kapat
21.09.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )

Tahammül mülkü yıkılınca...

Bugün içimden yazı yazmak gelmiyor.. Yok canım.. Çetin Ağabeyin yıllar önceki ünlü köşesi gibi değil.. Dünyanın ve ülkenin haline eleştiri getirmek değil bu..

Sıkılıyorum.. Artık fena halde sıkılıyorum.. Yıllar yılı bir bildiğim var.. Ben yazımı ne kadar keyifle, ne kadar çabuk yazarsam, okur da o kadar keyifle ve o kadar çabuk okur..

Bugün elim klavyenin tuşları üzerine zor gidiyor.. Bu şu demek.. Kötü bir yazı yazacağım ve siz, büyük olasılıkla zor okuyacak, belki de okumayacaksınız..

Neden böyle oldum..

Onu anlatmak istiyorum size.. Dertleşmek istiyorum.. En güvendiğim, en sevdiğim, en saydığım kişiler, sizler, okurlarım olunca, başka ne yapabilirim ki..

Son günlerde benim yazılarımın nasıl bir oyuncağa döndüğünü herhalde farkettiniz.. Hergün başka sayfada..

Bir bu eksikti..

Daha önce, dünyanın en biçimsiz köşe yazarı olmaya kendimi alıştırmıştım..

Dünyanın her gazetesinde köşe, dört köşedir.. Benimki, altı, sekiz, 18 köşe oldu zaman zaman.. Gelen ilanlar sayfaya konuyor, ilan aralarına da benim yazım yılankavi sızıyor, ne kadar boş yer kaldı ise..

Yönetimle konuştum..

"Beni renkli sayfadan alın. Ben renk, menk peşinde değilim.. Bir siyah beyaz sayfaya koyun. Yerimi de belirleyin, bir daha da oynamayın. Ben de nereye, ne kadar yazacağımı bileyim.."

Efendim olmazmış.. Niye olmazmış.. Renkli reklam veren, benim sayfayı istiyor, reklamın benim yazımın yanında çıkmasını şart koşuyormuş ki, göründüğünden, okunduğundan emin olsun..

Breh.. Breh.. Sırtın böyle okşanır, ağzına böyle bal çalınırsa ne dersin?..

Hayır.. Zafer'den bu yana her Genel Yayın Müdürüne ayni talebi ilettim.. "Öyle bir sayfa bulun ve benim köşeyi koyun ki, hergün değişmesin.. Küçük ilanların arasına dahi razıyım.."

Olmadı.. Yapmadılar..

Bana denen "Sen 10 bin vuruş içinde kal.."

O hesabı yapıyorum. Toplamı 10 bin vuruş eden, bazen tek, bazen beş yazı yazıyorum.. Ertesi gün gazeteyi heyecanla alıyorum.. Acaba kaçı girmiş diye..

Yıllarca böyle gittik.. Buna alıştık, ama, şu son terör olayından sonra, ipin ucunu tam kaçırdık. Benim köşe hergün başka sayfaya girmeye başladı..

Böyle bir şey olur mu?.. Dünyada olmuş mu?.. Benzeri, örneği var mı?..

Olur.. Hıncalsa olur.. Vur ensesine, al lokmasını.. Onun sesi çıkmaz nasılsa..

Al gazeteyi eline yazını ara.. Ara ki bulasın.. Biz yazısı birinci sayfadan anons edilecek değerde yazarlardan olmadığımız için böyle bir beklentimiz yok.. Ama hergün başka sayfaya koyuyorsan, hiç değilse, o günler anons et ki, hem yazarına, hem okuruna ayıp etmemiş ol.. Herkes bilsin ki, bunlar zorunluluk sonucu..

Dün sabah baktım gene bir garip, bir başka sayfadayız.. Gene yazımız ilanlardan kalan yeri doldurmak üzere planlanmış.. Yazdığımız iki yazıdan biri kullanılmamış.. Oysa benim için önemli bir yazı o.. Ve de güncel.. Bu yüzden sıra numarası da 1!..

Kimin umurunda.. O yazı kısa.. İlandan kalan yeri doldurmaz. Onu çöpe at, uzunu ile günü kurtar..

Şimdi söyleyin sevgili okurlar, insan bu kafa ile yazı yazabilir mi?..

Hele 44 seneden beri, gerçekten amatör, gerçekten ertesi sabah kalkar kalkmaz, ilk iş olarak gazeteyi kapısından alıp, kendi yazısını okumak zevki için yazan birinin, keyfinin, hevesinin, amatör ruhunun içine bu kadar edersen, o adamın içinden artık, keyifle, coşkuyla, hırsla, arzuyla yazı yazmak gelir mi?..

Sabah, çok sıkıntılı günler geçiriyor.. Farkındayım.. Bu yüzden bu sıkıntılar içine bir sıkıntı da ben katmamayım diye elimden geleni yapıyorum..

Ama insanın tahammül mülkü, bazen yıkılıyor..

Dün sabah benimki yıkıldı..

Dün sabah, Sabah'tan ayrılmayı, ilk defa ciddi ciddi düşündüm..

Hayatım boyunca istenmediğim yerde olmadım..

Her gün yeri değiştirilen, bu değiştirmeler bizahmet okuyucuya duyurulmayan, yazdıkları, ilanların izin verdiği ölçüde gazeteye giren birisi olarak, sonunda bu hisse kapıldıysam, yöneticiler beni mazur görsünler.. Ama elimden başkası gelmiyor.. Ben duygu adamıyım.. Duygularımı köreltirseniz, yazamam..

1969'dan beri izin yapmadım.. Yoksa şöyle uzun bir izne mi çıksam..

Bilmiyorum..

Gerçekten bilmiyorum!..

Terörü uzaktan ve yakından yaşamak..
Telefondaki ses, dünyaca ünlü bir Amerikalı Diş Estetikçisine aitti. Bugün İstanbul'da başlayacak, Beşinci Uluslararası Estetik Diş Hekimliği Kongresinin en önemli konuşmacılarından biriydi ve kongreyi düzenleyen EDAD (Estetik Dişhekimliği Akademisi Derneği) başkanı Dr. Galip Gürel'e, gelemeyeceğini haber veriyordu.

"Sana bir mektup yolluyorum. Açılış konuşmanda okursan, meslekdaşlarım beni anlayışla karşılarlar" diyordu.

Gerekçesi, tahmin ettiniz, son terör olayları idi. New York'ta yaşıyordu ve terör onu yıkmıştı. Böyle bir ortamda ailesini bırakıp gelemezdi.

Galip Gürel "Anlamaya da bilirler, doktor" dedi.. "Yıllardan beri terörle içiçe yaşayan, teröre, Amerika'dakinin misliyle kurban veren bir ülkenin doktorları sizi anlamayabilirler." Uygar Dünyanın kendisine ve Türkiye'ye uyguladığı çifte standartları uzun uzun anlattı.

Amerikalı doktor hayretler içinde dinledi.. Bunları ilk defa duyuyor, gerçeği, belki de ilk defa görüyordu.. Dr. Gürel, tam bir saat konuştu..

Amerikalı iki saat sonra tekrar aradı..

"Geliyorum" dedi.. "Bir takım gerçekleri uzaktan duyma ile yakından görmenin farkını bana çok iyi anlattınız. Terör yüzünden yaşam planlarımızı değiştirirsek terör o zaman gerçek zaferini kazanır. Bana bunu da öğrettiniz, teşekkür ederim" dedi..

Telefondan sonra işini bırakıp eve gitmiş, karısı ile konuşmuştu.

Karısı "Git" demişti.. "Gitmen gerek.."

Herkes onun gibi değil.. Gelemeyenler var.. Ama Dr. Gürel kongrenin klasını düşürmedi. Hemen dünyanın dört bir yanındaki "Dev"leri aradı. Gelemeyen herkesin yerine, birini ikna etti.

Daha 1999 yılında, tüm programı dolu olduğu için, ancak 2002'de gelebileceğini söyleyen Prof. Dr. Edward Lynch, mesela, cumartesi Hollanda, pazartesi İngiltere'de iki konferansı olduğu halde, Pazar sabahım ilk uçakla Türkiye'ye gelmeyi, konferansını verdikten sonra, ayni gün son uçakla Londra'ya geçmeyi kabul ederek, katılma desteği verdi..

Beşinci Uluslararası Estetik Diş Hekimliği Kongresi, bugün İstanbul Cemal Reşit Rey Salonunda başlıyor..

Terörün Uluslararası dayanışmayı nasıl güçlendirdiğinin bir göstergesi olarak!..

Bravo Galip!..

Kapı Numaraları..
Evlerimizdeki kapı numaralarımız, insanların ellerinde fener, yayan yürüdükleri çağdan kalma.. Feneri yükseltip, avuç içi kadar tabeladaki rakamı okurdu, dedelerimiz..

O tabelalar yenilendiler, tabii.. Ama ayni boy, ayni renklerle.. Osmanlı büyük dedemiz arapça harflere bakıyordu, biz yenisine.. Hepsi o..

Peki otomobillerin hızla geçtiği günümüzde, bir evin numarasını aradınız mı hiç?.. Hele geceleri..

Arabayı kenara çekip, park edecek, sonra kaldırımdan, varsa bahçeden geçip kapıya yaklaşacaksınız ki, okuyasınız, aradığınız numara o mu?.. Değilse, gene yollara.. Gene park.. Gene bak..

Yoldan geçiş hızlanınca tüm uygar ülkeler, kapı numaralarını hatta 30-40 santime kadar büyüttüler ve caddeden hızla geçen arabanın camından okunacak bir yere astılar..

Biz bu uygarlık aşamasına hala ulaşamadık. Belediyeler, Allah razı olsun, sokak isimlerini çözdüler sonunda ama, bu kapı numarası işine bir türlü giremediler..

Mustafa Sarıgül dostuma anlatmış söz de almıştım, ama aylar geçti, hareket yok..

Bir daha hatırlatayım dedim!..

Belki de Büyük Şehir Belediyesinin bir bağlayıcı karar almasında yarar var!..

TEBESSÜM
Fıkra Cem İşmen'den

1.Yahudi Musa insanlara "Sizin aklınız var, neden köleliği kabul ediyorsunuz, aklınızı kullanın" demiş.

2.Yahudi İsa "Aklınız var ama bunun yanında kalbiniz de var, duygularınıza da önem verin" demiş.

3.Yahudi Marks "Aklınız var, yüreğinizin sesini de dinliyorsunuz, ama karnınız açsa neye yarar" demiş.

4.Yahudi Freud "Aklınız var, yüreğinizin sesini de dinliyorsunuz, karnınız da tok, ama seks hayatınız sakatsa neye yarar" demiş.

5.Yahudi Einstein ise "Bu yukarıda söylenenlerin hepsi izafidir" demiş.

BİZİM DUVAR
'Bilgisayar sistemi error, global sistem terör vermeye başladı...'

Hakan&Utku

SEVDİĞİM LAFLAR
'İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar. Oysa yaşamadıkça yaşlanırlar.'

Ivan Panin

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır