Geç kalan.. Başkalarının peşine takılan bir Türkiye mi görmek istersiniz..
Yoksa öncü olan..
Hemen her konuda, A, B, C planları olan bir Türkiye mi?..
Bu soruyu sormaya bile gerek yok değil mi?
Ama geldiğimiz nokta bu..
Ankara seyirci... Türkiye'deki ekonomik krize de seyirci.. Dünyayı kaplayan terör krizine de...
Krizin 10. günündeyiz.. Ankara'dan önemli bir çıkış yok..
Gerçi en üst düzeyde güvenlik zirvesi yapıldı ama Ankara'nın ne düşündüğünü söyleyen siyasetçi yok...
Ortadan sözcükler..
Neden?
Türkiye ABD'ye karşı bir pozisyon almak istemiyor..
Ama komşularıyla arasını açmak da istemiyor..
Buna ek olarak, İslam dünyasıyla da ters düşmek istemiyor..
Bütün bu istemediklerini arka arkaya koyarsanız.. Ortaya müthiş bir zaaf çıkıyor..
Bunun adı; karar verememe zaafı olabilir..
Bunun adı; geç kalma zaafı olabilir..
Yoksa bunun temelinde fikirsizlik mi yatıyor..
Eğer böyleyse, durum vahim..
Nasıl üretimi artırma, çarkları yeniden döndürme.. Ekonomiye hareket kazandırma konusunda fikri yoksa..
Korkarım, olası bir savaşın Türkiye'yi nasıl etkileyeceği konusunda da netleşmiş bir fikri yok.. Ne yapacağını bilemiyor..
Eğer dünya, eğer NATO, eğer Amerika, önümüzdeki 10 yılı terörle savaşarak geçirecekse.. Türkiye'nin bu savaşta yeri olacak mı, olmayacak mı, söyleyen yok..
Türkiye terör savaşına ne kadar girecek, bilen yok..
Bırakın önümüzdeki 10 yılı..
Üç hafta sonra.. Silahlar patlarsa.. Bu Türkiye'yi nasıl etkiler, bunu bile hesap eden yok..
Dalgalı denizde motoru bozulmuş tekne gibiyiz..
Nereye gideceğimiz belli değil..
Tamam.. Bazen hiçbir şey yapmamak da bir şey yapmaktır..
Bazen politikada hiçbir şey yapmamanın.. Pozisyonunu bozmamanın da yeri vardır..
Ama şunu unutmayalım.. Hiçbir şey yapmadan yol katedilmez..
Hiçbir şey yapmadan sadece durup beklersiniz..
Sadece dalgalar tekneyi kayalara vurup parçalamasın diye dua edersiniz..
Hepsi o...
Sadece dua edersiniz..
Diyanet'in aklı başına
on günde geldi...
Ağır davranma.. Olaylara anında reaksiyon gösterememe hastalığı devletin her katına yayıldı..
Yaşantımızın her yönüne girdi..
Bakın geçen hafta salı günü dünya, tarihinin en büyük terör olayıyla karşılaştı..
İslam kökenli terör, dünyanın boy hedefi oldu..
Hatta İslam dini bile..
Hıristiyan Ğ Müslüman çatışmasından söz edildi...
İntihar saldırılarının.. Canlı bombaların İslam dininde yeri olup olmadığı tartışıldı.. Kuran'ın buna izin verip vermediği konuşuldu..
Radikal İslamcı yazar Emine Şenlikoğlu bile "Ben defalarca Kuran'ı, Hadis-i şerifleri okumuş bir insanım.. İntihar saldırısının bir benzerini hiçbir İslami kaynakta göremedim" dedi..
Yani İslam diniyle bu tür saldırılar arasında paralellik kurmak isteyenlere yanıt verdi..
'İslam'da böyle şey yok' dedi..
Diyanet ne yaptı?..
Hiç.. 10 gün sustu, bekledi..
Nihayet bugün.. Tüm Türkiye'de cuma hutbesi okutacak...
İslam'da terör yoktur diyecek..
Dinimizin terör hareketlerini hoş görmesi mümkün değildir diyecek..
Dinimiz her türlü anarşi, fesat, bozgunculuk, eziyet, işkence, terör ve şiddeti haram kılmıştır diye seslenecek..
Yani tavrını ortaya koyacak..
Ama ne kadar sonra...
Tam 10 gün sonra..
Peki, geçen cuma hutbesinde neden İslam'la terörün bağdaşmadığı anlatılmadı..
Neden geçen cuma karşı çıkılmadı da 10 gün beklendi..
Bütün dünya saat 13'te.. Bir dakikalık saygı duruşu yaparken.. Aynı saatlere denk gelen cuma hutbesinde bu konuya neden değinilmedi..
Neden?
Diyanetin bürokratları bir sayfalık metni 10 günde yazabiliyorsa..
Ankara bu hızla çalışıyorsa, Türkiye yandı..
Barutsuz komutanIn halİ
Türkiye'nin de.. Zor durumdaki şirketlerin de.. Kapanan fabrikaların da durumunu özetleyen en güzel fıkra:
Savaş kaybedilmiş.. Kral komutanlarını toplamış..
Anlat bakalım demiş.. Bu savaşı neden, kaybettiniz..
Hesap verin..
Birinci komutan başı önde; efendim barutumuz yoktu..
Kral 'anladım' demiş.. Gerisini sayma...
İşte ekonominin kısa özeti.. Barut yok, barut..
Magazin
