kapat
21.09.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
SEDAT SERTOĞLU(ssertoglu@sabah.com.tr )

Ne mektubu?

İngilizce'de diplomasi dilinde, "Major Players" diye bir tanımlama vardır.. Türkçe'de "ana oyuncular" diyebiliriz. Bu oyuncular başrollerdedir..

Washington'a bakınca, terörün dünya yüzünden silinmesi amacıyla başlatılan oyunda, ana oyuncu olarak ortaya çıkanların hepsinin şu veya bu zamanda orada olduğunu görüyoruz.. İngiltere, Fransa, Rusya, Almanya.. Hatta ana oyuncular olmayan başkaları da oradalar..

Peki Türkiye nerede? Kendisini son derece yakından ilgilendiren, dünyanın yeniden oluşmaya başladığı bu dönemde, Başbakan Ecevit neden Washington'da değil de Ankara'da? Neden ana oyuncu değiliz biz? Ecevit başlangıçta bazı demeçler verdi.. Onlar da Meclis önünde, yani ayaküstü.. Ama yeterli değil..

Ecevit'in Washington'da olması, sadece Türkiye'nin, bu oyunun ana oyuncularından biri olduğunu göstermekle kalmayacak, aynı zamanda "Rusya'nın, ana oyuncu olarak tek başına ve de tabii ki Türkiye'nin aleyhine Orta Asya Cumhuriyetleri'nde elini kuvvetlendirmesini, daha fazla söz sahibi olmasını da" engelleyebilecekti..

Çünkü, Ecevit ile eşzamanlı olarak, Dışişleri Bakanı Cem de, Orta Asya turuna çıkacak ve bu ülkelerin nabzını tutacaktı..

Yine eş zamanlı olarak, belki Genelkurmay, terörle yaptığı ve kazandığı büyük mücadeledeki deneyimlerini, Pentagon'daki karşıtlarına anlatacaktı..

Bu konuda üzerine düşeni yapan tek kurum galiba MİT.. Amerikalı karşıtları ile mutlaka konuşuyorlardır..

Eğer Türkiye bunları yapsaydı, hem Washington kanalı ile dünyada, hem de Orta Asya Cumhuriyetleri'nde, diplomatik dille tanımlayalım, "bayrak göstermiş" olacaktı.. Hem de çok kuvvetli biçimde..

Peki bunun yerine Ankara ne yapıyor? Ankara, Başkan Bush'a mektup gönderecekmiş.. Yani "istida" verecek.. Komik olmanın alemi yok.. Üstelik mektupta ABD'ye "Aman sivillere dikkat et" denecekmiş.. Adamlar sersem ya.. Böyle bir ifade, ABD yönetimine hakaret anlamına gelir efendiler.. Yani adamlar kalkacak ve Afganistan'da milyonlarca kişiyi öldürecek mi sanıyorsunuz? Bu kadar sersem mi Bush yönetimi? Bu adamların hepsi mi delirdi? Onun için bize göre mektuba gerek de yok.. Bir çuval inciri berbat edeceksiniz.. Keşke hiç göndermese böyle bir mektubu Ankara..

Olayın bir başka boyutu da dün İngiltere Başbakanı Blair ile Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'ın, medyanın sorularına verdiği cevaplarda çıktı. O da; "Büyük bir koalisyon oluşturmaya çalışan ABD'nin, daha bu savaşın dört ayağını oluşturan ekonomik, siyasi, diplomatik ve askeri alanlarda nasıl davranılacağına karar verememiş" olması.. Eğer Ecevit, Blair ve Chirac gibi Washington'da olsaydı, Bush yönetiminin alacağı kararları etkileyebilirdi de..

Ankara'nın bugüne kadar söylediği "Türkiye'nin uluslararası terörle mücadelede üzerine düşeni yapacağı.." Birkaç sersem ülke hariç herkes, Libya bile bunu söylüyor.. Laf mı bu?

Oysa Ankara eklemeliydi, "Uluslararası terörü sona erdirmek için, siyasi, diplomatik, ekonomik ve askeri, her ne yapılacaksa, biz, bu savaşın en ön saflarındayız. İngiltere, Fransa nerede duruyorsa, biz de oradayız" demeliydi..

Başbakan, Dışişleri Bakanı ve diğer ilgililer, üstelik bunları Ankara'da Türk medyasına söyleyeceklerine, gidip Washington'da dünyaya söylemeleydiler..

Bu çok daha akılcı, Türkiye'ye çok daha fazla itibar kazandıracak ve çok daha etkili bir yöntem olacaktır..

Dünyada, terör örgütlerini gerek birbirlerine, gerekse başkalarına karşı kullananlar, bir gün bu korkunç silahın kendilerine döneceğini umarız artık anlamışlardır.. Ve bir daha asla böyle bir yöntem kullanmazlar.. Özellikle de Almanya...

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır