik yapısının tanıtılması için çaba sarfetmeli.

Bir koyup 5 alma dönemi çoktan bitti
* Körfez Savaşı'nda Türkiye bir koyup üç almayı planlıyordu. Şimdi olası bir harekatta Türkiye'nin konumu ne olabilir, tavrımız ne olmalı?

Tabii ki destek vermeliyiz. Bunu da bir şarta bağlı olarak yapmamalıyız. Ancak şu da unutulmamalı. Türkiye Körfez Savaşı'nda çok zarar gördü. Rahmetli Turgut Özal 'bir koyup üç değil beş alma' hayalleri kurdu. Sonunda hiçbir şey alamadık. Hatta milyarlarca dolar zarara uğradık. Ekonomik olarak bir savaş durumunu kaldıracak gücümüz yok. Savaştan kimse kârlı çıkmaz.

* Bir kredi ertelemesi sözkonusu olabilir mi?

İç borcun çevrilmesi için dış kaynağa ihtiyaç var. Burada en yakın ihtimal 2002'de IMF'ye ödenmesi gereken 5 milyar doların bir yıl daha ertelenmesidir. IMF de zaten Türkiye'nin sıkıntısını görüyor. Bunu yapacaktır. Ama bizim için önemli olan bunun dışında bir dış kaynağa ihtiyaç olması. 2002'nin 6'ncı ayından sonra iç borçları çevirmek için Türkiye yeni bir dış kaynak bulmak zorunda.

Leyla ŞEN

www.superbahis.com
www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır