kapat
21.09.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
YAVUZ DONAT

Bir gecenin hikâyesi

Galatasaray - PSV Eindhoven maçını "Dışişleri Konutunda" izledik. Aslında, maç, biraz da "bahane."

"Olup, bitenleri... Muhtemel senaryoları... Yazılacak veya şu aşamada yazılamayacak konuları" birinci ağızdan duymak istedik. Dışişleri Bakanı İsmail Cem'den.

Konutta, ikimizden başka, "bir kişi daha" vardı: AB Genel Sekreteri, Büyükelçi Volkan Vural. Bugün "maç gecesinden" notlar sunacağız.

Yeni dengeler
Yemekten önce Cem'e sorduk:

- Dünya böylesine kaynayan kazan halini almışken... Türkiye'nin "durumdan vazife çıkarması" mümkün olamaz mı?

İsmail Cem dedi ki "neden olmasın."

Ve ekledi:

- Bu konuda çalışmamız var... Projemiz hazır.

Sonra da...

"Projeyi" anlattı.

"Özeti" şu:

Terör konusunda uluslararası hukuk yok. Terör nedir?

Ve kim teröristtir?

Burada, bazı boşluklar var.

Açıkçası, terör konusunda, üzerinde herkesin mutabakatının bulunduğu bir "tanım" yok.

Bundan dolayı da, Batı'da çifte standart uygulanageldi. Şimdi görüldü ki...

Türkiye'nin tezleri doğrudur ve Türkiye yerden göğe haklıdır.

Bunu AB ülkelerinin büyükelçilerine söyledik. Birleşmiş Milletler'e ve Avrupa Konseyi'ne de söyleyeceğiz.

Elimizde, terörle ilgili uluslararası hukuka altyapı olabilecek taslaklar var.

Bunu dünyanın gündemine getireceğiz.

Açıkçası...

Uluslararası dengelerde Türkiye'nin önemi artacak.

İslami terör (!)
Daha sonra "Batı TV'lerinin sık sık kullandıkları bir kavram" üzerinde durduk.

"İslami terör" kavramı.

Terör ile İslam'ı "özdeşleştiren kafaların" yaratabilecekleri sorunları.

Cem:

- Çok önemli bir konu... Neyse ki, Amerika ve Avrupa gereken hassasiyeti gösterdi... Hükümetler düzeyinde böyle bir sorun yok... Ancak, toplumlar düzeyinde de biran önce kalkması lazım.

Maç havası
Ve yemeğe geçtik. Çatal bıçak elimizde.

Gözümüz saatte. Kulağımız yan odadaki TV'de. Maç saati giderek yaklaşıyor.

Bu arada "Fenerbahçe maçı... Elektriklerin sönmesi" konusu açıldı.

İsmail Cem "çok utandım" dedi:

- Şık olmadı... Türkiye'ye yakışmadı... Elektrikler sönmemeliydi.

Konut'un garsonu yemek servisine başlayınca...

Dışişleri Bakanı bir "öneride" bulundu:

- Arkadaşlar... Ne olur, fazla yemeyelim... Maçtan önce yemek doğru değildir... İyi oynayamayız.

Baktık "havaya girmişiz."

Üçümüz de "ilk on birde yer alacak futbolcular gibiyiz."

Üniversite
İsmail Cem'e bir ara "aslında biz şu anda Almanya'da olacaktık" dedik.

Ve "gerekçesini" anlattık.

Bremen'de, Amerikalılar tarafından kurulan "Uluslararası Üniversite" yeni öğretim yılına başlıyor. (Dün başladı.)

"Açılışta" eski Alman Başbakanı Helmut Schmidt de bulunacak.

"45 farklı ülkeden öğrencinin" bulunduğu bu üniversitenin açılışına davet edildik.

"Katılacağız" diye de bildirdik.

Ancak...

"Şartlar değişti... Dünya karşıtı" gidemedik. Bakan'a "bunları" anlattık ve sorduk:

- Biz neden Almanya'da bir "Uluslararası Üniversite" kuramıyoruz?

İsmail Cem "heyecanlandı."

AB Genel Sekreteri Volkan Vural da.

Cem "doğru... Şart... Mutlaka... Çok önemli... Çok yararlı... Artık zamanı geldi... Temeli çok sağlam olmalı" diye konuştu.

Biz "Avrupa'nın göbeğinde" 40-50 ülkeden gencin eğitim göreceği... Üç dört dilde eğitim veren bir üniversiteyi, yıllar önce kursaydık bugün "tezlerimizi" dünyaya çok daha kolay anlatırdık.

Operasyonel konu
- Sayın Bakan, Amerika'nın veya NATO'nun bizden bir "talebi" oldu mu?.. İncirlik... Asker... Veya başka talepler?

Cem "iki şey" söyledi:

Bir:

- Hayır... Şu ana kadar hiçbir talep yok.

İki:

- Her gün Sayın Başbakan'a ve bana bu soru soruluyor... Sayın Başbakanımız ile konuşacağım... Artık bu soruya cevap vermeyeceğiz.

- Neden?

- Şöyle bir cevap daha uygun: Bu operasyonel bir konudur... Operasyonel konuda da konuşmamak gerekir.

- Yani gizlilik...

- Bir talep olsa... Bunun söylenmesi doğru mu?... Veya...Talep olmadığını tekrarlayıp, durmak doğru mu?

Askerin tavrı
Yemekten kalktık. TV'nin başına geçtik.

Maçın başlaması için artık "dakikalar sayılı."

- Sayın Cem... Çankaya, Başbakanlık, Genelkurmay, Dışişleri... Uyum... İşbirliği...

Cem "parmağını, tahta sehpaya vurdu."

"Aman nazar değmesin" diye başladı:

- Çankaya ve Genelkurmay ile rasyonel, akıllı, geniş ve çok imkânlı bir ilişki içindeyiz... Sayın Başbakan ise, her konuda gereken desteği veriyor.

- Askerin, son gelişmeler karşısındaki tavrı nasıl?

- Komutanlar çok donanımlı... Müthiş bir araştırma ve çalışma içindeler... Bu demek değil ki, her konuda aynı düşüncedeyiz... Karşılıklı saygı ve anlayış içinde, meseleleri çatır çatır müzakere ediyoruz... Ve hep olumlu bir noktada buluşuyoruz.

Ve son
Ve maç başladı.

Galatasaray'ın hücumları ile heyecanlandık.

Ama ilk gölü yiyince... Bozulduk.

O ana kadar maçı "oturarak izleyen" İsmail Cem ayağa kalktı.

Elinde sigara, maçı "odanın içinde dolaşarak" seyretmeye başladı.

"Gecenin sonunda" vedalaşırken...

Hiçbirimizde, gecenin başındaki neşeden eser kalmamıştı.

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır