kapat
02.09.2001
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Editör
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Kutu kutu pense


Usta milletiyle bugüne kadar anlaşabilmiş olan var mıdır, çok merak ediyorum. Kesinlikle aynı dili konuşmuyoruz. Türkçe gibi duran ama iki ayrı dil söz konusu
Evceğizimin daha rezil bir dönemi herhalde hiç olmamıştı. Her taraf kutu dolu. Yes, taşınıyoruz. İnşallah önümüzdeki iki hafta içinde taşınma olayı gerçekleşecek. İnşallah diyorum çünkü yeni evdeki ustaların evden çıkmaya hiç niyeti yok. İsan Usta ve Savaşkan ailesi (resmi soyadımı da öğrenmiş oldunuz), ilelebet beraber yaşayacak gibi görünüyor.

Usta milletiyle bugüne kadar anlaşabilmiş olan var mıdır, çok merak ediyorum. Şöyle yap dediğin zaman bunu harfiyen yapan, yapmaya niyetlenen, hiç olmazsa yakın bir şey yapan... Bir usta... Türk topraklarına hiç uğramış mıdır acaba???

İsan ustamız, yani baş ustamız, çok şahane bir usta. Onun işi, işe göre usta bulmak. Organizatör usta. Eskiden Ğ ben Ğ de Ğ yaptım Ğ şimdi Ğ büyüdüm Ğ dekoratör Ğ oldum usta. Primus interpares usta. Sakalı beline kadar ve takkeli. Entel evi yapan irticai usta. Bütün Galatasaray, Kuledibi taraflarını o yapmış. Tabii ki bütün inşaatçılar gibi Karadenizli. O sevimli şivesiyle iç dekorasyon terimlerini bir tatlı söylüyor anlatamam. "Açuk renk mekana ferahlık verur Mutlu Hanum."

SÖYLENMEYİN GEBERTİRİM
Bu ustamız henüz büyümemiş ve her tür zevzekliği yapan ustaları elinden geldiğince frenliyor. "Ağbi ben olsam bu tavanları alçıpanla bir buçuk metre alçaltırım, ağbi niye ahşap çerçeveyi söküp pimapen yapmıyorsunuz ki, bordosu çok güzel olur..." diyen küçükleri şahane bir şekilde azarlıyor. "Anlamadığın işlere karışma sen."

Tabii ki yeterince frenleyemiyor. Dolayısıyla bizim özene bezene ta nerelerden "ay banyomuz ne şık olacak di mi sevgilim" diye diye getirdiğimiz dekoratif yer taşlarımız, o frenlenemeyen usta yüzünden küvetin altında kaldı...

İsan usta, fayansçı ustaya, fayansçı usta fayansçı yamağına sırasıyla azarlarını attılar. Peki ne değişti? Hiçbir şey.

Yine aynı şekilde frenlenemeyen bir başka usta, marangoz usta, gecekondu işi çerçevelerini takdim etti geçen gün. Murat hemen hemen her sunumdan sonra ufak çaplı bir sinir krizi geçiriyor. Bu sefer marangozu camdan aşağı atacak sandım. Pencereler yuvarlacık yuvarlacık dönülmüş. O kadar çok ahşap var ki neredeyse ışık girmeyecek eve. Marangoz, biz böyle severiz diye düşünmüş, bilhassa öyle yapmış. Gemi penceresi de yapabilirdi... Çok bir şey fark etmeyecekmiş.

Ustalarla kesinlikle aynı dili konuşmuyoruz. Türkçe gibi duran ama iki ayrı dil söz konusu. Beynime diyotlar bağlanaydı ve bu diyotlar aracılığıyla benim istediklerim ustaların direk beyinlerine aktarılaydı... Saatlerce anlatmak, çizmek, fotoğraf göstermek, fayda etmiyor.

Ayşen Yunak'ın başına daha da komik bir şey gelmiş. Usta, klozet kıbleye bakıyor diye sağa çevirip yerleştirmiş banyoya. Şimdi duşun üstünden atlayıp öyle oturuyorlarmış klozete. Ve diyor ki "Burası Adapazarı, ne kıblesi kaldı ne doğusu batısı..."

Böyle şeyler duyunca rahatlıyorum tabii.

Şimdiden uyarıyorum: Evime gelip de "Bu Mutlu'lar da amma zevksizmiş, buraya da elektrik düğmesi yapılır mı, bu nasıl çerçeve" diye arkamdan konuştuğunu duyduklarımı vuracağım! Bundan sonra da kimsenin evine laf etmeyeceğim. Bu ustalar bu kadar yapıyor. Paran çoksa yıktırıp yeniden yapıyorsun. Bizim gibi tek atımlık kurşunu olanlar, olana razı oluyor.

Mutlu TÖNBEKİCİ

www.superbahis.com
www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır