Dünya gerçekten de kocaman bir köymüş! Ağanın malikânesi yerle bir olunca daha keskin biçimde farkettik bunu!
Küreselleşmeye temelden karşı çıkan terör, şimdi dünyayı her zamankinden çok ve derinden birleştirdi...
Henüz iki uçak Dünya Ticaret Merkezi'nin iki kulesine girmiş ama kuleler yıkılmamışken İtalya'da insanlar evlerine çekildiği, Madrid caddeleri ıssızlaştığı anda dünyanın ne kadar küçük olduğu iyice ortaya çıktı...
İzledikleri filmler ve oynadıkları bilgisayar oyunlarının etkisiyle Türkiye'deki çocuklar babalarına "kötü adamlar Arap mıymış, yoksa Japon mu?" diye sormaya başlayınca anladık ki, küreselleşme sadece ekonomik ve sosyal bir gerçek değil, aynı zamanda da çok sıradan bir gündelik hayat gerçeği!..
Global köyün birbiriyle etle tırnak ilişkisi içindeki evlerden oluştuğunu artık kim inkâr edebilir?
Şimdi bütün ülkeler (milyarlarca dolarlık reel yabancı sermayeyle insanlarını tek tip elbise giymekten ve lapa yemekten "kurtaran" Çin bile!) hem ABD'ye hem de birbirlerine çok yakın olduklarının bilincini keskinleştirmekle meşguller...
Ama madalyonun öteki tarafında bir başka gerçek de yavaş yavaş boy gösteriyor: Bu köyün her hanesinde patlamaya hazır öfkeler, kötü dedikodular, derin eziklik duyguları ve nefret tohumları filiz veriyor.
Zenginler ve yoksullar aynı aynada birbirlerine bakıyorlar artık! Doğru ama... Bu yakınlıktan gelecekteki yakıcı uzaklıkların kıvılcımları parlıyor...
Galatasaray - Laszio maçından önce Amerika'daki kayıplar için yapılan saygı duruşunu tribünlerin ıslıklaması ve bir bölümünün "Kahrolsun Amerika" diye bağırmasını bir siyasal tavır olarak görmek çok yanlış olur. Ama bu gaddarca "bize ne ya!" protestosunun altında dünya küçüldükçe uçurumların büyümesinin yarattığı şiddeti görmemek aptallıktır!..
Dünya değişecek! Bunu daha çoook tartışacağız.
Ancak... kaçırılan dört uçak sadece ABD'yi vurmakla kalmadı, küreselleşme madalyonunun sadece ışıltılı yüzüne bakmakta ısrar edenleri de vurdu.
En azından bunu bilerek, tartışmaya başlayalım.